Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '09

 
Kategori
Dilbilim
 

Bu bir isyan yazısıdır!

Bu bir isyan yazısıdır!
 

kaynak:Mümine Tayan Coşkun


Muzdaribim, dilini kullanıp derdini anlatamayanlardan. Üstelik bir de kusurlu olan kendi değilmiş gibi davrananlardan. Hani insanın sonradan öğrenmeye çalıştığı bir dil olsa ve o dile hakim olmasa anlarım kendini ifade edememesini. Ancak anlamakta zorlanıyorum, insan nasıl olur kendi öz dilini kullanamaz. Belki de bilgi eksikliğinden, yetersizliğinden değil, ehemmiyet vermediğindendir.

Dedim ya isyan yazısı bu. İsyankâr bir ruh halimdeyken yazılmış. Muhtemel sebepleri düşünüp herzamanki engin hoşgörümü kullanamayacağım bu sefer. Özellikle kendini ifade etmeyi beceremeyip sonra da kusurlu olan karşısındaki gibi üste çıkanlara karşı.

Daha önce de dil ve iletişim üzere karalamıştım düşüncelerimi bloglarımda. Dil, insan olarak bizi her canlıdan ayıran, olmazsa olmaz özelliğimiz. Yaradan bir tek bize vermiş konuşma yetisini. Bunun üzerinde bir düşünmek gerekmez mi? Ne kadar büyük ödülle farklılaştırılmışız. Bunun kıymetini ve tabiki de sorumluluğunu bilmemiz gerekmez mi? İnsan çok değerli, belki pahalı, muhteşem bir hediyeye sahip olunca onu nasıl koruyacağını, kullanacağını ve ondan nasıl faydalanacağını düşünmez mi? Onun sorumluluğunu hissetmez mi? Konuşma yetisi bize bahşedilmiş, derdimizi anlatmayı kolaylaştıran muhteşem bir hediyedir. Diyelim ki, anadili kullanma becerisi kazanmada okul ya da aile tarafından verilen eğitim yeterli olamadı. Ama insan zamanla kendini geliştirmez mi bu konuda? Hiç üstünde düşünmez mi? Gerçekten gündelik yaşamda bazen isyan ediyorum, konuşmayı bilmeyen insanların cezasını ben mi çekmeliyim diye. Neden, çünkü;

*Onların aslında ne demek istediklerini anlamak için fazladan enerji sarfedilir.
Onlar kırıcı bir söz söylediklerinde "yok canım aslında onu kastetmemiştir sadece kendini öyle ifade ediyor" diye olaya hoşgörü ile yaklaşıp idare edilir.

*Bir şey yapmanızı istediğinde, aslında başka neleri kastetmiş olabileceğini düşünüp tedbirli olmak için yine fazladan enerji sarf edilir. Konuyu açıklığa kavuşturmak için fazladan zaman harcanır.

*Hani bazen tüm olasılıkları düşünüp tedbirli olursunuz, ne kastettiğini teyit ettirmeye çalışırsınız ki başınıza iş gelmesin. Ama bazen hiç bir şey yeterli değildir. Yine birşeyler yanlış gitmiştir, sonunda yine zaman ve enerji kaybedersiniz.

*Bir de tüm bunların sorumlusu olduğunun farkında olmayıp bir şekilde sizi kusurlu çıkartmaya çalışanlarla karşılaşırsanız bu kez fazladan kendinizi savunmak, onun ne dediğini ispat etmek zorunda kalırsınız ve birgün sabrınız taşar "yetti ama artık!" dersiniz.

Dili adeta bir sanat icrâ eder gibi kullanıp, yüksek kalitede iletişim kurmaktan söz etmiyorum bile, vazgeçtim. Beklentim en azından temel günlük iletişimi kazasız kurabilmek. Çok mu şey istiyorum bilmem ki? Kendi öz dilini kullanırken hangi kelimenin ne anlam ifade edeceğini bilmek, yerinde kelimeyi seçebilmek, cümleleri düzgün sıralamak, birşeyler atlamadan konuşup anlaşılır olmak çok mu zor?

Türk için Türkçe, Amerikalı için İngilizce, Arap için Arapça fark etmez, çünkü sitemim özellikle bunlardan birini hedeflemiyor. Yabancı bir toplumda İngilizce öğrenmeye çalışırken, gerek duyduğumda insanlara şunu söylerim: "İngilizce benim ikinci dilim, bu nedenle söylemek istediklerimi anlatmakta, duygu ve düşüncelerimi sunmakta sizler kadar başarılı olamayabilirim. Lütfen bazen beni söylediklerimden ötürü kaba vs. gibi algılamayın." İnsanlara bunu açıkça söylediğimde çok şaşırırlar. Bunu söylememin çok büyük incelik olduğunu belirtirler. Bu yolla aslında ağzımdan çıkanı önemsediğimin altını çizerim. Bunun diğer bir faydası da bu davranışımla puan kazanarak güzel bir ilişkinin temellerini atmaktır. Sanırım iletişimin dil ötesi boyutunda, dilde yetersiz olunsa bile, tarz ile fark yaratarak başarılı iletişim kurabilmenin bir kanıtıdır bu. İngilizce ikinci dilim olmasından ötürü daha tedbirli olurum, söylediklerimi ve söylenenleri teyit ederim. İlginç ama bazen çalıştığım iki Amerikalının kendi dillerinde anlaşamadıklarını, yanlış işler çıkarttığını gördüm. ("miscommunication" derler) Benim ise yüzde yüz hakim olmadığım bir dilde nasıl doğru anlayıp, anlaşıldığıma şaşırırlar.

Evet, benim öz dilim Türkçe. Anadilimi çok seviyorum ve çok zengin bir dil olduğunu savunuyorum. Bu yaştan sonra ne kadar İngilizce öğrensem de, kendimi ifade etmekte anadili İngilizce olan bir yerli kadar başarılı olamam. Belki geçirdiğim yıllar bu dili de kullanma becerimi geliştirecektir ama eğer ben buna ehemmiyet gösterirsem.

 
Toplam blog
: 83
: 998
Kayıt tarihi
: 05.01.09
 
 

 "İnsan olmak başka bir şeydir. Ne dil, ne din, ne de milliyet ayırır. Ne seni, ne de beni kayırı..