Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bu nasıl sendrom?

Bu nasıl sendrom?
 

Normal şartlarda "Pazartesi Sendromu" dediğimiz, haftanın ilk iş gününün sıkıntısı yaşanır. Oysa pazartesileri benim tek tatil günüm. İstediğim saatte uyanabildiğim (dokunmasalar öğlene kadar, ama dokundukları için en geç 10:00'a kadar uyuduğum), dinlenebildiğim, kişisel ihtiyaçlarımı giderebildiğim ve ayaklarımın zonklamadığı tek gün. Bu yüzden herkesin aksine pazartesi günlerini iple çekmem gerekir ve çok da mutlu ve huzurlu bir pazartesi geçirmem gerekir, değil mi?

Oysa benim pazartesilerim kâbus gibidir. Haftanın ilk iş günü olduğundan değil, evde oturduğumdan! Eee, tabi tanıdığım herkesin tatil günü pazarken, kendi tatil günümde tek başıma çıkıp gezemeyeceğime göre; evde oturmak tek seçeneğim olarak gözüküyor. Zaten havalar da artık soğudu, her daim üşüyen ben kalkıp da kat kat giyinerek buna rağmen soğuktan titreyeceğime, evimde sıcacık oturmayı tercih ediyorum doğal olarak.

Ancak çok büyük bir sorun var. Üstelik çözümü olmayan bir sorun: Annem ve TV ikilisi. Şöyle bir açıklama getireyim: Annem, hemen hemen her Türk hanımı gibi şu kavgalı-münakaşalı, kurgudan ibaret kadın programlarına bayılıyor. Bilindiği üzere, her kanalda her dakika karşılaşabildiğimiz bu programlar bolca gözyaşı, aşk, şehvet, intikam, hırs, tutku, ihtiras, hakaret, küfür vb. içermekte. Annemse bunlardan en çok "gözyaşı" kısmıyla ilgilenmekte nedense. Her neyse, işin komik tarafı, bu hikayelere o kadar inanıp kendini öylesine kaptırıyor ki, dolayısıyla ruhsal ve psikolojik durumu da o hikayelerin moduna paralel olarak değişiyor. Sonuç olarak, dolaylı yoldan da olsa, olan bana oluyor.

Kendimi bu tarz kurgularla zehirlememek için mümkün olduğunca uzak duruyorum televizyondan. Ama bu da işkence gibi bir şey. Düşünsenize, yeryüzündeki en ucuz eğlence ve iletişim aracı orada beni beklerken, ben irademe hakim olup da başka şeylerle ilgilenmeye çalışıyorum. Bu "başka şeyler" de nedense hep mutfakta gerçekleşen hadiseler! Sıkıntıdan ye babam ye, ye babam ye; ee fenalık geldi tabi. Kilo almasam bari!

İşte benim de "Pazartesi Sendromu"m var, ama herkesinkinden farklı. Herkes pazartesi sabahları zoraki işe giderken, ben tek tatil günümde böylesi işkenceler yaşayarak; işimi, öğrencilerimi, renkli renkli, tozlu tozlu tebeşirlerimi özlüyorum.

Bir başkadır benim pazartesi sendromlarım... Hiç kimseninkine benzemez!

<özlem boral="">
 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..