Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '14

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Böyle gelmiş, böyle gitmemeli...

Böyle gelmiş, böyle gitmemeli...
 

İnsan odaklı yönetim anlayışı şirketlerde hakim olmalı


Başlık sizlere tuhaf gelmiş olabilir fakat; Türkçe’miz de “Böyle gelmiş, böyle gider” şeklinde bir söylem vardır. “Boşvermişlik “ duygusunu içerisine barındırır. İnsanları “atalet” duygusuna yönlendirir. Bana göre bu deyim, gelişimin önünde ki en büyük engellerden bir tanesidir. Yapılan her işte, ülke yönetiminde, şirket yönetiminde, aile yönetiminde, toplumsal iletişimimizde aslında bu anlayışı yenmemiz ve artık “Böyle gelmiş, böyle gitmemeli” demeliyiz.

Alışveriş yapmak için bir mağazaya girdiğimde, mağaza çalışanının karşılama şekli, yüz ifadesi, ses tonu benim için o firmayı değerlendirmenin en önemli kriteridir. Çalışanlar firmaların vitrinleridir. İş yerinize harika bir mimari tasarım yapın, işyerinizi en son teknolojik aletlerle donatın, mağazanızı şehrin en işlek yerinde konumlandırın çalışanlarınız mutsuzsa ya da o iş için yetersizse emin olun geride kalan hiçbir şeyin anlamı yoktur. Unutmayın! İnsanlar ilk 30 saniye içerisinde sizin hakkınızda olumlu ya da olumsuz karar alırlar. Bu nedenle ilk izlenim çok önemlidir.

Eğer bir çalışan, müşterisini içten gülümseme yerine yüzü asık bir şekilde karşılıyorsa, sorduğunuz bir soruya kendisinin bile duyamayacağı bir ses tonuyla cevap veriyorsa, kafasını kaldırıp yüzünüze bakmıyorsa o firmada ciddi problem vardır. Bu sorunu yüzdeyle ifade etmek gerekirse sorun %80 firma, %20 çalışan kaynaklıdır. Zaman değişiyor, yönetim anlayışları değişiyor. Artık eski baskıcı yönetim anlayışı yerini, insan odaklı yönetim anlayışına bıraktı. Eski yönetim anlayışını kurumunda devam ettiren firmaların, yöneticilerin kendilerini gözden geçirme vakti çoktan geldi. Böyle gelmiş ama artık böyle gitmez, gitmemeli…

Çalışanın kurumunuzda kendisini iyi hissetmesini sağlamalısınız. Çalışanınıza, en az sattığınız ürüne yaptığınız yatırım kadar, yatırım yapmalısınız. Hizmet verdiğiniz sektörle ilgili eğitim olanakları sağlamalısınız. Eğitim işi çok masraflı diye düşünen firma sahiplerine ya da üst düzey yöneticilere de iyi bir haberim var. Merak etmeyin, yaptığınız eğitim giderinizi masraf göstererek vergiden düşebiliyorsunuz. İnsan odaklı yönetim anlayışına sahip yöneticilerle çalışmalısınız. X, Y ve hatta şimdi Z kuşağı diye bir gerçek var. Günümüz yöneticilerin, bu kuşakların yetişme şekline, olayları değerlendirme tarzlarına , çalıştıkları kuruma hangi koşullarda maksimum katkıyı sağlayabileceklerinin analizlerini yaparak yönetim şekillerini belirlemeleri gerekir.

Buradan firma sahiplerine, yöneticilere sesleniyorum. Çalışanlarınıza, telefonla konuşmayı öğretin. Doğru üslupla mail nasıl yazılır onu öğretin. Ürünü değil, ürünün faydasını satmayı öğretin. Müşteri karşılama ve uğurlama yöntemlerini öğretin. Kurumunuza gelen misafiri ağırlama yöntemini öğretin. Herhangi bir problem ya da şikayetle karşılaştığında nasıl bir yaklaşım sergileyeceğini öğretin. Satış sonrası hizmetin önemini öğretin. En başta da “İletişim Kurmayı” öğretin. Siz bilmiyorsanız, siz de öğrenin. Öğrenmenin yaşı yoktur. Unutmayın şimdiye kadar böyle gelmiş ama; bundan sonra böyle gitmeyecek….

Eren Gökyer

e.gokyer@gmail.com

https://www.facebook.com/eren.gokyer

https://twitter.com/eren_gokyer

http://tr.linkedin.com/pub/eren-gökyer/56/569/36a 

 
Toplam blog
: 21
: 324
Kayıt tarihi
: 08.08.12
 
 

"Çıplak bir hakikat tanımıyorum. Ancak cehaletimin karşısında alçakgönüllülükle eğiliyorum. İşte ..