Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '14

 
Kategori
Blog
 

Bu sefer de "Naaaaamik değil", "Ayda" geldi...

Bu sefer de "Naaaaamik değil", "Ayda" geldi...
 

 

 

 

 

         İçimizde en uyanığımız, olsa olsa  Ahşapevci Balcı olurdu.

         Netekim de öle.

“Fincanı taştan oyarlar, içine de badem koyarlar”  Ahşapevci Balcı Ahmet Bey, herkesten önce eski yoldaşımızın farkına varıp duyurdu:  “Hayda, gene Ayda” diyerekten.

         Koskoca bir gün geçtikten sonra, on binlere varan yazarlarımız, Ayda’nın evine tekrar dönüş yazısının farkına varamadılar. Bir tek Ahşapçı zadelerin Balcı Ahmet’i, işin farkına varıverdi. Aşk olsun.

         “Haydaaaa, gene Ayda” derken, şaşkınlık ifadesini anlıyoruz da, bu ifadeden de biraz “Yakınma” gibi ton farkı var. İçinde sanki, şaşkınlık varmış gibi. Bir “giz” gibi. Sanki beklenmeyen misafir, kapı eşiğinde selamsız, hesapsız, kitapsız paaat diye eşikte belirivermesi gibi.

         Bu seslenişte, biraz da “yakınma” kokusu varmış gibi. “Al işte, gördün mü, yine karşımızda” Veya beklenmeyen misafiri karşısında aniden görüvermesinin şaşkınlığı gizli: “ Aaaa, yine mi sen!” kabilinden.

         

           Benimkiler farazi. İroni yapıyorum. Esasında, Balcı’lardan  Ahşapçızade Ahmet Beyin ifade etmek istediği “Aaaaa, yine mi sen” den evvel veya “Nerden çıktın şimdi sen” den önce bir tatlı sürprizin pat diye ortaya çıkan şaşkınlığının  ifadesi. Olsa olsa böyledir durum.

          Yeni blog’cular bilmez. Eskileri karıştırmayanlar ise hiç bilmez. Ne polemikler olmuştu bu Ayda üzerine. Bakarsınız Ayda’yı tam öğrenecekken, yine gitmiş olabilir gerisin  geriye. Onun için, Ayda’yı iyi okumak ve anlamak gerekir. Ve bir de geriye giderek incelemek.

          Azıcık yazıya karşı,. yüklüce yüksek okunurluluk oranı olan bir yazar o. Aynı zaman da lütfedip, blog’ları mesken tutmuş. Ulusal gazetelerde her zaman yeri var onun. Blog’cuğu seçtiği için, kendisine şükran duymalıyız.

          Kendisi bilmem kaçıncı defa gidip gidip ve de geldiği sıralardaki geçen zamanda, köprülerin altından çok sular geçti. Ama onun her an ve her yerde esamisi okundu.

         Polemiklere ben de katılmıştım maalesef. Evet. El birliği ile  onu öldürdük. Ve   sehpasının dibine oturup da ağladığımız olmuştur.

         Fakat kendisi, sessizce veda etti, gittiydi. Yokluğunda, o’nun  sırtından geçinenler olduğu görüldü. O’nun stili ile denemeler yazmağa kalkışanlar oldu. Onu sahte bulanlar da oldu. “O bendim” diyerek çöplendikleri görüldü.  Ve de  “ölü yıkayıcılığına” soyundu. Bu çöpçübaşı’larını kendisi, utandırma tenezzülünde  bulunmadı. Ama, bazılarının, " fıtratlarında"  utanmazlık olduğunu da böylelikle tescil eylediler. Ayda’cık, olan bitenlere tebessüm etti sadece.

         O’nu anlamak zor. İdaremize tavsiyewde bulunuyorum sadece. O’nu milliyet. com. tr’ye transfer etsinler. Aramızda kalıp, polemiklere bulamayalım kızcağızı derim. Biz onu, yine “paralelden” yani com. tr’den izleriz. Yeter ki o, dünyaya ağız tadı versin. Ahmakları ahmak yağmurlarından kurtarsın, bizden başka onu, dünya okusun.

          Velhasıl kelam, özetlersek,   "Ayda va, Ayda'cık va! Ayda'dan Ayda'ya fark va!"  iyi mi?

          Bu sefer de "Namiiiik değil, "Ayda" geldi. Tabii ki, "Hoş geldi"

         Te işte bu ka derim.

         Ört  ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..