Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '16

 
Kategori
Futbol
 

Braga maçının hakemi kötüydü

Fenerbahçe’nin büyük umutlarla gittiği Portekiz’den eli boş dönmesinin en öncelikli nedeni maçın hakeminin kötü niyeti sonra da sarı lacivertlilerin yakaladıkları pozisyonları gole çevirememeleri, on kişi kaldıktan sonra iyi savunma yapamamaları, maçın sonlarında kontrolü kaybetmeleri vs oldu.

Maçla ilgili çok şey söylenebilir ve zaten söylendi de. Benim söyleyeceklerim maçta yaşananlardan ziyade sonrasında olanlar ve birbirimize tepkilerimiz ile ilgili.

Sanıyorum farklı takım taraftarları arasındaki münasebet bu taraftarların birbirleri ile mücadelesi şeklinde başladı. Başta hepimiz diğerini yenmek istiyor, kazanınca büyük mutluluk duyuyor, kaybedince de derin bir üzüntü içine giriyorduk. Bu aşamada anormal olan hiçbir şey olmadığı gibi aslında yaşananlar sporun ve mücadelenin doğal bir sonucuydu.

Sonra bir ara ikinci aşamaya geçildi. Bu aşamada rakibimizin sadece bize değil, başka takımlara da kaybetmesinden zevk almaya başladık. Öyle ya, onunla yarış halindeydik ve onun her türlü tökezlemesi bizim işimize gelirdi. Böylece, rakibimiz ile şampiyonluk, kupa, prestij adı ne olursa olsun verdiğimiz her mücadelede, kazanmamız kadar onun kaybetmesi de bizim için mutluluk kaynağı olmaya başladı.

Taraftarlık evrimimizin, içinde bulunduğumuz üçüncü aşamasında rakibimizin sadece bize veya bizimle yarış halindeyken başkalarına değil herhangi bir zaman herhangi bir rakibe kaybetmesi bizi sevindirir hale geldi. Hatta bu olurken onun haksızlığa uğrayıp uğramamasına, onun başına futbol dışı kötü bir iş gelip gelmemesine hiç aldırış etmeden, bilinçli veya bilinçsiz olarak tüm olan biteni aklımızda nötrleştiriyor, normalleştiriyor ve sadece onun kaybetmiş olmasına odaklanıyoruz. Bunu yaparken aslında istediğimiz tek şey onu üzmek. Kendi mutluluğumuz için çıktığımız yolda rotamızı onun üzüntüsüne çeviriyor, mutluluk binamızı onun üzüntüsü üzerine kuruyoruz. Bu aşamada onun canının acımasından garip bir zevk alıyoruz; bu can acıması nasıl olursa olsun.

Braga-Fenerbahçe maçından sonra, Fenerbahçeli olmayanların “haksızlık hep sizin lehinize yapılıyordu, şimdi gördünüz gününüzü” şeklindeki açıklamaları bir noktaya kadar anlaşılabilir ve tartışılabilir. Fakat bu maçtan sonra “maçta hakemlik bir konu yoktu” demek, içinde bulunduğumuz üçüncü basamağın pratikteki hali. Zaten bu ifadenin maçta yaşananlarla bir ilgisi de yok zira maçın hakeminin Fenerbahçe aleyhine kararları beş kat daha ağır olsa o hakem o akıllarda yine normalleştirilecekti.

Belirtmem gerekir ki, bu durum Fenerbahçe taraftarı için de farklı değil. Aynı olay diğer takımların başına gelse bazı Fenerbahçe taraftarları da konu ile ilgili aynı hastalıklı yaklaşıma sahip olacaklardı ki zaman zaman bu durum olduğunda yaklaşımlar değil sadece roller değişiyor.

Konunun daha önemli tehlikesi, bu sağlıksızlığın futbolu geçerek hayatımızın her alanına sirayet etmesi. Amacımızı sadece karşı tarafı bir şekilde üzmek olarak belirlediğimizde ve bunu yaptığımızda olan şey, bir dahaki sefer onun da aynısını yapmasına neden olmak ve sonuçta toplu üzüntüyü garantilemek.

Ülkemizde, bırakın herhangi bir politik kararı, bir terör olayını lanetleme paydasında dahi buluşamıyorsak bunun nedeni işte bu karşı tarafın her ne şekilde olursa olsun üzülmesini isteme arzumuz. Bunu yapmak bizim doğrulara eğri, eğrileri de doğru dememize neden olurken aynı zamanda insanlık özelliğimizden götürüyor.

Velhasıl takım tutmak, görüş sahibi olmak, bir amaç edinmek son derece normal, fakat başka bir normal olan ve olması gereken şey de doğrunun ve yanlışın kişi, zaman ve yere göre değişmemesi. Aynı olay kendi başımıza geldiğinde verdiğimiz tepki ile rakibimizin başına geldiğinde verdiğimiz tepkinin aynı olmasını beklemek hayalcilik olur ama en azından bu tepkiler 180 derece farklı olmamalı.

Velhasıl Braga – Fenerbahçe maçının hakemi çok kötüydü; bundan önce birçok maçta kötü olan hakemler gibi, terör bir insanlık suçudur; kimi hedef aldığından bağımsız bir şekilde, dünya yuvarlaktır ve 2+2=4’tür.   

can.nizamoglu@gmail.com

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..