Böyle buyurdu angut...

Ağzındaki purosunu yuvarladı. Dumanı tükürür gibi üfledi havaya. Sakallarını sevdi, ellerini gezdirdi yüzünde usulca. Oğluna bakıyordu. Yirmi yaşına gelmiş, hayatı tanımadan el bebek büyümüş oğluna.

"Şimdi sana çok önemli şeyler söyleyeceğim" dedi. "Hayatın boyunca bunları eksiksiz uygulamalısın, yoksa bir kaybeden olursun. Beni anladın mı?" Çocuk isteksizce bakıyordu babasının gözlerine. Şeytanın bile yuva yapmaya korktuğu o siyah gözler!

"Bu ülkede üzerinde diploma, ikametgah, pasaport, kimlik, silah ruhsatı taşımayacaksın. Para hepsinin yerine geçer. İlk kural "altını olan kuralı koyar" bunu unutma. Altına aldığın araba, üstündeki giysi, elindeki eldiven herkesi ezmeli. Kırmızı ışıkta geç, canını sıkana bir tane sık; bunlardan bir şey olmaz. Ama parayı silah gibi kullanamadığın gün bitirirler seni bu ülkede. Hakim, savcı, siyasetçi her türlü insanı tanımalısın. Ama sadece işin düştüğünde görüş bunlarla. Para sana asalet, adalet, atalet ve şöhreti bile satın alabilir. Bu nedenle oyunu oynarken dürüstlük, adalet ve centilmenlik gibi alt tabakaya ait değerlerle oynamayacaksın. Tam tersine bazen işin gereği bazen de av gibi zevk için en yakınındaki dostlarını bile oyundan atabilmelisin.

Hiçbir zaman vergini verme. Gelirini tam gösterme. Misal; 400 Milyar vergi borcun mu var? Salak gibi gidip bunu ödemeyeceksin. Oradaki adamına 500 milyon verdin mi dosya bekler bir sene daha. Zamana ve yasalara uymak; korkaklara ve modası geçmiş inanışa sahip olanlara yakışır. Alacağını hep gününde al. Borcunu hiçbir zaman vaktinde ödeme. Sen uykusuz kalacağına başkaları verem olsun.

Trafikte de, aşkta da, ortaklıkta da kurallara uyma. Sever gibi yap ama sevme. Dürüst gözük ama olma. Arkanda ağlayanlar bırakıyorsan yaşıyorsun demektir. Kadın insana acı, elem ve gözyaşı verir. Gemine ve kalbine alma. Ama hep yanında bir tane bulundur.

Vatanseverlik, vatan için ölmek, bayrak aşkı bu yüzyıla ait kavramlar değil. Artık küreselcilerin tarikatına tapınacaksın. Her zaman kıçını öpeceğin önemli bir adam tanı. Ama bunun hesabını bir gün sormayı sakın unutma.

Yoksullara ve çaresizlere bir kuruş bile verme. Ürerken sana sormayanlar sefillik içinde ölürken sana hesap soramaz. Hayvan sevme ama besle. Statün; metresinin omzundaki tilkinin kalitesiyle, evindeki köpeğin fiyakasıyla belli olur. Afrika’da ceylan, kutuplarda ayı, Amerika’da kuş öldürme turlarına katıl. Hem sayfa sayfa haberin çıkar hem de vicdan denen kutuyu körletmiş olursun.

Hiçbir zaman ev yaparken yasanın istediği parayı verme. Hem istediğin kadar geniş yapamazsın hem de çabuk olmaz. Yasa, sana 2 dönüm için izin veriyorsa sen 30 dönüm üzerine yap evini. Duvar bir metre izne tabi ise sen üç metre yap. Yasalar, sadece işini bilenler için esneyebilir.

Sakın küçük çalma. Burnundan getirirler, en karanlık zindanlarda çürürsün. Devlet hem güçsüz olup hem de çalanın hayatını söndürür. Çalarken elinde Rolex’in ışıldamalı. Sana hesap soran polisin gözüne Rolex’in ışığını tutarsın.

Bu ülke için kendini üzme. Yollardaki kedi, köpek ölülerine bak hayatın formülünü anlarsın. "Parası olmayan akşam olmadan ölür"

Bu konuşmalar kim bilir hangi ülkede oldu? Çocuk babasına kim bilir neler dedi? Böyle insanlar sadece masallarda mı kaldı? Kim bilir?