Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '08

 
Kategori
Dostluk
 

Böyledir bizim sevdamız

Böyledir bizim sevdamız
 

dostluklar askıya alınmamalı....


Ne güzel hayallerimiz vardı.
Camdan kaleler yapar onları fet etmeye çalışırdık.
Kafamıza uymayan yönetimlere bir çırpıda alternatif üretirdik.
Kimilerinin en büyük derdi hafta sonu sevgilisi ile buluşacağı için saçını nasıl yıkayacağı olurdu.
Kimileri evden nasıl para isteyeceğinin derdine düşerdi.
Kimileride nerde kimin başına iş açıp sevgilisi ile yakalayalım derdindeydi.
Kimileri de vardı ki, sanki bu dünyada başka gençlik yaşayacaklarmış gibi, gençliğini unutur ha bire ders çalışırdı. Kimilerimiz de dünyayı değiştirme adına militanlığa soyunurduk.
Gençtik kanımız yerinde durmuyordu. Kısaca biz yatılı okulda okuyan kızlar gurubuyduk. Dört duvar içine sığdırdığımız hayallerimizin peşinde koşmaya çalışıyorduk. Kavgalar ederdik kendimizi ispat etmek adına. Ardından sanki bir şey olmamış gibi beraber etüde girer, yemekhanede aynı masada yemek değiş tokuş ederdik.

Dedik ya genciz.
Haa arada çok kinlenirdik bir kaç gün küserdik. Ama biz anlaşan ve ortak bir kader birliği içindeki kızlardık.

Terkedilmişlik çökerdi içimize kimi zaman. Ailesi uzak illerde olan arkadaşlarımızın aile hasretini paylaşırdık.
Yalnız gezmezdik hafta sonları. Sanki bütün hafta bir arada değilmiş gibi hafta sonu da bir arada olurduk. Aile olmuştuk kısacası, asla ayrılmayacağını düşündüğümüz bir aile. Bir arada olunca daha bir güçlü ve korunaklı bulurduk kendimizi. Ne şakalar tuzaklar kurardık birbirimize, hem de acımasızca, karşımızdakinin korkusu bizim eğlencemiz olurdu. Denir ya hep, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez diye. İşte biz hep öyleydik çünkü ayni karavanadan yer, ayni çeşmeden su içer, ayni banyoda yıkanır, ayni kıyafetleri giyerdik sevgili ile buluşmalarda.
Bu günler öyle bir çabuk geçmiş ki kopuverdik birden bire. Okulların bitmesi ile dağıldık yurdun dört bir yanına. Herkes ayrı şehirlere görevli gitti. Yıllarca haber alamadık birbirimizden.
Taa ki üç ay öncesine kadar.
Bulduk buluşturduk hafızaları zorladık. Neler neler ne yöntemler bulduk inanamazsınız. Rehberdeki isimlerden yola çıktık kimi zaman. Kimi zamanda anne babaların evinden aklımızda kalanlardan. Ama her şeye değdi. İlk buluşma müthişti 27 yıl sonra ne buluşma idi o öyle. Çığlık çığlığa özlemimizi yaşadık. Neler değişmemiş ki. Kilolar değişmiş, saçlar değişmiş, yüzlerde ifadeler değişmiş. Çocuklarımız olmuş büyüyüp üniversitelere başlamış. Ama değişmeyen tek şeyin dostluğumuz olduğunu gördük.
Hani bir kaç günlüğüne bir yere gidersin de dönüşte "evettt nerde kalmıştık dersin" yaa işte aynen öyle bir şey. Bizler nerde kalmıştık bunca zaman neden dostluğumuzu askıya almıştık. Ve en önemlisi de şimdi neden buluşmak için yanıp tutuşuyorduk? Herhalde tadı damağımızda kalan dostluğumuzun yerini hiç bir şeyin doldurmadığını görmemiz gerekiyordu. Hayat mücadelesine öyle bir dalmışız ki yaşamdaki güzellikleri, dostluğu unutmuşuz. Buluştuğumuzda bunun eksikliğini anladık.
Herkesin anlatacağı o kadar çok hikayesi vardı ki.. Laflar havalarda uçuşuyor. Biz koca koca kadınlar sanki okul sırasındaki yaramaz öğrenciler gibi bir birbimizin lafını kapıyor, sözlerinin arasına balıklama dalıyorduk. Yani o gün hepimiz 18-19 yaşlarına geri dönmüştük. Herkesin anlatacak o kadar çok şeyi birikmiş ki vede o kadar çok özlemişiz ki devam edelim buluşmaya dedik...
Her ayın ilk pazarında buluşuyoruz ayrılmadan önce belirlediğimiz yeni mekanda. Bu hafta sonu üçüncü buluşmamız gerçekleşti. Arada bir kere katılanlar oldu, ama gerçek dostluğa inananlar kalıcı olduk.
Bunca yıl sonra hala bir arada olmaktan zevk alıyorsak.
Sözlerimize alınmıyorsak acaba ne demek istedi diye.
Özgürce şaka yapıyorsak altında bir art niyet aramadan.
Yarım kalan sohbetlerimizin özlemini duyuyorsak...
Neden bu güzelliği devam ettirmeyelim?
Kaçımız okul yıllarını düşündüğümüzde hülyalara dalıp gitmiyoruz. O günlerin duru güzelliğini özlemle anmıyoruz. Kaybettiğinizi düşündüğünüz arkadaşlarımızın da bizi aradığını biliyor musunuz?
Biz bunu öğrendik.
Ve iyi ki düşmüşüz ufak ip uçlarının peşine diyoruz bu gün.
Yüreğimizde kalan ufacık ışıkları birleştirip bir dostluk ağı kurduk. Bu zamanda bulunmaz Hint kumaşı olan dostluğu yaşıyoruz.
Sıkıntılar dertler inanın hiç bitmiyor.
Mazeretlerin sonu yok.
İçimizdeki sese kulak vermeliyiz diyorum. Çünkü gençlikten gelen o ses size çok güzel dostlukları sunuyor. Neden sizde bu sese kulak vermiyorsunuz?
Unutulmamalıdır ki Mutluluk ayrıntıda gizlidir..

Dostsuz kalmamanız dileği ile..
Dostlukla kalın.

 
Toplam blog
: 96
: 2224
Kayıt tarihi
: 13.06.06
 
 

Hayata güleryüzle bakmaktır felsefem ama polyannacı değil. 1961 Sivas doğumluyum, evliyim 2 kızım..