Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış…

Şu anda iç ve dış tehditlerle ayrıca ülkedeki ayyuka çıkan yolsuzluklarla, hırsızlıklarla, Yasama, Yürütme, Yargı benim diyen tek adamla yönetilen Türkiye gerçekten karanlık günler geçirmektedir.

Üstüne üstlük bir de PKK ve IŞİD tehlikesi vardır.

Her gün gelen şehit haberleriyle, PKK saldırılarıyla içimiz daraldı artık.

İki buçuk yıldır yapılan her tacize, her saldırıya sabırla ve aldığı emirle karşılık vermeyen TSK nihayet Çözüm süreci bitmiştir diyen Erdoğan’ın izniyle karşılık vermeye başladı.

Evet, TSK PKK’yı dövmeye başladı başlamasına da sanki dünya yerinden oynadı.

Çeşitli dış basında manşet haberlerle duyuruldu.

Başta İngiliz, Alman ve ABD olmak üzere yetkili, yetkisiz ağızlardan çok sözler çıktı ve yazıldı.

ABD Başkanı Barack Obama Suriye’nin Kuzeyinde yürüttükleri koridor çalışmalarında IŞİD’ekarşı karada bir partnerimiz (!)olduğunda sonuç alıyoruz”  diyerek PKK/PYD’yi işaret ederek memnuniyetini dünyaya ilan etmişti.

Oysa PYD + PKK’nin uzantısıdır. Müttefiki olduğu NATO birliğinde de olan Türkiye’nin

canını yıllardır yakan PKK bir terör örgütüdür.

Kendi çıkarı için dahi olsa Amerika gibi dünyanın efendiliğine soyunmuş büyük bir ülkenin teröristlerle işbirliği yapması affedilemez bir suçtur.

Amerika aciziyetini ve saygısızlığını göstermiştir böylece.

Ortadoğu’da ABD’nin bir hiç olduğunu da tabi…

Gelelim PKK meselesine.

PKK Türk Ordusundan ummadığı bir yara alınca tutuştu ve başladı cıyaklamaya.

Türkiye Partisi olduğunu söyleyerek seçim barajını aşıp meclise 80 milletvekili ile katılan

HDP’nin Eş Başkanı Selahattin Demirtaş Kandil’den aldığı emirle soluğu Brüksel’de aldı.

Silahların susmasını, Barış’ı istedi yabancı ülkelerden.

Oysa bu da bir suçtur.

Kardeşim, sen ve partin TBMM’sine seçilerek gelmiş bir partisiniz.

Mecliste derdini anlatacak, çareyi orada arayacaksın.

Senin terör örgütünün postacılığını yapman büyük bir hatadır.

Ya terör örgütü ya da meclis… İkisinden birisini seçmen gerekecek sanırım.

Size 6 milyon insan oy vermiş ve vaatlerini yapmanı beklerken sen neler yapıyorsun?

Bir dur ve kendini sorgula bakalım…

Sırada bir de Almanya’nın Köln kentinde Ezidiler ve Kürtler tarafından Türkiye’nin hava operasyonlarının protesto edildiği yürüyüşe katılan HDP eş başkanı Figen Yüksekdağvar.

Türk hükümeti ile IŞİD arasında stratejik ve ideolojik yakınlık olduğunu bu nedenle hava Operasyonlarının IŞİD’e değil PKK ya yapıldığını anlatıyor.

Almanya’nın Sesi’ ne (Deutsche Welle) demeç veren Yüksekdağ;

Kürt kökenli politikacılar tarafından kurulan HDP’nin PKK ile bağı olduğu söyleniyor. Buna ne dersiniz? Sorusuna

(Bizim HDP olarak PKK ile bağımız yok. Belge konulması lazım ortaya… Aksi takdirde çok saçma kalıyor iddialar.) diyor.

Böylece komik ve yalancı durumuna düşüyor.

Teknolojiyi unutuyor. Dünyada olup bitenler Televizyonlarda nasıl anında yayınlanıyorsa

Al bayrağa sarılı şehit cenazelerini de izliyordur dünya.

Üstelik ölen gençlerin pusularla ya sırtlarından ya da uyurken beyinlerinden vurulduklarını da

öğreniyorlar.

Bu hanıma sormak gerek, peki, senin elinde Türk Hükümeti hakkında ne deliller var?

                                                                  ***

Şimdi tekrar gelelim Obama’ya…

Bir iki gün önce kara gücüm dediği PKK ‘yı korurcasına:

Türklerin PKK saldırılarına karşı da kendini savunma hakkı meşru. Ancak, bizim üzerinde çalıştığımız anlaşma, yabancı savaşçıların Suriye'ye geçmesine karşı sınırı nasıl kapatabileceğimiz konusundadır.‘Türkiye’nin gerçekleştirdiği operasyonlarda odaklandığı hedef PKK değil IŞİD olmalı' …

Sözleri ne kadar inandırıcıdır gülesim geliyor.

Çünkü gerek IŞİD gerekse PKK ‘yı besleyen Amerika’dır. İkisinin de arkasında Amerika vardır…

ABD, İngiltere, Almanya gibi haçlı ülkelerinin çıkarları için yapmayacakları şey yoktur.

Bunun örneği olarak 600 yıllık Avrupa’ya, Afrika’ya ve Arap Yarımadası’na hükmeden görkemli Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışını gösterebiliriz.

Tarihin her döneminde Türk Milletine yönelik haset ve düşmanlık daima bu milletin zayıf zamanlarını kollamış ve düşmanlıklar da o zamanlarda su yüzüne çıkmıştır.

Türkiye’nin verimli toprakları, stratejik ve jeopolitik durumu, Müslüman ülkeler arasında yegâne laik bir ülke olması, Ortadoğu ‘nun petrolleri her zaman haçlılara cazip gelmiştir.

Bundan ötürü hepsinin gözü Türkiye’dedir.

AKP iktidarı emperyalist güçler karşısında ne yazık ki dik duramadı. Yaptığı yanlış dış politikalar ve iç politikaları ile Türkiye’yi uçurumun kenarına taşıdı.

Abdullah Gül’ün başbakan iken Colin Powel ile yaptığı anlaşma ve daha sonra İngiltere’nin hakemliğinde yapılan OSLO anlaşmaları, Türk Ordusuna Balyoz’du, Çekiç’ti, Ergenekon’ gibi kumpaslarla yapılan darbe, maalesef ülkemizi bu durumlara getirdi.

(O anlaşmaların meclisten geçmediği için hükmü yoktur sanıyorum…)

7 Hazirandan bu yana halen bir hükümet kurulamadı.

Oysa güçlü bir hükümet ve Atatürk yolu, Türkiye’yi yeniden ayağa kaldırır.

Burada ülkemizin varlığı söz konusuyken Erdoğan’ın iktidar hırsı yüzünden her gün kötüye gitmekteyiz.

Bunu anlaması için daha ne olmalıdır.

Hükümetin kurulmasına engel olması da büyük hatadır.

CHP tabanına rağmen yeterince taviz veriyor zaten o zaman bu inat niyedir?

Yeniden seçim olursa bu sefer oyların daha aşağı çekilme olasılığını düşünmüyor mu?

Bence söz konusu vatansa gerisi teferruattır.

Çareler tükenmez, bir tek ölüme çare bulunmadı henüz…

Bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış.

Birkaç metre kaput bezi ile gideceğimiz yer bellidir. O da nasip olursa tabi…

Hatanın neresinden dönülse kârdır derler.