Bu imzalar kime ait?

Aman petrol, canım gülüm petrol! 

Amerika adım adım amacına ulaşıyor.  

Genişletilmiş Ortadoğu projesi aslında (GOP) 1997 de NATO Stratejik Tehdit Algılamaları ve Harekât Planı'nın geliştirilmesiyle ortaya çıkmıştı. Kuzey Afrika'dan Çin Seddi'ne kadar tüm bölgeyi tam bir askeri ve siyasi denetim altına almayı amaçlayan bu projenin içerisinde elbette AB de vardı. 

Amaç Ortadoğu ve Asya’nın enerji ile doğal kaynaklarına el koymaktı. Adı GOP veya BOP olan bu projenin içerisinde ILIMLI İslam senaryoları yazılıp çizilmişti. Oysaki Kuran-ı kerimde ılımlı İslam diye bir şey olmadığını biliyoruz. Birçok İslam ülkesinde din sömürüsü ile diktatörlükler oluştuğu Amerika’nın da bunda parmağının olduğu gün gibi aşikârdır. 

Burada Shakespearein “şeytan bir günah işleteceği zaman; işe, bu günahı kutsallık zırhına sarmakla başlar” tümcesini hatırlıyoruz. 

Müslüman ülkelerde genellikle halkın büyük çoğunluğunu orta sınıf veya altındaki yoksul, eğitimsiz olan insanlar teşkil ediyor. 

İşte bu insanlar üzerinde dini kullanmak çok kolay olmaktadır. 

Amerika ve AB nin işine gelen bu durum, kendi çıkarlarına zarar vermeyen diktatör rejimlerin oluşmasına neden olmuştur. Bu diktatörlerle işbirliği içinde olan emperyalist güçler kendi çıkarları için zaman içerisinde azla yetinmemeye başlamışlardır. Yukarıda da dediğim gibi amaç BOP projesini uygulamaktı. 

Bir şey daha vardı, o da projenin gerçekleşmesi için önce mevcut yapının yıkılması, ardından da yeni yapının kurulması gerekmekteydi. 

BOP projesi ABD’nin demokrasi, insan hakları, kitle imha silahlarını yok etme gibi sudan gerekçelerle Irak’a saldırısı ile başlamıştı. 

Irak’taki askeri gücünün yetersiz kalması neticesinde ülkeler içerisindeki iç güçlerini harekete geçirmeye başlayan Amerika bunda başarılı olmaktadır. 

Tunus’ta başlayan Mısır ile devam eden isyan hareketleri sonunda Libya’ya kadar uzandı. 

Bu olayların gelişmesini sağlayan Amerika nihayet amacına ulaşarak Libya’yı vurmaya başladı. 

Kafamı kurcalayan birkaç soruyu sizlerle paylaşmak istedim. 

Libya’nın 40 yıllık diktatörü Muammer Kaddafi bir psikopat mı, yoksa gizli bir iş birliği içerisinde mi? 

Karşısındaki güçlerle savaşacak kadar gizli bir gücü mü vardır? 

“Hitler yenilgiye uğradığı gibi siz de yenileceksiniz” diye Batıya seslenen Kaddafi’nin gücünün ne olduğunu, kendisinden başka bilen var mıdır acaba? 

Kaddafi neye güveniyor veya öyle görünüyor. Bunlar insanı düşündürüyor ayrıca. 

Kendisine baş kaldıran vatandaşlarına ateş açan, insanları birbirine kırdıran bu adam kendi sonunu mu hazırlıyor yoksa o da bu projenin bir parçası mıdır? 

Açıkçası bunu düşünüyorum. 

Bu arada Türkiye’nin konumu nedir bu projede ve BOP başkanı olan başbakanımız ne yapacak? 

İsrail’e kafa tuttuğu gibi bu acımasız operasyonlara karşı mı çıkacak, yoksa seyirci mi kalacak? 

Rusya'nın ardından Çin de, ABD ve Avrupa ülkelerinin Libya'ya yönelik operasyonuna tepki gösterirken Arap Birliği neden bu kadar pasif davranıyor. 

Şu anda Nato iki saati aşkın zamandır toplantıda ne netice çıkacak heyecanla beklerken Muammer Kaddafi’yi durdurmak için Irak örneği saldırmak mı gerekiyor? 

Arap halkını koruma adına diyerek bu saldırıya kılıf uyduran emperyalistler 3. bir dünya savaşına yol mu açacaklar? 

Dünyamız nereye gidiyor acaba? 

Bir yandan Japonya’da nükleer santralden dünyayı tehdit eden radyasyon ve diğer yandan savaş tehlikesi. 

(Açıkçası ilerleyen teknoloji ile gerek tusunami gerekse depremin birileri tarafından suni olarak yapıldığına inanıyorum. Çöken Amerikan ekonomisi ile Japon Yen’inin ve teknolojisinin hızlı yükselişinin acaba bunda etkisi var mıdır dersiniz? Benim aklıma geliyor ya sizlerin?) 

Velhasıl, tüm bunlar birkaç haris ruhlu, bencil ve lanet adamın çıkarları olarak hepimize yansıyor. Ayrıca ben meselelere Müslüman, ecnebi gözü ile bakmıyorum, insan odaklı dünyamızda önce insan olarak bakıyorum ve açıkçası çok üzülüyorum. 

Dünyayı alt üst eden gündemi bu kadar karıştıran bu karanlık güçlerin imzasını neden net olarak göremiyoruz?