Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

perihan reyhan ALKAN

http://blog.milliyet.com.tr/pra

11 Mart '10

 
Kategori
Sosyoloji
 

Bu erkeklerin katli vacip!

Bu erkeklerin katli vacip!
 

Kadın programlarına rastlıyorum kanal gezinirken, her sabahki rutin ev işleri yanı sıra ses olsun bir yandan, takılıp kalıyorum bazen de. İçim daralıyor, ama adam sen de diyemiyorum, yara çünkü! Hem de çok büyük yara kadınlarımızın hali! Bu üzücü, kahredici gerçekleri de yaşatan maalesef erkeklerimiz, katli vacip olan erkeklerimiz!

Bu günkü konuya bakınız; Eşi kadını boşuyor. Boşuyor dediysem bildiğiniz yasal boşanma değil, çünkü yasal evlilik değil evlilik dedikleri. Boş ol deyip kapı önüne bırakılabilen cinsinden boşanma. Kadının suçu yok mu böylesi bir birlikteliği kabul etmekle diyebilirsiniz tabii ki. Kadına soran olursa tabii ki haklısınız, adına başlık parası denen bedelle satılmış olmasa babası tarafından, yine haklısınız. Üstelik erkek işlerinin yoğunluğunu bahane edip, şimdilik imam nikâhıyla evlenelim, ilk fırsatta yasal işlemlere başlayacağım da diyor. İnanıyor genç kız çaresiz ve cahil haliyle.

Günler, aylar, yıllar geçiyor, iki de kız çocukları oluyor, ne hikmetse bir türlü fırsatı olamıyor beyefendinin yasal işlemlere. Bir gün geliyor bıkıyor kadından, erkek de doğuramıyor ya kadın, tam da bu boşlukta bir de aşık oluyor bir başkasına, o kadın da kadınlığını unutup, bir başka kadını hiç vicdanı sızlamasız harcayarak, “Onu at gitsin, yasal nikah isterim, onu da evde istemem” diyor ve bu talimatla kadın konuluyor kapı önüne!

Kadın çaresiz, sığınacak kimsesi yok, akıl verecek, sahip çıkacak yakını yok. Bir müddet komşular yardımıyla geçiniyor, temizlik, hasta bakımı yapıyor bulabildikçe, ama o esnada çocuklar sorun. Onun bunun aklıyla, çocuklardan biri satılıyor bir aileye, biri yetiştirme yurduna veriliyor. Ama kazandığı kadının boğazına yetmiyor ki kira verebilsin ayrıca.

O arada karşısına bir adam çıkıyor, acıyor: Ben de yalnızım, bana da bir can yoldaşı lazım, gel ben sana sahip çıkarım, bakarım sana, boşanma aşamasındayım, eşim ailesinin yanında, boşanma işi bitince sana nikâh kıyarım diyerek alıp geliyor kadını eve. Kadın genç, kimsesiz, cahil ve de çaresiz. Tek seçenek evlilik, ama öyle, ama böyle. İki kız da o adamdan dünyaya geliyor. Ama adam boşanma aşamasında falan değil aslında, eşi ailesine ziyarete gitmiş o esnada, daha doğrusu hasta annesine bakmaya gitmiş uzunca bir süreliğine. Çıkıp geliyor bir gün evine. Kader ya bu kabulleniyor, gidecek yeri, ekmek tutacak eli yok. Aile okutmamış, kızlar okumaz, gerek yok fazla yük çekmeye, beşi bitirsin ver kocaya, bir boğaz eksilsin evden, o güne kadarki masrafı da çıkart başlıkla. Çıkarken de baba, “Ancak kefenle dönersin” demiş üstelik… Sonradan gelen de: Olan olmuş, tekrar sokağa dönmekten iyidir deyip kalıyor, gitmiyor, hamile de üstelik nereye gitsin ki?

Gel zaman git zaman, bu adam da kadını ve çocuklarını satmaya kalkıyor. Kızlardan biri yine evlatlık veriliyor, biri sokaklarda üşüyüp hasta olmayı daha fazla kaldıramayıp annesinin kucağında bir parkta ölüyor.

Bu kadın şimdi terk edilmiş bir harabede aç, açık bu havada. Telefon ediyor TV kanalına iş istiyor. Ev, yemek, yardım değil; iş, sadece iş!..

Şimdi katli vacip değil mi bu erkeklerin?

Özür dilerim yanlış söyledim.

Erkek olmadıklarını unuttum bir an!

Erkek olsalar belki de!

 
Toplam blog
: 290
: 553
Kayıt tarihi
: 11.03.08
 
 

İlk ve orta öğrenimimi Gölcük/ Kocaeli, lise ve üniversite öğrenimimi Ankarada gördüm. İlk okuldan..