Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bu Kekliğin başını kim koparacak

Bu Kekliğin başını kim koparacak
 

Yavuz Sultan Selim bir gün, tebdili kıyafet yapıp Kuşlar çarşısında dolaşmaya karar verir. Yanındaki adamları ile birlikte çarşıyı dolaşmaya başlar. Bu çarşı, avcıların yakaladıkları, maharetli, eğitimli kuşların satıldığı bir çarşıdır.
 
Padişahın gözü bir ara kekliklere ilişir. Bir grup kekliğin üzerindeki yazılı kâğıtta ,”Tanesi bir altın”, hemen yanı başında asılı, süslü, oymalı kafesin üzerinde de satış fiyatı 300 altın yazmaktadır. Padişahın gözü bu 300 altınlık kuşa takılır ve sorar:
 
-Hayırdır diğerleri 1 altınken bunun fiyatı neden 300 altındır?
 
Satıcı padişahı tanımadığı için hiç çekinmeden cevap verir:
 
-Bu özel eğitimli bir kekliktir. Çok güzel öter. En büyük özelliği ise bunun ötüşünü duyan bütün keklikler bunun etrafına toplanır. Tabii avcılarda onun etrafında toplanan keklikleri güzelce avlarlar.
 
Padişah satın alıyorum diyerek 300 altını verir. Altınları gören satıcının gözlerinin içi parlar ve kekliği hemen padişaha verir.
 
Padişah kekliği alır almaz oracıkta kafasını koparır.
 
Satıcı:
 
-Bre ahmak adam ne yaptın! Bu değerli kuşun kafasını kopardın.
 
Padişah gürleyerek;
 
-Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bu gibilerin akıbeti er ya da geç ölüm olacaktır.” der.
 
 
Geçmişten günümüze kadar yaşanan olayları incelediğimizde, ne kadar çok avcının tuzağına düşmüşüz diye düşünüyorum.
 
Kendimizden gibi görünen insanların ahengine kapılarak, hangi denizlerin sularında boğulmadık ki?
 
Ölçmeden, tartmadan, neyin nesi, kime hizmet ediyor diye sorgulamadan tabiri caizse kucağına atladığımız insanların sayısı hiç de az değildir.
 
Bunu yaşamın her alanında görmekteyiz. Siyasette, ikili ilişkilerde, toplumun kültürel yapısının bozulmasında..
 
Bizden korkmanıza sebep yok biz de sizin gibi düşünüyoruz diyenlerin arkasına düşüldüğü günden bu yana, ne darbeler atlattık, nice fidanları toprağa vermedik mi?
 
Doğuda HDP,  sizin haklarınızı savunuyoruz diyerek, Kürt kökenli vatandaşların evlatlarını kullanıp, o çocukların hem bu dünyalarını hem ahir hayatlarını mahvetmediler mi? Bunlar biz de sizdeniz diyerek, Ermeni ve Yahudi lobilerine hizmet ederken, öte tarafta bizim hakkımızı savunuyor diyerek, bu avcıların tuzaklarına düşmediler mi?
 
Fetocuların peşine takılanlar, Allah ve peygamber davası için uğraşıyorlar onlar bizden, bize bir zarar vermezler diye düşünmeleri yüzünden, kime hizmet ettiklerinin farkına varabildiler mi?
 
Ülkemizde yayın yapan TV kanallarının yayınladıkları programları bir dikkat edin. Birçoğu, aile yapısını dejenere edici program ve dizilerle dolu. Onlar da biz sizin bu daralmış, bunalmış, gönüllerinize hizmet etmek için varız. Dertlerinize derman olmak, bir nebze olsun sizi sıkıntılarınızdan uzaklaştırmak için varız diyerek, sözüm ona ilkeli yayıncılık yapıyorlardı. Bugün ise gelinen noktada, ekranda yaşanan rezillikler, normalleşme sürecine girdi.
 
Bir kekliği salıverdiler, bütün keklikleri keklik gibi avladılar.
 
Artık bu kekliğin başını, birinin koparması şart oldu ne dersiniz?
 
Sizi En Sevgiliye emanet ediyorum hayırla kalın dostlar.
 
 
Nuran TAYDAŞ ÇAL
 
E_MAİL: nuran_cal@hotmail.com
 
FACEBOOK: https://www.facebook.com/nuran.cal
 
 
 
 
Toplam blog
: 35
: 501
Kayıt tarihi
: 30.04.14
 
 

1976 Denizli doğumlu olan yazar; ilk-orta-lise eğitimlerini Denizli'de tamamladı. Eskişehir Anado..