Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '07

 
Kategori
Haftasonu
 

Bu şehir arkamdan gelse de, ben Kerpe'ye gidiyorum!

Bu şehir arkamdan gelse de, ben Kerpe'ye gidiyorum!
 

Kavafis'in "Şehir" şiirini bilemeyebilirsiniz, ama melodisini duymuşsunuzdur. Ezginin Günlüğü seslendirir ve şöyle der şarkısında: "Yeni bir ülke bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın." Ve öyle güzel söyler ki şarkıyı, gideceğimiz her yere, kendimizle birlikte yaşadığımız şehri de götürdüğünüzü düşünürken bulursunuz kendinizi. Gidilen her yer, yaşadığımız şehrin uzayıp giden bir kolu olarak akar gider bizler yeni bir şehirden geçerken…

İşte tam olarak bu hissi yaşayabileceğiniz bir yer, Kerpe. Hem İstanbul’a çok yakın, hem de bir o kadar uzak. Uzaklığının nedeni, kalabalığa, gürültüye, patırtıya yer vermemesi. Arabayla yaklaşık 2 saat süren Kerpe’ye, isterseniz otoyolu takip edip İzmit-Kandıra sapağından gidebilir, isterseniz Çamlıca çıkışını takip ederek 1, 5 saatte varabilirsiniz. Sapağa geldikten sonra, sahile doğru kıvrıldığınızda, doğruca Kerpe’desiniz, “hoş geldiniz!”

Kerpe, tam bir sahil kasabası. Marmara denizi ile Karadeniz sularının birleştiği bir koy. Öyle saklı kalmış bir yer ki, diğer bildiğiniz yerleri unutmak isteyebiliyorsunuz. Manzarası, insanları, dokusu, küçük tatil kasabalarının verdiği sıcaklığı veriyor. İstanbul’a yakın olduğunuzu bilerek bu hisler içinde olmak da ayrı bir ayrıcalık tabii. Uzakta hissi veren, en yakınımızdaki cenneti bulma hissi…

Ve bir de sahile azıcık tepeden bakan restoranları var ki, bir şeyler yudumlarken, karşılaştığınız manzara karşısında kendinizden geçmenize, “İyi ki geldik!” demenizi neden oluyor. Kendi yağıyla kavrulan, insanların imrendiği kişiler gibi, bu küçük koya gülücükler atarken bulabiliyorsunuz kendinizi.

Neler yiyebilirsiniz sorusuna gelince: Her yerde, irili ufaklı balık restoranlarıyla karşılaştığınız için, mevsim balıklarını kolayca bulabiliyorsunuz. Ama, diyelim canınız balık istemedi, o zaman kebaptan tutun, etli ekmek, Karadeniz yemeklerine kadar hemen her şeyi bulma şansınız var. Denize nereden girelim derseniz, merkezdeki sahilden girebilirsiniz, fakat eğer günübirlik gelmediyseniz, kaldığınız otelin önünden de girebilirsiniz. Zaten topu topu 2 tane otel var dersem, Kerpe’nin ne kadar küçük olduğunu anlayabilirsiniz. Ben tercihimi Kerpe Otel’den yapmıştım ve çok da memnun kalmıştım. Çünkü, harika bir manzarası ve sarı tonlarının hakim olduğu, güzel balkonlu odaları var. Balkondan dışarıya seyretmek bile her derde deva gibi geliyor insana. Bir de Varuna Otel var. Orası daha büyük, kalabalık yerlerden hoşlananlar için ideal. Daha küçük, sıcak bir atmosfer arıyorsanız Kerpe Otel’i önermeden geçmek olmaz ama!..

Kerpe’de, sevgiliniz, eşiniz ya da arkadaş grubunuzla, huzurlu ve sakin bir kaçamak yapabilir, sahildeki irili ufaklı restoranlarda balık ziyafeti çekebilir, minik bir koyda oldunuz için denizde ister yüzebilir, isterseniz de yürüyebilirsiniz!..

Güzel bir haftasonu geçirmek, ‘buralardan kaçayım, biraz nefes alayım’ diyorsanız, haydi çantalarınızı hazırlayın, güneş çok yakmasın diye kremlerinizi de alın, yola çıkma zamanı!

Bu şehir arkandan gelecektir, diyenlere şöyle diyebilirsiniz: Varsın gelsin, ben Kerpe’ye gidiyorum!

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..