Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '09

 
Kategori
İlişkiler
 

bu günler

Günlerdir içim içimi yiyor. Ya biriyle konuşmalıyım ya da iki satır karalamalıyım; yoksa çatlayacağım. Anlayamadım bir türlü ben mi tersine gidiyorum; dünya mı üzerime geliyor. İnsanlar ne kadar değişken; artık kimseyi tanıyamıyorum; daha da kötüsü güvenemiyorum. Tuhaf bir paranoya içersindeyim. Gel gitler yaşıyorum tıpkı hırçın bir deniz gibi. Yaşadıklarımdan ders alayım derken paronayak oldum çıktım. Hoş haksız da sayılmam. Bazen de diyorum kendi kendime yaşananların hepsi senin kuruntun. Aslında hayat güzel ve insanlar sandığın kadar kötü değil. Anlamadım bu çelişkiyi bir türlü.

Yaşım çok fazla sayılmaz; öyle çok fazla da görmüş geçirmişliğim yok; ama önceyle şimdiyi kıyaslayabilecek kadar aklım ve tecrübem var sanırım. Önceden “vefa” diye bir şey vardı. Şimdi ise şairin dediği gibi sadece İstanbul’da bir semtin adı. Sonra bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardı. Şimdi hatır falan kalmadı; hoş neskafe çıkalı Türk kahvesi de kalmadı. Ne kadar da riyakârlaştık farkına varmadan. Riya artık sıradan oldu bizim için. Dürüst olunca bir tuhaf bakıyor insanlar. Daha da acısı her ilişkimiz çıkarlara dayandı artık. Çıkarım varsa senden; benim için en iyi sensin. Dostlukları işportaya döktük artık. İşimiz bitince atıveriyor bir kenara, yenilerini buluyoruz. Bu kadar basitleştik; bu kadar basitleştirdik hayatı. Oysa hani yaşamak ciddi işti; şakaya gelmezdi… Böyle demiyor muydu şair bir şiirinde. Devam ediyordu yaşayacaksan adam gibi yaşayacaksın diye. Adamlığımızı mı kaybettik yoksa değerlerimizi mi? Önceden umudumu hiç yitirmezdim. Şimdi bir umudum bile yok yitirmemek için direneceğim.

Her gün aynı monotonluk, mecburiyetten söylenen, otomatiğe bağlanmış bir “günaydın” titreyen içimi daha da üşüten bir tebessüm. Hâlbuki önceleri böyle miydi? En soğuk kış günlerinde, bizi ısıtan sıcacık sohbetlerdi. Şimdi sohbetler samimiyetten uzak; hatta insanlar öyle suskun ki sanki sohbet yasak. Konuşacak konumuz kalmamış; paylaşımlarımız azalmış. Bir tuhaf olmuşuz her birimiz. Adeta duyarsızlaşmışız etrafımızda olanlara karşı. Ne her gün dinlediğimiz ölüm haberleri etkiler olmuş bizi ne az da olsa aldığımız güzel haberler.

Sanki hayat bir trajedi olmuş ve bizlerse oyuncular. Ne kadar ustalıkla oynuyoruz rollerimizi.

Robotlaşıyoruz; farkında olmadan. Hâlbuki hayat çok kısa ve daha da acısı bir kez geliyoruz bu dünyaya. Hiç acı olmasın demiyorum hayatta; ama bu kadar da çekilmez olmamalı dünya. Haydi, hep beraber bugünden tezi yok, gülümseyelim insanlara, güvenelim hem kendimize hem etrafa. Çıkaralım üzerimizde eğreti duran somurtan ifadeleri, esirgemeyelim kimseden sevgileri…

Dostça ve sevgi dolu bir dünyada yaşamak ümidiyle… Her daim sevgide buluşalım….

 
Toplam blog
: 43
: 612
Kayıt tarihi
: 22.06.08
 
 

Gazi Üniversitesi sınıf öğretmenliği mezunuyum. Kitap okumak en büyük tutkum. Yazmayı da en az ok..