Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Bu öylesine bir aşk ki!

Bu öylesine bir aşk ki!
 

Bilirsiniz, yüreğinde aşk olmayan aşığı anlayamaz, yüreğinde aşk olanları ise aşk nerde olsa tanır, bulur ve peşini bırakmaz.

Bu insanlar her ne kadar ne kadar acı çekse de bu aşk uğruna, her ne kadar uzaklaşmakta istese, bu meretten kaçamaz her nedense.

Onlar birbirlerini nerde görse tanır, daha merhaba bile demeden.

Onların yüreklerindeki ateş, ışık ve sevinç gözlerine yansır, yüzlerinde anlamını perçinler. Onun içindir işte, onları bir görüşte tanımamız.

Aşk tabii ki yalnızca ikili ilişkiler de yaşanmaz. Kimisi bedenine çok bol gelen bu aşkı tuvallere yansıtır, kimisi müziğine, kimisi de derviş olup vurarak kendini dağlara, ilahi olanla buluşur. Bazısı ise kanarak bir kelebeğin uçuşuna “sanki uçabilecekmiş gibi, ” kendini boşluğa savurur, benim gibi!. .

Yaklaşık bir buçuk yıldır sizlerle buluştuğum bu köşede, her şey bir tesadüfle başladı.

Bu öylesine güzel bir tesadüftü ki; bana kendimi yeniden doğurma fırsatı verdi.

Bu öylesine güzel bir tesadüftü ki; başka hiç bir iş benim ruhuma bu kadar uygun olamaz, tüm hobilerimi bir arada yaşama fırsatı sağlayamazdı.

Bana; “yazıyorum, geziyorum paylaşıyorum” ve hayatımın en mutlu yıllarını yaşıyorum dedirtemezdi.

Bu öylesine güzel bir tesadüftü ki; yukarıda sözünü ettiğim ve yüreğinde aynı aşkla ateşi gördüğüm bir insanla tanışma ve çalışma fırsatı verdi.

Gün geldi iki damla gözyaşını paylaştık sessiz boşluklarda. Gün geldi iki dilim peynirle bir dilim ekmeği paylaştık.

Gün geldi yumruklarımızı parçaladık masalarda, gün geldi gazetenin içinde sek sek oynadık çocuklar gibi.

Gönül gözüyle baktık, gönül gözüyle gördük. Ve; öylesine güzel bir aile olduk ki birbirimiz için canımızı ortaya koyabilecek ruha ulaştık.

Hepimizin içinde aynı aşk vardı çünkü.

Yüreğimizi ortaya koyarak mükemmele ulaşmak!

Hiç birimiz kaçak oynamadık. Hiç birimiz yüzümüze maske takmadık. Birbirimize karşı daima açık ve net davrandık.

Ama biliyoruz ki daha amaçladığımız mükemmele ulaşamadık.

Her defasında yapılan bir harf hatası, düşük bir cümle, unutulan bir virgül bizi kahretti. Fakat gözden kaçan bu hatalar içimizdeki o heyecanı, o aşkı hiçbir zaman öldüremedi. Daha çok emek, daha çok çaba harcadık. Her gün doğumuyla birlikte daha iyiye, daha güzele ulaşma andımızı bir kez daha yineledik. Belki bunu birbirimizden habersiz yaptık, belki her sabah, istiklal marşı okur gibi dile getirmedik, fakat biliyorduk ki hepimizin arzusu aynıydı. Bunu birbirimizin gözlerine bakınca anladık.

Her sayıda yeniden doğduk. Üçlere dörtlere kadar uyumadan, dört gözle gazetemizin çıkmasını bekleyip kendi yazdığımız yazıları bile defalarca okuduk.

Zaman zaman defalarca okuduğumuz halde göremediğimiz hatalarımızı okurlarımızdan öğrendik.

Fakat tüm bunlar bizi üzse de yıldıramadı, bir gün sonra her şeyi unutarak sil baştan heyecan fırtınalarına kapılıp, dört elle dört yürek bir olup yeni sayımızın hazırlıklarına başladık.

Biliyorum ki yüreğindeki aşkla, işleri bir şekilde buluşamayan insanlar bu duyguyu yeterince algılayıp, yeterince kavrayamaz. Ya da tam tersi en iyi onlar anlar, sevmediği bir işi zorunluluktan yapıyor olma duygusunu. Keşke hepiniz benim kadar şanslı olabilse ve bu duyguyu, bu heyecanı yaşayabilseydi, diyorum ama biliyorum ki hayat şartları herkesi böylesi bir olanakla buluşturamıyor.

İşte; bir buçuk yıldır hiç eksilmeden, hatta her sayıda artarak devam eden heyecanlı yolculuğumuzun hikâyesi! Umarım zevkle okursunuz,

Son olarak da; keşke diyorum, ikili ilişkiler de her gün kendini yenileyerek, en az bu kadar doyurucu olabilse!. .

Sevgili blog’er arkadaşlar hala yazmaya devam ettiğim ve benim için yazmak eyleminin ne anlama geldiğini kaleme alarak, okurlarımızla gazetemiz de paylaştığım bir yazımı sizlerle de paylaşmak istedim. Konu ve eylem aynı olduğu için uydu sanırım. Uymasa da uydurduk hani. Umarım sizlerde zevkle okur ve kendinizden bir şeyler bulursunuz. Bulacağınızdan eminim de işte, laf ola beri gele misali, biz yazanlar böyleyizdir biraz. Bazen lafı gereksiz yere uzatır dururuz. Neyse kendinize iyi bakın, sevgi ve selamlar.

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..