Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '06

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Bozcaada: Güle Güle

Bozcaada: Güle Güle
 

Bozcaada’ya ilk defa, başrollerini Zeki Alasya, Metin Akpınar, Şükran Güngör, Yıldız Kenter gibi sinema ve tiyatro devlerinin oynadığı, Zeki Ökten imzalı “Güle Güle” adlı filmi seyrettiğimde vurulmuş ve ilk fırsatta bu güzelliği yaşamak için adaya kendimi atmam gerektiğine inanmıştım.

Aradan geçen sürenin ardından bir sabah, daha gün ışıklanmadan, Karşıyaka’dan bindik arabamıza ve dört kişi, soluğu aldık Bozcaada yolunda. O ne güzel bir yoldur katedilen, durup durup şükredersiniz bu ülkede yaşadığınıza. Karşıyaka uğurlar sizi bütün nazenin haliyle, Aliağa karşılar, Bergama kucaklar, Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Kaz Dağları. Hepsi ile sarmaş dolaş olursunuz. Hani şu peynirleri ile meşhur Ezine’ye geldiğinizde sola, deniz yönüne sapmanız gerekir. Her iki tarafı incir ağaçları ve üzüm bağları ile bezeli sakin bir yoldan devam eder ve Geyikli İskelesi'ne ulaşırsınız.

Geyikli İskelesi, Bozcaada’nın anakara ile olan bağıdır. Arabanızı feribot sırasına soktuktan sonra zamanınız varsa ilerde, deniz kenarındaki mekanlarda çay içip gevrek yani simit yiyebilirsiniz.

Kısa bir deniz yolculuğu sizi, Türkiye’nin köyü olmayan tek ilçesine, tüm adalar gibi biraz hüzünlü, ama çokça mağrur ve hür bakışlı Bozcaada’nın tılsımlı iklimine ulaştırır.

Bozcaada’da irili ufaklı birçok butik otel, pansiyon ve apart dairede konaklamanız mümkün. Ama yine de gitmeden evvel rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim. Bizim gibi nasıl olsa yer bulurum düşüncesi ile gidip de olmadık bir mekanda konaklamak durumunda kalabilirsiniz yoksa.

Adayı çepeçevre saran yolu takip ederek yarım saat, kırk beş dakika içerisinde araç ile bir ada turu yapmanız mümkün. Adanın sadece bir tarafı yerleşim bölgesi. Diğer kısımları oldukça çorak. Yer gök üzüm bağı. Nerede ise tek geçim kaynakları diyebiliriz. Sofralık Çavuş üzümleri meşhur. Merkezdeki parkın çevresinde kasalarla satıyorlar. Onun dışında şaraplık olarak da karalahna, adakarası gibi birkaç üzüm çeşitleri mevcut. Huntra ismi ile de tanınan bu kırmızı üzüm oldukça etli ve kekremsi bir tada, bukeye sahip şarapların elde edilmesinde kullanılıyor. Adanın Talay, Ataol, Yunatçılar gibi şarap üreticileri bulunuyor ve bu üreticilere ait şarap tadım ve satım butiklerini gezebiliyor, alış-veriş yapabiliyorsunuz.

Adada birçok denize girilebilecek yer var ama bunların en meşhuru Ayazma Plajı. Hayatımda gördüğüm en temiz, berrak ve aynı zamanda soğuk deniz diyebilirim. Suyun masmavi güzelliğini görünce kendinizi içine atmamanız imkansız ancak girer girmez de vücudunuz karıncalanıyor ve çok kalamıyorsunuz. Soğuk denizlere alışkın bir insan olmama rağmen ben bile çok kalamıyorum içerde.

Kalamar tavasının çok güzel olduğu tavsiyelerine uyarak Ayazma'nın hemen yukarısında yolun karşı tarafındaki restorana gidip yemek siparişi veriyoruz. Ancak önümüze gelen kalamarın serum lastiğinden farkının olmaması acaba biz yanlış yere mi geldik sorularını birbirimize sormamıza sebep oluyor. Sonraki öğünde bu sefer, yolun karşısına geçmeden hemen Ayazma’yı tepeden seyredebildiğimiz deniz tarafındaki lokantaya giriyoruz ki orada gelen yemekler cidden muhteşem. Kalamar tava çıtır çıtır, biralar buz gibi.

Adanın Akvaryum koyu denilen bölgesinde elektrik yok. Medeniyet gitmemiş. Bakir bir plajı ve bir tane de geceleri gaz lambasıyla aydınlatılan, orada yapayalnız bir çocuk masumluğu ve hüznü ile duran pansiyon gözümüze çarpıyor.

Merkezdeki, iskele içinde sıralanmış balık restoranları geceleri tıklım tıklım doluyor. Orada yediğimiz ızgarada deniz levreğini hiçbirimiz unutamıyoruz. Yemeğin üzerine adanın o eski ve dar, tarih kokan sokaklarını adımlıyor, Rengigül sanat galerisinde açık olan resim sergisini geziyor, şarap butiklerini ve kaleyi keşfediyoruz.

Bozcaada sizi içine çekiyor, kendini, aşıkına sereserpe sunan bir sevgili gibi kucaklıyor ve sımsıcak ısıtıyor. Akşam içtiğiniz Bozcaada şaraplarının tatlı baş dönmeleri ile kendinizi yatağa bıraktığınızda sabah yapacağınız köy kahvaltısının hayallerini kurarken uyuyup kalıyorsunuz ada gecesinde.

Bozcaada; biz feribota binip de iskele alındığında ardımızdan öyle hüzünlü bakıyordu ki gözden kaybolana kadar alamadım gözlerimi kendisinden. Ve söz verdim ona, yine geleceğim Bozcaada sana, yine seveceğim saçlarını, efsunlu kokunu içime çeke çeke.

“Güle Güle” bitip de Rosa’sına kavuşamadan öldüğünde Galip, tüm sinema salonu yine böyle ağlıyordu iç çeke çeke. İşte ben Bozcaada’ya o gün vurulmuştum.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..