Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bu bir çığlıktır, lütfen kulak verin !!!

Bu bir çığlıktır, lütfen kulak verin !!!
 

İçim yanıyor, yüreğim kanıyor. Adına, -maalesef- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti denilen zevat, dün bir açılımda bulundu. Aslında hükümetin adımı demek de çok doğru değil, Sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanı inisiyatifinde gerçekleşti bu durum. Adım kadar eminim ki -belki Babacan dışında ki o da Başmüzakereci sıfatını taşıdığı için- hiçbir kabine üyesinin de durumdan haberi yoktu. Kürşat Tüzmen'e, limanlar konusu, dün sorulduğunda, sanki başka bir hükümetin bakanı gibi cevap veriyordu.

Kıbrıs Rum Kesimi ile bu tip bir, karşılıklı anlaşma yoluna gitmek, çözüm adına atılmış bir adım falan değildir. Hiç kimse birbirini kandırmasın, siyasal mastürbasyonlardan tatmin yoluna gitme kolaycılığına ve eblehliğine tevessül etmesin. Siz bir ülke ile bu tip bir mütekabiliyet esasına dayanan anlaşma uygulama seçeneğini tercih ettiğiniz anda muhatabınızı, kendi seviyenizde, yani bağımsız ve egemenlik haklarını meşru kabul ettiğiniz herhangi bir ülke gibi siyasal anlamda tanımış olursunuz. Bu durum hükümet politikası falan değil, güçlü, köklü ve onurlu bir devlet duruşudur, daha doğrusu duramayışıdır.

Sözkonusu talihsiz adımdan; bu ülkenin en kutsal ve yüce kurumu olan parlamentosunun haberi yoktur, görüşülmemiş, tartışılmamıştır; son derece jeostratejik ve militarist hassasiyetleri olan bir konu olması hasebiyle Genelkurmay'ının bilgi ya da görüşüne başvurulmamıştır; sağlıklı demokrasilerde iktidarın diğer ayağı olan ana muhalefet ve mecliste temsil edilen diğer muhalefet partileri brife dahi edilmemiştir; ülke kamuoyunda tartışılmamıştır, böylesine milli-ulusal bir hareket üzerinde en ufak bir konsensus sağlama ihtiyacı ve kaygısından zerrece eser yoktur.

Şimdi sesleniyorum;

Siz, Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Mensupları,

Bu ülkenin ve milletin, canından çok sevdiği ve uğruna kanlarını döktüğü vatan topraklarından, bir tek çakıl taşını dahi heba edemezsiniz. Karşılığı ne olursa olsun, reelpolitik, diplomatik, uzun dönemli çıkarlar, globalleşen ve yeniden çizilen dünya haritaları gibi martavallara bu insanların karnı toktur. Geçtiğimiz seçimlerde, bu ülkenin insanı maalesef ve ne yazık ki boş vaatlerin ve ucuz politikaların kurbanı olmuştur. İktidarınızın şu son aylarında, inanın hiç bir şey yapmasanız çok daha hayırlı olacaktır. Hele hele ki vatan topraklarından bir parça olan Kıbrıs konusunda lütfen ve lütfen görüş dahi beyan etmeyiniz. Çünkü içimizi acıtıyorsunuz, çünkü bu topraklar ve o yavruvatan topraklarında, Beşparmak Dağlarında vurulup yatan milyonlarca Türk şehidinin aziz ve mübarek ruhlarını rahatsız ediyorsunuz.

Siz, kendisine milliyetçi-muhafazakar gömleği biçen adresini şaşırmışlar,

Mensubu bulunduğunuz iktidar partisinin, yıllardan beridir milli-ulusal görüşlerin altını oymaya çalışan, ümmetçi çizgiyi hakim kılma uğraşı veren Erbakan zihniyetinden en ufak bir kopuşu sözkonusu değildir. Bizler bunu dışarıdan görmekteyiz, sizler içerden nasıl farkına varamamaktasınız. Eğer orada bulunmanızın nedeni birtakım çıkar ilişkileri ise yere batsın milliyetçiliğiniz, muhafazakarlığınız ve dindarlığınız. Hiç biriniz sordunuz mu Genel Başkan'ınıza, acaba; neden, ipotek altına aldığınız dindarların kanına dokunan sözlerin sahibi Papa Hazretleri'ni karşılamak için uçağının kapısında, merdivenleri dibinde hazır ve nazır olma yolunu seçmiştir. Yazık ki ne yazık...

Siz, her zaman Atatürk'ün partisi olmakla övünen, başkaca bir şey de elinizden gelmeyen Cumhuriyet Halk Partililer,

Neden yıkmıyorsunuz ortalığı. Kıbrıs Rum Kesimi denilen, adanın güneyindeki mevcut otorite, fiilen tanınma noktasına gelmişken nerede kaldı sizin ulusalcılığınız, yurtseverliğiniz, Atatürkçü'lüğünüz, devrimciliğiniz ve solculuğunuz. Kaldırınız kafanızı lütfen. Hiçbir şey yapamıyor iseniz, basınız istifalarınızı, dönünüz sizi vekili yapan miletinizin sinesine ve seçime götürünüz meclisi. Merak etmeyin, bu onurlu davranışınızla, bu millet sizi yine o çatı altına taşıyacaktır.

Siz, diğer muhalefet partileri ve de özellikle Milliyetçi Hareket Partisi mensubu ve yöneticileri,

Bu bir demokrasi ise ve demokrasilerde en az iktidar partileri kadar muhalefet partrileri de kanunen olmasa da tarih önünde sorumlulukları var ise bu iktidarın başına yasal ve meşru zeminlerde bu gök kubbeyi çökertiniz. Bu millet sizlerden bunu beklemektedir.

Siz, Türk Milliyetçileri ve Ülkücüleri,

Kendi iç çekişmelerinizden, parti içi ve ocak yapılanmalarındaki anlamsız güç dengelerinizden başınızı kaldırınız ve kendisi de bir Kıbrıs'lı olan rahmetli Başbuğ'unuzun kemiklerini mezarında sızlatmayınız. Ben beklerim ki hiçbir siyasal oluşum yapmasa dahi sadece MHP ve Ülkü Ocakları, o Ankara'nın tarihi mitinglerine ev sahipliği yapmış o Tandoğan Meydanı'na yüzbinleri getirmeli; o yüzbinlerin, Atatürk'lerinin kabirleri yanı başında, O'nun ülkülerine, ideallerine, vatanseverlik ve milletperverlik hissiyatına sahip çıktıklarını haykırdıklarını tüm dünyaya göstermelerine vesile olmalıdırlar.

Siz, mukaddes Türk Ordusu'nun, Komutan'ından bugün askere alınmış acemi erine kadar, tüm mensupları,

Bu çağrım kesinlikle bir darbe çağrısı değildir. Ancak, bu aziz toprakların bir tek milimetrekaresine, bu necip milletin bir tek ferdinin, bir tek kılına gelebilecek en ufak bir mütecaviz hareketin önünde dün siz durmuştunuz, bugün siz durmaktasınız, yarın sizler duracaksınız. Bu millet size güvenmektedir, güvenmek istemektedir. Varlığınız her zaman için insanlarımız nazarında güven telakki etmektedir. Lütfen sıkı duruşunuzu bir nebze olsun bozmayınız.

Ve Aziz Milletim, Ölenlerim, Ölüp Ölüp Dirilenlerim, Aşkla Bağlandığım Kültürüm, Toprağım, Sazım, Sözüm, İnsanlarım;

Lütfen! Atın, kaldırın, fırlatın bir kenara ne olursunuz üzerinize bilinçli olarak serpilmiş şu, kahrolası ölü toprağını. Bu Kıbrıs denen ada, öz be öz Türk yurdu toprak parçası; sizi temin ederim ki bütün bir dünyanın en önemli noktasıdır. Dünya reelpolitiği, güç dengeleri, çıkar çatışmaları, gelecek planları, projeksiyonları asırlardan beridir ve önümüzdeki asırlar boyunca bir üçgenin sac ayağında kurulmuş ve kurulacaktır. Bu üçgenin üç önemli noktasını sırasıyla Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu oluşturur. Bunların temelinde birçok konu yatar ki her birini burada irdelemem mümkün değil.

Sözkonusu üçgenin ağırlık-merkez noktasında ise görüleceği üzere Türkiye, Boğazlar ve Doğu Akdeniz vardır. Doğu Akdeniz'i, Akdeniz denilen çok büyük iç denizi, Kuzey Afrika'yı, Ortadoğu'yu, petrolü, enerjiyi, parayı bu odak, kavşak noktası yapar kendisine. Şimdi size soruyorum, bütün bu dünyanın, Birleşmiş Milletler'in, Avrupa Birliği'nin, Amerika'nın, NATO'nun ve de aklınıza gelecek her türlü güç merkezinin bu Kıbrıs ilgisinin nedeni ne olabilir?

Değerli Milletim,

Bu insanlara dur deyiniz. Şirket yönetir gibi devlet yönettiklerini, sanki matah bir şeymiş gibi deklare eden tüccar-belediyeci politik yönetim kadrolarına hakettikleri demokratik tepkilerinizi ve cevaplarınızı lütfen ve ivedilikle vermekten geri durmayınız. Her akşam evimizde, ana haber bültenleri dinlerken kahrolmaktan usandık ve bıktık. Onlar bıkmadılar.

Muhtaç olduğumuz kudret; inanın ve güvenin ki damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.

Bu yazı ve benzeri yazı ve düşüncelere; hamaset edebiyatı, tukaka milliyetçilik, çağdışı ulusalcılık, şovenlik, ırkçılık ve benzeri yaftalarla saldıranlar yüzyıllar önce de vardı, bundan sonra da olacak. Beni de bu şekilde kategorize etmek isteyenleriniz varsa buyrunuz ediniz efendim. Ama ben ve benim gibi düşünenler; topraklarından, kutsallarından, Atatürk'lerinden, onurlarından ve şereflerinden bugüne kadar bir milim taviz vermediler, bundan sonra da vermeyecekler.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..