Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '09

 
Kategori
Anılar
 

Bu gençler niçin öldüler ...?

Bu gençler niçin öldüler ...?
 

Ya anaların acısı.....?


Kooperatif evimizin kaba inşaatı biter bitmez taşınmaya karar vermiştik. O kış da kira ödemeyelim diye... Zamanla eksiklerimizi tamamlayacaktık. O kış , bizimle birlikte bir aile daha taşınmıştı siteye. Ali Beyler....Tam bizim yaşlarımızdalardı. Dikmen' in soğuk kışına birlikte direnmiştik. Emekli bir memurdu Ali Bey. Tek maaşla üç çocuğunu da okutmuş, meslek sahibi etmişti. En büyük oğulları teğmendi. Hakkari' ye atanmıştı. Kızları öğretmendi. O da doğuda görevliydi. En küçük oğulları da ODTÜ de başarılı bir öğrenciydi. Kadriye Hanım ev hanımıydı ama kendisini yetiştirmiş, becerikli, hoş bir hanımdı. Güzel yüzü her daim ışıl ışıldı... Çocuklarının başarısıyla taçlanıyordu adeta... Daha bir yaşama sevinci duyuyordu. Tüm aile, birbirlerine öyle saygılı, öyle mutlu , öyle örnek bir aileydi ki... İyi ki , böyle bir komşumuz var diye sevinirdim içimden. "Ev alma komşu al" demişler ya atalar.... Biz, gerçekten komşu almıştık.

Teğmen oğulları, izine geldiğinde tanıştık. Ne babayiğit, ne yakışıklı bir gençti. İçimden " allaha emanet" demiştim. Kız arkadaşı da vardı. Bir öğretmenle nişanlıydı. Hafta sonları nişanlısını görmeye geliyordu onca yolu.... 1-2 gün elele gezerlerdi. O yaz Kadriye Hanım, düğün hazırlıklarına başladı. Ağustos'un 20 sinde düğün vardı. Artık delikanlının doğu hizmeti de bitiyordu ve düğün hazırlıkları tüm hızıyla sürüyordu. Kadriye Hanım, yünleri yıkadı. Yorganları, yastıkları kendisi yapacaktı. Günlerce süren uğraşı ona mutluluk veriyordu. Biliyordum... Yünleri tek tek didişi.... Tırnaklarıyla.... Özenle.... Biliyordum tüm bu uğraşların ona verdiği hazzı.... Bazen yardıma gidiyordum boş kaldıkça.... Komşum çok mutluydu. Hiç gocunmadan sessizce tek tek yorganları, yastıkları yapıp yerine yerleştiriyordu. Yatak yorgan hazırlıkları bitti... Gelin hanımla birlikte ana kız alışverişlere başladılar. Düğüne az kalmıştı. Gelinlik siparişleri verildi. En güzel modeli seçmişti gelin hanım....

Ağustos ayının başlarıydı. Bir sabah erkenden siteye gelen askeri araçtan anladık olanları... Aldığımız haberle dünyamız yıkıldı. "Ali Bey in oğlu şehit olmuştu"... Nasıl bir şeydi.... İnanılır gibi değildi.... Daha hafta sonu görmüştüm delikanlıyı, eğitim elbiseleriyle... Kocaman dev gibi bir asker.... Yakışıklı.... Aslan gibi çocuk..... Onu , birkaç kişi bile öldüremezdi.... Sonra duyduk. Gözünden vurmuş tek bir kahpe kurşun.... Bir anda doldu sitenin bahçesi arkadaşlarıyla, komutanlarıyla..... Bağırış çığırışlar arasındaydık. Dünyamız yıkılmıştı.... Ya annesi....? Nasıl gidecektim yanına.... Nasıl diyecektim...? "Başın sağolsun..." O da "dostlar sağolsun " mu ? Diyecekti... Bu kadar kolay mıydı...? Sonra gittim anasının yanına. Teselli edemezdim. Söyleyecek söz yoktu ki, sözler bitmişti...

Şimdi, şu dağdan inen teröristler, bana Kadriye Hanımın o günkü feryatları arasında söylediği sözleri düşündürüyor...." Bilsem ki oğlum vatan uğruna şehit oldu... Feda olsun... Ama bu Amerika' nın bir oyunu mu...? Benim çocuğum boşuna mı öldü...? Hangi vatan uğruna...?

Gerçekten kim söyleyecek........? BU ÇOCUKLAR NİÇİN ÖLDÜLER.......?VATANLARI İÇİN Mİ....?

 
Toplam blog
: 9
: 485
Kayıt tarihi
: 06.08.09
 
 

50 yaşımla birlikte sabrı öğrendim ilk başta, sınırlarımı... Affetmeyi, öfkemi denetlemeyi, yetinmey..