Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Böyledir bu işler, yerine göre işler: "kitabına uydurmak"

Böyledir bu işler, yerine göre işler: "kitabına uydurmak"
 

"SENİ DE Mİ KİTABA UYDURDULAR?"


Katoliklerin adetidir papazlarla dalga geçmek.

Bir katolik okulunda, öğretmen bir papaz, öğrencilerine:
 
"Evlatlarım", der; "Tanrı'nın günahlarımızı affetmesi için ne yapmak gerekir?"

Öğrencilerden biri hemen parmak kaldırır ve:

"Önce günah işlemek gerekir" diye cevap verir!...

*

Bu yüzdendir Hıristiyan adetlerinde suçsuz, günahsız, tertemiz doğan çocuğu doğar doğmaz yıkayarak -sözüm ona - günahlarından temizlemek, 'vaftiz' etmek. Oysa, geçmişte bir akılsızın uygulaması sonucu zamanla toplumda bir 'adet' halini almasıdır bu sadece!...

Kim koymuş, çocuğun "günahkar doğar" kuralını? İnsanlar!

Kim temizleyecek bu günahları? Su!

Su, olsa olsa ancak kirli insan bedenini temizleyebilir; insan ruhunu da su temizleyebiliyorsa, "din" adına gösterilen bu çaba niye? (Çölde su kutsal sayılmayacaktı da kutuplarda mı sayılacaktı?)

Günah mı işledin? Yıkan, gitsin, suya karışsın, ruhun temizlensin!...

Bir müddet böyle yaşar insanoğlu. Sonra, bu yetmez;

Bu sefer de 'su'dan, "temiz su" olması değil, "okunmuş su" olması aranır!

Arayan kim?... İnsan!

Suyu okuyan kim? Yine insan!.

O ki, hangi taşın altına elini soksan altından hep "insan" çıkıyor;  be zındıklar, artık bu, insan(lık) dışı telaşınız niye?

Yoksa, insanları kandırmak, kendi istekleriniz doğrultusunda onları sömürmek/ yönlendirmek için bir "Sebep" mi uydurmak niyetindesiniz?

Sakın, dilimizde "Kitabına uydurmak" deyimini, bunun için kullanmış olmayalım?

Ne de olsa, "kitabına uydurmak" deyimi; "yasalara uygun düşmeyen bir işi, bazı yasa dışı tertiplerle yasalara uygun gibi göstermek" demektir. (deyimler sözlüğü)

Bunu fırsat bilen bazı insanlar, yolsuz davranışlarını kitab(ın)a uydurmak için değiştirme veya hafifletme yolları aramışlardır tarih boyunca hep!...

Kitaba el basarım ki, bu söylediklerimin kitapta da yeri vardır. Ama nedense çoğu insan, kendileri kitap açacakları yerde (okuyup öğrenecekleri yerde!) başkalarına kitap açtırırlar!...

Çocukluğumda böyle bir "Hoca" gelmişti köyümüze. "Kitap açmak" tan zengin olmuş da, kısa zamanda köyünün en görkemli yerinde ev yaptırmıştı bu -haram- paralarla!...

Kitap açma'ları, okumuş su'ları, muska yazma'ları, nefesleri, üfürükleri, göbek bağlama'ları, kısacası evliya gibi bir adamdı bu Hoca!...

Neden sonra -ben köyden ayrıldığımda - duydum ki, bu Hoca, köyümüzün evde kalmış topal kızıyla kayıplara karışmış!...

*

Böyledir bu işler, yerine göre işler:

*

Demirel'in "baba" olarak çağrıldığı dönemlerde, Sayın Demirel bir gün gazetecilere:

"Ne yani, biz de kitap okuyoruz herhalde!" der.

Hangi kitabı okuduğunu merak edip de soran gazetecilere, Demirel'in:

"Kalın bir kitap" diye cevap vermesi; Sayın Demirel'in 'ser verip de sır vermediği'ne güzel bir örnektir.

*

Oysa şimdi öyle midir?

Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç:

"Çıraklık ve kalfalıktan sonra ustalık dönemine ihtiyaç vardır. Yarım kalan işleri bitirmek gerek. Yaralı halde bırakmak doğru değildir. Ne söylemek istediğimi gözlerimin içine içine bakarsanız daha iyi anlarsınız" demiş.(Bursa-MUSİAD toplantısı)

Görüyorsunuz, artık her şey "kitabına uygun" bir şekilde işliyor. İşlemediğinde ise, açıkça işletiliyor:

"Kitabın yazılması yarım bırakılamaz, bitirmek gerekir, ne de olsa 'ustalık' hakkını da bize vermiş oldunuz!.."

Ustalık döneminde kitab(ın)a uydurulacak bir sözü de geçenlerde Konya Barosu Başkan Vekili söyledi:

"Bir kızın karşısında gül koklamak bile sarkıntılığa girebilir"

Nasıl, tam kitaba girecek bir söz, değil mi?

Ya, çiçeği burnunda Polis Akademisyenleri Başkanı R. Fındıklı'nın sözü:

"15'inde kız ya erde (kocada) ya yerde(mezarda) olmalı"

Nasıl, tam kitab(ın)a uygun bir söz, değil mi?

Sayın M.Şevket Eygi'nin kulakları çınlasın! "Boynuz, kulağı geçer", boşuna dememişler!...

*

Dedik ya!; böyledir bu işler, yerine göre işler:

Misyoner bir Papaz, Hıristiyanlığı yaymak için bir gün Eskimoların yaşadığı Kuzey Kutbuna gider.

Eskimo'nun birine, saatlerce dil dökerek cennete girebilmenin yollarını anlatır.

Sonunda Eskimo'nun canı sıkılır ve Papaza:

"Bu anlattıklarını bilmeyen biri cennete giremez mi?", diye sorar. Papaz:

"Girmesine girer ama..., diye devam edecek olursa da, Eskimo sözünü keser ve:

"Be adam" der, "O halde bütün bunları boş yere bana anlatarak beni niye işimden gücümden alıkoyarsın ki?

*

Hz. Muhammed Kuran'da, "En büyük ibadet çalışmaktır" demiş. Demiş, çünkü o gerçek kitap; kitabına uyduranların kitabı değil.

Dedik ya, her taşın altından çıkan insan elinin, tarih boyunca "kitab(ın)a uydurduğu" sözleri dikkate alacak olsaydık, herhalde yeryüzünde "insan" soyunun varlığı bugüne kadar yaşıyor olmazdı!...

Alaettin Morgül / 11.07.2012  

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..