- Kategori
- Siyaset
Böyle gitmeyecek!
Yazmak gerek, ölüm kuyularında adalet aranan bir ülkede yaşıyor olduğumuz için en çok ta.. Sanki birçoğumuzun üzerinden; yakınından, kardeşinden, abisinden, arkadaşından sevgilisinden geçmemiş gibi; “Sonbahar” gibi bir filmi seyredip kapanıp kalsanız da bir kuytuya ya da eski uzak bir arkadaşınızın acı çığlığına MB’de rastladığınız da içiniz kanayarak okusanız da; Feroğlu’nun “Annen Verto’da Cheese Cake yaparmış, he mi?” yazısından bahsediyorum, yeniden toparlanıp yazmak gerek..
Yazmak gerek; bir yandan darbeci arkadaşlarına çığ gibi desteğin büyüdüğü palavralarını okusanız da… Çünkü siz ne zamandır darbeyi düşünce özgürlüğü sınırları içinde sayıyorsunuz diye sormak gerek.
Darbelerin bu ülkeye nelere mal olduğunu unutanlara 12 Eylül darbesinde arkadaşlarını ihbar ederek salıverilenlerin bugün gazeteciliği ile ilgili değil, darbe planlarının parçası olduğu için tutuklandığını bir kez daha hatırlatmak gerek. Sizde bir yer edinin İstiklal’de “Cumartesi Anneleri”nin yakınında sevgili gazetecileriniz, mazlum darbecileriniz için; yüzünüz kızarmazsa..
Sormak gerek Gazeteci Hrant göz göre ölüme gönderilirken ona neden çığ gibi destekler yükseltilmediğini o kanallarda, o gazetelerde, o sivil darbe karşıtlarına..
Yazmak gerek "Ergenekoncu aydınlar"! serbest bırakılsın diye imza toplayan Tarık Akan ve tayfasını..
Yazmak gerek ölüm kuyularında adalet aranan bir düzende, AKP faşizmi dediğinize, sivil darbe dediğinize hangi özgürlükler ve hukuk adına karşı çıktığınızı… Hangi hukuk ve özgürlük düzeninin sivil darbe ile karşı karşıya kaldığını...
Siz çocuklarının kemiklerini arayan anneleri; 14 yaşındaki dernek açılışına katıldı, taş attı diye 7 yıl 6 ay ceza alan çocukların annelerini görmeyin; darbeci gazetecilerinizin sendikacı hırsızlarınızın masumiyetini düşlemeye devam edin...
O anneler sadece çocuklarının bari bir mezarları olsun diye, o mezarların başında dua edebilmek için arıyor çocuklarını..
Ya sahi siz hala neyin peşindesiniz? Haa.. düşünce ve basın özgürlüğünün, 12 eylül anayasının…
Böylesi konuları yazmak zorunda kalmadığımız bir ülkede yaşamak için yazmak gerek..
“Fikrin korkusuz ve başın dik tutulduğu yerde
Bilginin serbest olduğu ve dünyanın özel
bölümlerle dar bölmelere ayrılmadığı yerde
Sözcüklerin, doğruluğun derinliğinden
meydana çıktığı yerde
Berrak aklın nehrinin ölmüş adetlerin
hazin çölünde yolunu kaybetmediği yerde
Zekanın sürekli olarak genişleyen fikir ve
fiile senin tarafından sevk edildiği yerde
Tanrım, sen benim memleketimi işte
bu özgürlük cennetinde uyandır.”
TAGORE
Not: Sevgili Nihat bir Mim yazısı yazamadım, bu blog bir tür Mim yazısı; öyle sayarsan sevinirim. Benim de Mim’lemem kuralsa: Sevgili Meyman, sevgili Mor Lale, sevgili Benchwarmer, sevgili Moonlight1, sevgili Cesaretin evi…