Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bu işi yaparsa hoca yapar..!

Bu işi yaparsa hoca yapar..!
 

Antalya'nın Yeni Yüzü


Antalya’da bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete…

Neden bahsettiğimi anlatayım da bana hak verin ya da abartıyorsunuz deyin…

Yaklaşık bir senedir Antalya’dayım. Antalya’da! Herkesin iştahını kabartan, yaşamak veya tatil yapmak için can atılan bir kent. Ama gelin görün ki, ben Antalya’yı yaşayamıyorum.

Neden?..

Antalya’nın acil çözülmesi gereken en büyük problemi yüzünden…

Bu sorunu burada yaşayanlar iyi bilir, tatil yapanlar değil…

Nedir bu sorun?

ULAŞIM..! ULAŞIM..! ULAŞIM..!

Antalya’nın ulaşım problemi bu güzel kentin adını, şanını bozan, çok önemli bir “kent” sorunu halini almış durumda.

Bu sorun çözülmeden Antalya’ya “kent” tabirini kullanmak neredeyse fazladır… Evet, bir tatil beldesi, evet, güzel bir yerleşim yeri; ama daha kent değil!

Bu sorunu burada kısa süreli tatil yapanlar bilmez, burada yaşayıp arabası olmayan ve işe gitmek için toplu ulaşıma başvurmak zorunda kalanlar bilir.

Her gün sabah evinden çıkıp işine gidenler iyi bilir…

Sorunu açacak olursak, nedir Antalya’nın ulaşım sorunu diyecek olursak…

Örnekler vererek anlatayım sizlere…

Mesela, durağa varan bir otobüsün ya da dolmuşun numarasının (burada araçların numaraları vardır) insanı korkuttuğu başka bir yerde görülmemiştir. Aracın numarasını okuyunca, ağzınızdan şu sözler dökülür: “Allah kahretsin, 7 numaraymış!” veya “Hay Allah, 78 numara şimdi olmadık mahalleleri fır fır dolanır, yirmi dakikalık yere bir saatte gider.”

Başka bir sorun ise; vaktinde durağa gittiğiniz halde, beklediğiniz dolmuş veya otobüs gelmez bir türlü. “Acaba erken mi gitti? Ya da gene vaktinde gelmeyip, taa yirmi dakika, yarım saat sonra mı gelecek?” Stres içinde katılaşır kalırsınız.

Bazen bir dolmuş hızla yaklaşır, vınn gider, yolcusunu almadan! O yüzden fırlar panik halinde gelen araca bakar ve kendinizi gösterirsiniz, durakta bir yolcu olduğunu göstermek istercesine. O da yetmez, mutlaka el sallamanız lazımdır, yoksa durmadan basar gider.

Bu anlattıklarımı her gün duraklarda bi-fiil yaşarsınız. Ve işe yoğun stres yüklenmiş olarak başlarsınız. Şayet geç kalıp da yetkili size, “Nerelerdesiniz?” derse, derdinizi anlatırsınız, dinlemek istemez (çünkü arabası vardır, bilmez durakta insanın ne çektiğini), “Madem öyle, siz de yarım saat, hatta bir saat önce evden çıkın” der. Yani, yarım saat veya bir saat abartısız durakta beklememizi öğütler! Yine de, dediğini yaparsınız, ama işe gittiğinizde bir saat beklersiniz artık.

Bazen mesele böyle de çözülmez; yarım saat erken çıkmak, durakta beklemek bile sorunu çözmeyebilir. Bazen vaktinde veya geç de olsa, gelmesi gereken vasıta, hele de özel dolmuş ise, gelmeyebilir. Bir seferi es geçerler. Ta 50 dakika veya bir saat sonra olan diğer sefer akıllılarına gelir, durakta bekleyen yolcular olduğunu… Bir saat mum gibi dikilirsiniz durakta.

“Çok abartıyorsun, sen de başka bir araca bin, iki vasıta ile git” derseniz, onu da dener yolcular merak etmeyin. O kadar akıl kalır yaşadığımız yoğun strese rağmen! Denersiniz ama iki vasıta ücreti verip de aynı sürede gitmek insana ağır gelir. İki vasıta başka kentlerde “daha kısa sürede ulaşmak” için başvurulan bir ulaşım şekli iken, burada öyle değildir.

Daha önce bu sorunun yanı sıra bir de ücret sorunu vardı. Yolcuyu cezalandırır gibi, Antkart’ı olana 1.40, olmayana 1.75 YTL idi! Sırf Antkart’lar satılsın diye bu uygulama başlatıldı ve vatandaşın isyanı fayda etmedi. Vatandaşı dinleyen kim! Bir Belediye Başkanı “vatandaşa” hizmet etmek için başa getiriliyor, ama millet kendisini Başkan yapınca, bir haller oluyor. Artık Kral psikozuna mı giriyor, yoksa, bütün yetkiler bende, her istediğimi yaparım psikozuna mı bilinmez, vatandaşa hizmet işi vatandaşa eziyet işine dönüşüyor.

Çok şükür, yeni Belediye Başkanımız bu ücret sorununu kökten çözdü. Kendisine buradan teşekkür ediyorum. Artık Antkart’ı olan da olmayan da aynı ücreti ödüyor.

Gerçi, bizlere dolmuş ve otobüs ücretleri 1 YTL olacak sözü verdi seçim öncesi ama.. Olsun, canı sağ olsun. Bizi bir badireden kurtardı ya...

Ücret sorunumuz çözüldü.

Başkanımızın ücret sözünü de zamanı gelince tutacağına inanıyorum.

Biz Türk insanı bu kadar mütevaziyiz işte, küçük bir şeyle bile mutlu oluruz.

Ulaşımla ilgili olarak geriye diğer büyük sorunlar kaldı…

Belediye Başkanımız Sayın Akaydın’a buradan sesleniyorum, vatandaşlar adına kendisinden önemle rica ediyorum ve diyorum ki: Bu ulaşım sorununu kökten çözerse Hoca çözer!

Antalya otobüs veya dolmuşlarının “köy minibüsü” gibi mahalle mahalle dolaşması Antalya’ya yakışmıyor.

Ulaşım güzergahları son derece ilkel; bir vasıtanın ilk durağı ile son durağı arasında bir paralellik ve uyum olmalı, pratiklik olmalı, zekice planlanmalı. Bu ilkel zeka işi “Güzergah Sorunu” kesin olarak çözülmeli. Otobüs geliş saatleri sabit olmalı, düzen olmalı ve iki vasıta arası 50 dakika olmamalı.

Bu kurallara uymayan dolmuşlar cezalandırılmalı.

Antalya sadece mevsimlik turizm işçilerinin veya günlük gidip geldiği bir memuriyeti olmayan köylülerin veya arazi zengini, düzenli işi olmayan kimselerin ya da arabası olanların yaşadığı bir yer değil artık!

Antalya “şehir” olmak istiyor gerçek anlamıyla, tüm akılcı belediye hizmetleri ile. Ama daha bunun farkına tam varılmış değil.

Dilde ha bire dolaşan ve bir anlam ifade etmeyen “Antalya bir dünya kentidir” lafının içi doldurulmalıdır artık, diyorum.

Şu haliyle Antalya dünya insanlarının geldiği bir kent, evet, ama dünya insanı her yere gider, Yemen’e de.. Balta vurulmamış Afrika ormanlarına da…

Size bir örnek vereyim…

Mesela, Antalya Film festivalini kaç Antalyalı gördü, merak ediyorum? Başka kentten hatta ülkeden gelen, parası olan, arabası olanlar gördü ama gecenin ilerleyen saatinde biten bir kültürel etkinliğe ta Liman Mah.de oturan birisi, nasıl dönecek evine? Otobüs var mı o saatte, yok, peki Belediyenin özel olarak tahsis ettiği araçlar var mı, o da yok. Ankara’da bir büyük konser olunca, belediye araçları hazır beklerdi, gece evine gidecek vatandaş telef olmasın yollarda diye..

Nasıl dünya ve kültür kenti olabilir burası bu haliyle?..

“Dünya Kenti olmak” başka bir şeydir…

Antalya’nın güzel günler görmesini bekliyor, umut ediyor ve istiyoruz…

 
Toplam blog
: 103
: 8825
Kayıt tarihi
: 18.10.08
 
 

İngilizce Öğretmeniyim. Ek olarak makale, kitap çevirisi yapıyorum. Antalyanın bir yerel gazetesinde..