Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Bu gönül her şeye aç değil

Bu gönül her şeye aç değil
 

Şeytanım, şeytansın, şeytanız... Ama yine de bu gönül her şeye aç değil, olmayacak da...


Sırım sırım sırlarım var, ey günlüksever. Yine bir şeylere kımkımlandım hemencecik anlayacağınız üzere... Sırlarımla birlikte haydi sökelim, dökelim eteklerimizdekini. Şu anda 88 yıllık bir şortla oturuyorum ama farzedin eteğim var ve belden aşağı pirinç, nokut gibi şeyler döküyorum, siz de tam o anda görüyorsunuz.

Bu ne akıl kıtlığı, diyenler, durun bir dakka anlatacaklarım var!

Öncelikle, en öncelikle ufakken öyle zannederdim ve halen bu etekli deyim furyasına yakalandığımda nohut, pirinç geliyor aklıma. Acaba bu kıt akıllı bir su içici olduğum için mi, kafam bilimkurguya hiç basmıyor? Onlar ne anlatırlarsa anlatsınlar, "olmaz, mümkün değil" diyerekten karşılık veriyorum. Bu kadar kıtım.

Kıt!..

Aa, bak aklımı karıştırdınız yine, sırım sırımlarımı açıklayamadım. Ama işte döküyorum şıkır şıkır, gürültü patırtı içerisinde taşcağızlarımı.

Bir: İkea, evimizin her şeyi, kardeşim. Her ve şey'i lütfen ayrı yazalım, yazın, yazdırın, lütfen ama lütfen. Sürekli aklımda köfteleri olduğu için, bu sıkıntı içimi deliyor ey her şeyleri ayrı yazmayı seçen insanlarım, halkım, yurttaşlarım... Abartmayayım, seçimlerde boy göstereceğim yok!

Evet, her şey, her şey gibi ayrı ayrı yazılmalı. İki yakın, iki dost ama birey birey yaşamayı seçen canciğer kuzu sarmaları gibi. Ah, canım sarma çekti şimdide! İşte yine aynı noktaya geldik. Mecazi anlatımı anlamıyorum, anladığım sadece ve sadece birinci anlamları. Yan anlam, ad aktarması, deyim, meyim hak getire bana...

Vay anasını!

Devam...

İkinci kıldo durumum, aslında bir nevi şahsına mahsur insan debdelemesi. Evet, açıklıyorum, hazır mısınız, krampon alıp halı saha maçı yapmak istiyorum. Ve neye başvurulur, kadınlar grubu var mıdır, nedir, bilen var mı? İçimden höykürerek oradan oradan top koşturmak geliyor. Oysa toplardan fena korkarım.

İstemeyerek bir sırrımı daha deşifre etmem lazım sankim... Tamam, tamam, toplardan ÇOOK korkuyorum. Mesela dışarıda çocuklar top oynarken herkes köpekten, ne bileyim hırsızdan, hayduttan kaçar, ben TOP sektiren çocukların saçma toplarından korkuyorum. Hem de ödüm patlıyor, kafamı kıracak, beynim önüme düşecek zannediyorum.

Ama lütfen acımayın bana. Bu korkumla yüzleşmek için derbi faaliyetlerine bile başlamak istiyorum.

Evet, son zamanlarda en çok çıkacak delik arayan sırrım ise kadın ve erkeklere özel salçalar. Evet, evet, bildiğiniz salça. Salça, balkon deyip üstün zekamla balkondaki karolara bakmayacağım, söz.

Harbi harbi salçaların cinsiyetlerinden bahsediyorum. Salçalar çok erkeksi ve buna kesin bir son verilmesi gerekiyor. Bu yüzden "Toti" diye erkek salçası, "Totiko" diye kadın salçası üretimine başlanmasının teşvik edilmesini istiyorum.

Öyle bön bön, Kylie çakması Gülşen gibi, ya da tuhaf adam Tan gibi bakmayın yüzüme.

Sırlarımı sizinle paylaşacak kadar temiz, silgi kadar tatlı bir kadınım.

Acı yanlarımı saklaya saklaya bir hal olsam da, ben de insanım ve sırlarım, gerçekleşmesini beklediğim dizilerim, kaset çalışmalarım ve tabii ki saçma salak magazin programı sunuculuk özenmelerim var.

Varsa yoksa orada görüneyim, burada kalçamla yer alayım, olmadı şimdi, o adamla resmim bir türlü çekilemedi, diyecek sayıklamalı isterik amaçlarımdan oluşan kümeciklerim var. İç içe geçmiş kümeler, bu yüzden elmalar, armutları -A adamını, B adamını- diğer sanatçıkarbonu insanlarla paylaşıyorum.

İşte, bu yüzden daraldım şimdi ve hemen yatmaya gidiyorum. Hangi kasetten parça tırtıklasam, kostüm aşırsam, bakış kopyalasam diye kaçıp saklanacağım odamdaki en köşedeki noktaya.

Belki köşeyi dönmek demek, harbiden ama harbiden köşelerden geçerken, köşelenmekle alakalıdır!

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..