Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Türkiyeyi Etkileyen iç ve dış politika sorunları

http://blog.milliyet.com.tr/sakin02

06 Ağustos '10

 
Kategori
Siyaset
 

Bu kadar yanlış nasıl yapılır

Bu kadar yanlış nasıl yapılır
 

Hata yapmak insanın doğasında vardır. Genelde hata yapılır, sonuçlarından ders çıkarılır ve bir daha tekrarlanmaz. Ancak çoğu kez ayni hatanın tekrar tekrar yapıldığı da olur. Bu durumda, başlangıçta anlaşılabilecek hatalar, daha büyük olayları tetikler ve işler içinden çıkılmaz hale gelir. Küçük rüzgarlarla, hafif sarsıntılarla atlatılabilecek olaylar tufan haline gelir ve önüne gelen herşeyi parçalayıp dağıtarak kendine yeni bir yol açar.

Bu ara siyasetçilerin yaptığı sadece belirli yanlışların tekrarlanmasıdır. Henüz işler kontrol edilebilir boyutların dışına çıkmamıştır ancak artık, olayların daha fazla büyümesi için gösterdiğimiz çabayı bir kenara bırakıp, sağduyu ve soğukanlılığı öne çıkarmalıyız. Şimdi bakalım, bize göre hangi parti hangi yanlışları yapmış ve israr etmiş;

BDP yaptığı yanlışları en çok tekrarlayan Parti görüntüsü vermektedir. Her şeyden önce uyguladığı etnik temele dayalı politikalar nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından sürekli kapatılmakta, parti yöneticilerinin bir bölümüne veya tamamına siyasi yasak getirilmektedir. Son olaydada böyle olmuştur. Parti ayni gerekçelerle kapatılmış ve bazı yöneticilerine yasak gelmiştir. Bu yasağa hiç aldırmamak, yasaklı eski yöneticilerin faaliyetlerine devam etmesi ve yeni kurulan partinin ayni politikayı sürdürmesi, yapılan en büyük yanlışlardan birisidir. pkk ile organik bağını kesmek istemeyen, kendilerine göre olası bir siyasi pazarlıkta masaya silahlı bir gücün ağırlığı ile oturmak isteyen parti yöneticileri, son zamanda demokratik özerklik çığlıkları atmaya başlamışlardır. Bunun zamanlaması ise ayrı bir büyük yanlıştır. Yürürlükte olan Anayasaya göre(Ki değişmediği sürece herkes uymakla yükümlüdür) bu taleplerin uygulama kabiliyeti yoktur. Partinin koro halindeki, adına özerklik dedikleri, aslında bağımsız devlet isteğinden başka hiç bir şey olmayan talepleri Anayasanın 3.cü maddesine aykırıdır ve bu madde değiştirilemez hükmündedir. Ayrıca istediklerine karşı olan büyük çoğunluğun homurtuları her gün artmaktadır. Bu durumda parti bir Anayasa suçu işlemekte ve bunda israr eder görünmektedir. Korkarım bu israrın sonucunda, temsil ettiklerini iddia ettikleri kitle büyük zarar görecektir.

MHP nin ne yapmaya çalıştığını sadece kendisi ve partinin ideologları anlamaktadır. Her ne kadar, genel başkan Bahçelinin söyledikleri kendi içerisinde tutarlı görünse de hedefin ne olduğu bir türlü anlaşılamamaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla, MHP muhtemel bir seçimde, AKP ye kaptırdığı muhafazakar tabanı geri almaya çalışmaktadır. Diğer bir deyişle MHP nin attığı her adım seçime yöneliktir ve iktidara kilitlenmiştir. Objektif olunduğu zaman bu tutum fazla yanlış değildir. Ancak doğruda değildir. Bu partinin yapması gereken, tipik küçük koalisyon ortağı havasından kurtulup, anlaşılabilir politikalar üretmesidir. Bunu yapamamak, yanlıştır ve hatada israr etmek, partiyi, sadece hızla gidilen kaotik ortamın en büyük sebeplerinden biri haline sokar.

CHP de taşlar, Baykalın beklenen ancak zamansız ve pespaye bir yöntemle elenmesinden sonra bir türlü yerine oturamamıştır. Önce Parti yönetimi seçilirken, Tekin 'in adaylığına Sav ve ekibi karşı çıkmış, arkasına iyi bir rüzgar almış olan Kılıçdaroğlu tarafından problem dondurulmuş ve bir kaç gün önce yeni genel başkanın tekrar kurultaya giderim tehdidi ile, Tekin parti yönetimine seçilebilmiştir. Önder Sav ne istemekte ve neden ayni yanlışları tekrarlamaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla genel başkan olma arzusu yoktur, zaten yaşı da çok ilerlemiştir. O zaman yapmak istediği kontrol edeceği bir genel başkanla çalışmak olabilir. Bu sadece siyasi hırstır ve parti politikalarının oluşması ile ilgisi Kılıçdaroğlu tarafından şimdilik kesilmiştir. Yapılan yanlışlıkların tekrarlanması, yeni genel başkanın durumu her seferinde daha büyük zorlukla kontrol edebilmesi CHP nin geleneksel iç çekişmelerini, sürdürdüğünü göstermektedir. Bu yanlıştır ve yanlışta israr etmek, CHP yi hızla gidilen kaotik ortamın en büyük sebeplerinden biri haline sokar.

AKP, yanlışlıklar açısından iyiden iyiye kontrolden çıkmıştır. Üstelik bu durum arasıra yapılan iyi şeylerin hiç görünmemesine sebep olmaktadır. Herşeyden önce Başbakan Erdoğan yılların verdiği yorgunlukla aşırı hırçınlaşmış ve inadına yenilir hale gelmiştir. Bu büyük yanlıştır ve tekrarlanmaktadır. Bir başka nokta ise partinin demokratik mekanizmalarının hiç birini işletmemekte herşeye kendi karar vermeye çalışmaktadır. Bu pratik olarak mümkün olmadığı gibi doğruda değildir. Başbakan Erdoğan parti içerisindeki ciddi çekişmelere kesin engel olamamaktadır. Bu ise alçak sesle dahi olsa birden fazla fikir dolaşmasına sebep olmakta ve sonunda herkes bir kenara çekilip karar sorumluluğunu Başbakanın üstüne yıkıp ellerini oğuşturmaktadır. Bu da büyük yanlıştır ve tekrarlanmaktadır. Hızla gidilen kaotik ortamın en büyük sorumlusu iktidarda olan partidir. Sorunlara çözüm bulamayan iktidar partisi bunu geleneklere göre nasıl ödüyorsa, AKP de ilk seçimlerde öyle ödeyecektir. Önemli olan ödeme gününe gelindiğinde arkasında ne bırakacağıdır.

Basının adına Ergenekon, balyoz vs adını taktığı olaylarla ilgili yargılama süreci devam ettiğinden, bir şey yazacak değilim. Hiçte yazmadım hatta konuşmadım. Ancak bu konununda AKP nin tekrarlanan hataları olarak değerlendirileceğini belirtmeliyim.

Sonuç olarak, Biz sıradan insanlar bu ülkeyi çok severiz. Çocuklarımızı davul zurnayla askere uğurlar, şehit cenazelerinde ağlarız ve vatan sağ olsun deriz.. Ara sıra kazandığımız küçük uluslararası başarıları iftiharla birbirimize defalarca anlatırız. Spocuları aldığı madalyalar, bizim boynumuza takılmışçasına gururlanırız. Zor anlarda hep bir araya gelip yumruk oluruz. Yürülükteki Anayasaya değişmediği sürece kendimizi bağlı hissederiz. Ankaradaki anlı şanlı siyasetçi beyler hanımlar, biz bukadar yanlışı üstelik tekrarlanan yanlışların getireceği kaotik ortamı haketmiyoruz. Lütfen siyasi hesaplarınızı bir kenara bırakıp Ülkeyi düşünün. İnanın o zaman daha çok sevilecek ve hatırlanacaksınız.

 
Toplam blog
: 89
: 321
Kayıt tarihi
: 27.07.09
 
 

ODTÜ 1970 Kimya Bölümü mezunuyum. Çalışma hayatımın bir bölümü kamuda bir bölümü ise özel sektörd..