Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Böylelikle taşındık

Böylelikle taşındık
 

Stresiydi heyecanıydı yorgunluğuydu derken sonunda taşındık. Nakliyat şirketi "siz bir şeye dokunmayın, biz tüm eşyalarınızı yeni evinize aynen yerleştireceğiz" dese de, annem dayanamayıp neredeyse her şeyi topladı. O toplarken "onu bari bırak, şuna dokunma onlar hallediceklermiş bak" diyordum ki, çok geçmeden benim içimde de aynı dürtünün olduğunu farkettim. Şunu da kaldırayım, bunu da koliye koyayım diye diye neredeyse odamdaki çğu şeyi toplamıştım.


İşe ilk önce fazlalıkları atmakla, giymediğim şeyleri başkasına vermek için ayırmakla başladım. Yeni eve taşınacağız ya, yeni kararlar aldım çünkü. Daha derli toplu, düzenli, temiz titiz biri olacaktım. O çok sevdiğim kırmızı ojelerim, ışığı açıp kapatırken duvarları çizmişti hep bu evde. Yeni evimizde daha dikkatli olacaktım. Kütüphanemde atmaya kıyamadığım bir sürü müsvette kağıdı vardı. Çoğunu ders çalışırken bir şeyler karalayıp snra da bir daha yüzüne bakmaya hiç zaman bulamamıştım. Bir kenera fırlatılıp kalmışlardı. Hepsini topladığım gibi çöpe attım. Yeni evde böyle şeyleri biriktirmeme kararı aldım. Neredeyse ilkokuldan kalma kitaplarım, bir gün lazım olur da döner bir şeye bakarsam diye kütüphanemde boşu boşuna yer kaplıyordu. Yıllardır bir tanesinin bile kapağını açtığımı hatırlamıyorum. Böyle şeyleri genelde atmaya kıyamaz, birine vermek üzere topluca bir kenara koyar, aylarca da o kenarda bekletirdim. Bu sefer de o hataya düşmedim ve hepsini topladığım gibi çöpe attım. Sonra burada acaba neler fazlalıkmış diye makyaj aynamın yanındaki küçük küçük raflara yöneldim. Durum tam bir felaketti. Makyaj malzemelerimin olduğu gözde bir sürü bitmiş ruj vardı. Tabiki bunları da saklamak için kendime göre kadınsı ve haklı gerekçelerim vardı. Bitmiş rujları rengini beğendiğim için bir gün tekrar aynısından almak üzere saklıyordum. Atarsam markasını, numarasını unuturdum değil mi ya! Ojelerimin olduğu gözdeyse bir sürü kullanmadığım oje. Kimisinin artık rengini beğenmiyordum, kimisi de neredeyse hiç kullanılmadan kurumuştu. Hep bir gün kullanmak istediğimde içine aseton karıştırıp kullanabilirim diye içimden geçirmiştim ve yıllarca şifonyerin gözünde durmuşlardı. Buradaki fazlalıklar, bitmiş olanlar ama hala sözde yerini koruyan ne varsa hepsi çöpe gitti.

Gözümü hemen dolabıma çeviridm. Artık giymediğim giysilerimi ayırdım. Ne kadar çok giysim olduğuna şaşırdım. Bir sürü de çantam vardı ve "duruma", "iklime", "giysiye" uygun olmak üzere sınıflandırıp almıştım zamanında. İşin tuhafı da sadece belli birkaç tanesini kullanıyordum. Yeni evde onlar öyle durduğu yerde durmayacaktı. Hepsini kullanacaktım kategorilerine uygun olarak!

Ayıklama işleminin sonunda üç büyük boy çöp poşeti giysi, iki koli kitap birilerine verilmek üzere gönderilmiş olmasına rağmen, itiraf etmeliyim ki yeni evimize yerleştiğimizde hala gözüme çarpan "fazlalıklar" vardı. Atmaya kıyamadığım için; "bu elbise tam şu ortama uygun, o zaman geldiğinde gidip yeni elbise mi alayım", "bu kitap birgün işime yrayacak ve o zaman iyki atmadım diyeceğim" gibi mantığa uygun bahaneler ürettim içten içe. Asla vazgeçediğim kırmızı ojelerim de henüz duvarlarda iz bırakmamıştı. Bu dikkatli olduğum çin değil de evimizde yeni olduğum içindi belki de.

Hafiflemiştim. Bir sürü eskimden kurtulmuştum. N e güzeldi. Herkese de öneriyordum. Şimdi yeni evimizde geçirdiğim onbeşinci gün. Dün akşam gözüm dolabıma ve çekmecelerime takıldı. Aman Tanrım! Ne çabuk birikiyorlar. Aldığım kararlar kendini rüzgara bırakmış gibi. İşte yeni bir karalama kağıdı ve biten rujumun kabı.

Boşverdim. ve taşınırken aldığım tüm kararlarımdan vazgeçtim. Klasınlar dolabımın bir köşesinde, çekmecemin dibinde...

 
Toplam blog
: 10
: 1038
Kayıt tarihi
: 31.05.09
 
 

Psikoloji mezunuyum. İki yıl çocuklarla ve kadınlarla aile içi şiddet, cinsel istismar, ihmal kon..