Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bu şehir arkandan gelecek mi?

Bu şehir arkandan gelecek mi?
 

Güneyde bir yerlerde, daha önce gitmediğin, görmediğin, dolayısıyla kokusunu henüz bilmediğin, sokaklarıyla, caddeleriyle ve kaldırımlarıyla henüz tanışmadığın, huyuna suyuna aşina olmadığın o şehre gitme arzusu, onca senelik yorgunluğa tepkisi mi bünyenin, yoksa tüm anıları silip zihninden, yenilerini kaydetme isteği mi?

Sebebi nedir içindeki bu ani gitme isteğinin? Sebebini anladığında, çözümün ne olduğunu bilebilecek misin en kestirmesinden? Nerede yanlış yaptın sen bu şehirde yaşarken? Niye yoruldun? Oysa ne kadar enerjik bir çocuktun! Lise yıllarında hayatı kovalarken hız kesmeyen bedenin, niye yatak döşek bu aralar? "Nasıl bir insan olacağım ben? " sorusunun cevabını seneler önce vermemiş miydin kendine? Dönüşmüş, şekil değiştirmiş, özünde aynı soru niye onca sene sonra hala apaçık karşında, uykularını bölmekte? İyice uzamış bir araba yolculuğunda anne kucağında gibi, devamlı kanayan bir dize sahip sümüklü bir bahçe çocuğu gibi, en kötü kabusu görüyormuşsun gibi... Geçecek mi bunların hepsi?

Şehrinden mi, kendinden mi yorulduğu belirsiz zihninin yeniden dirilmesi için bir ılık rüzgara ihtiyacı olduğu kesin. Biraz tuzlu deniz tadına, biraz göze giren güneş ışığına, biraz temiz şeyler yemeye, bembeyaz mis kokulu çarşaflarda uzanmaya, en sevdiği müzikleri dinlemeye, biraz kendini serinletmeye ihtiyacı var zihninin.

Öylece bir durmaya, acele kararlar almadan önce durulmaya, bir psikoloji klişesi gibi gelse de kulağa, içinle konuşmaya ihtiyacın var senin. Durmadan, durulmadan, içini dinlemeden hiç bir yere gidemezsin. Yarım bıraktığın her şey, dinlemediğin her üzüntün, söyleyemediğin her söz, dökemediğin her gözyaşı seninle gelecektir. Gelip orta yerine kurulacaktır yeni, temiz, bembeyaz sayfanın.

İşte o yüzden, onca yıllık şehrine küsüp başka şehirlere gitme diye, televizyonda görüp terkettiğin şehrini, ağlama krizlerine girme diye, gidemeyip, kalamayıp, iki arada bir derede sıkışma diye, gittiğinde, gidebildiğinde o güney şehrine, gerçekten hafifle diye, bir su içişi ferahlığı dolsun artık şu yüreğine diye, sen en iyisi önce bir dur, içini dinle.

Öz.

 
Toplam blog
: 9
: 2431
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

2000'de psikoloji bölümünde lisansımı, 2003'de yine psikolojide yüksek lisansımı bitirdim, doktoramı..