Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bu Kürtlere Güvenilir mi ?

Bu Kürtlere Güvenilir mi ?
 

Bu malum haritalar yine piyasaya çıkmaya başladı. İlginç !!


Hani geçenlerde basına da yansıyan, bir iki tartışma programına da konu olan, bizim de hakkında yazı yazığımız şu Musul-Kerkük’ün Türkiye’ye verilmesi yada bağlanması meselesini hatırladınız mı ? Bu konuda görüşlerimi (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=190962 ) linkindeki yazımda belirtmiştim. Bu konuda herkes bir takım senaryolar üretti, üretilmeye de devam ediyor.

Bu konunun göreceli kavramlardan oluştuğunu ve bunun yarı resmi, yarı gayriciddî konuşulmasının ve bu senaryoları üretenlerin kafalarında dolaşanların neler olabileceği konusunda bir kafa yorma yapmıştım. Bu konuda, yazdıklarımla benzer ve paralel başka yazılar da ulusal basında usta kalemler tarafından yazıldı ve konuşuldu.

Ben de birçokları gibi bu senaryoların bir aldatmaca’dan ibaret olduğu ve arkasında farklı hesapların ve farklı senaryoların yattığını düşünenlerdenim. Zira Irak’ta olan biteni herkes biliyor ve görüyor. Özellikle Irak’ın kuzeyindeki Kürt yapılanmasını ve Kürt politikalarını da iyi okuyabiliyor kanısındayım. Fakat Barzani’nin ve yeğeni Necirvan Barzani’nin başını çektiği yasal(!) Kürt yönetimi, günlük ve değişken söylemlerini bir söyleyip, bir söylemedim havasında geçiştirirken, kafalarındaki bulanık projelerin hala sağlam bir zeminde olmadığını ispatlıyor. Çünkü, özellikle ABD’nin Irak’ı işgali ile oldukça rahat ve sert polemikler üreten Barzani yönetimi, zaman zaman ülkesel birlikten, beraberlikten, barıştan, kardeşlikten bahse de, kendi bölgesi dahilinde parlamentosunu kurarak, kabul edilmeyen bayrağını dalgalandırarak, yıllar öncesinden gelen özlemlerini bir şekilde ete, kemiğe büründürme hevesini dünyaya ilan etmeye hazırlanıyordu. Bağımsız Kürt Devleti.

Bu hayallerine de adım adım yaklaşıyorlardı. Zira ABD’nin Irak perspektifinde ayrıştırılması düşünülen Irak haritasında kendilerine de pay verileceğini düşünüyorlar ve böyle olacağı da tahmin ediliyordu. Bu arada, tüm gelişmeler aslında kendi lehlerinde idi. Zaten bir tür otonom yönetim içinde olan “Bölgesel Kürt Yönetimi” ABd’nin de yardımı ile bağımsızlığını ilan edecekti. Ama bir sorun vardı, o da Türkiye. Türkiye bunu nasıl kabul edecekti. Türkiye’nin bu konuya bakış açısı belli idi. Her zaman Irak’ın toprak bütünlüğünden yana tavır koyan Türkiye, güneyinde bir Kürt Devleti oluşumuna sıcak bakmıyor hatta bunu savaş sebebi sayacağına dair resmi söylemlerde bulunmuştu. Bu arada, Abd’den güç alan, Irak’ın işgali ile de hızla silahlanan ve peşmergeleri de arkasına alarak silahlı güç oluşturan bölgesel Kürt yönetimi, hem Türkiye’nin bir numaralı sorunu olan PKK’ya maddi, manevi, insan ve silah yardımında bulunup, koruyup kollarken, arada bir de esip gürlüyor, tehditler savuruyordu. Ama ABD’nin bölgeden çekilme kararı, ters rüzgârların esmesine nende oldu. İşler biraz karıştı sanırım. Barzani yönetiminden, sert çıkışlar, daha yumuşak söylemlere ve diplomatik girişimlere bıraktı yerini. Ve arkasından şu malum Musul-Kerkük Projesi..

Kapalı kapılar arkasında neler konuşuldu bilmiyoruz ama ortada bir şeylerin döndüğü muhakkak. Bakın, aynı periyotlarda Pkk <ı>“biz ayrı bir devlet kurmak istemiyoruz” diye açıklama yaparken bu senaryolar üretildi ve bu söylemin resmi ağızlardan çıktığı konuşuldu. Geçmişte, büyük sorun teşkil eden o malum büyük Kürdistan (!) haritalarının da kendilerinin kafalarından çıkmayan ürünler olduğunu, böyle bir hayallerinin olmadığını söyleyen Kürt Bölgesel Yönetimi bir anlamda diplomatik bir özür dilemişler gibi gözükseler de, onların kafalarında bu hayalin her daim olacağını herkes biliyor. Buna da büyük destek veren bir dış güçler olduğunu her seferde yazmaya da çalıştık. İşte buna bir örnek daha..

Geçtiğimiz hafta sonu, Irak’ın Kuzeyinde bir hareketlilik vardı. Bir seçim yapılacaktı ve bu seçimle ilk defa, “Kürt Bölgesel Yönetimi başkanı ” halk oylamasıyla seçilecekti. Bunun için de Kürt Bölgesi Yüksek Seçim Kurulu Türkiye dahil birçok yabancı gazeteci ve gözlemciyi bölgeye davet etmişti. Düzenledikleri basın toplantısında, biraz da politik demeçler verirken, barkovizyondan “Büyük Kürdistan” haritası yansımış. Bu harita herkesçe malum olduğu üzere, doğu ve güneydoğu Anadolu’nun tamamını, iç Anadolu’nun bir kısmını ve Musul-Kerkük bölgeleri ile kendi bölgelerini de içine alan büyük bir bölgeyi sözde Kürdistan olarak gösteriyordu ve bunu orada bulunan onlarca yabancı gazeteci ve gözlemci görüp buna tanık olmuşlar. Daha sonra Türk gazeteci ve gözlemcilerin itirazları ve tepkileri üzerine görüntü barkovizyondan kaldırılmış.

Peki, eğer orada Türk gazeteci ve gözlemcileri olmasaydı ne olacaktı? Ne olacağı kesin. Bölgesel Kürt yönetimi, “seçimler hakkında bilgi verirken” aynı zamanda yakın gelecek projeksiyonunu da yapacak ve kurmak istedikleri devletin nasıl olacağını resmi ağızdan sinyallerini verecek ve iyi bir reklam yapıp, adından bir kez daha bahsettirip, sonra da destek turları ile her uluslararası platformda gündeme getireceklerdi.

Irak’lı Kürtler, kendilerince bir tür “kurnaz Tilki” oyununu oynadıklarını zannediyorlar ama unutmamalıdırlar ki, onların her zaman bir gölgesi olacak ve asla yalnız bırakılmayacaklar. Ben diğer yazılarımda da yazmıştım. Bu dünya düzeninde, önce Amerikalılara, sonra Araplara bir de bu Kürtlere güvenilmez diye. Bunu bir kez daha yineliyorum. Ha, bu arada, bu sözüm, son zamanlarda Türkiye’deki Kürt kökenli vatandaşlarımızı yanlış mecralara sürüklemek isteyenleri de kapsıyor..

Hani, sözüm meclisten dışarı diyeceğim ama öyle değil. Aynen anladığınız gibi…

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..