Bu tarihi bir kenara not edin!

Çok uzak olmayan bir tarih…

Âdeta yarın gibi…

Ekim 2016!

“Avrupa’ya vize serbestisi”nden bahsediyorum!

Sabah Gazetesi haberi, “VİZESİZ AVRUPA EKİM 2016’DA” başlığıyla verdi.

Hepsini ayrı ayrı yazıp yazının hacmini genişletmeyelim.

Hemen hemen bütün “iyimser” medya benzer başlıklarla duyurdu haberi…

Bu “müjde” gerçekleşir mi?

Umuyoruz!

Dört gözle bekliyoruz.

35 sene öncesine kadar Avrupa vize uygulamıyordu bize… Avrupa’ya vize 1980’de başladı. Avrupa’nın büyük devletleri Temmuz 1980’de vize koydu. Sonra hepsi!

Bu tarihten 7 sene sonra,1987’de, Türkiye, AB’ne “tam üyelik” başvurusu yaptı.

Kaç yıl geçmiş?

28!

O günden bu yana “vizenin kaldırılması” için mücadele ediyor,  kaldırılmasını bekliyoruz.

Defalarca tarihler verildi…

Hep ertelendi…

Hep avutulduk, uyutulduk, oyalandık.

Lâkin hiç bu kadar yakın bir tarih verilmemişti!

Hakikaten ümitlendirici bir yakın tarih!

Olacak, inşallah!

Bendeniz de “iyimser” olmak, iyimser bir beklentiye girmek istiyorum.

Onun için olumsuz bişey yazmak istemiyorum.

“vize serbestîsi” gerçekleşirse, bunu AKP iktidarının “büyük bir başarısı”, tarihî bir başarı saymamız gerekir!

Ben öyle kabul edeceğim.

Ve söz veriyorum, bu gerçekleşirse, ilk seçimde oyumu AKP’ye vereceğim!

Not edin bu tarihi bir kenara!

Avrupa sözünde duracak mı, görelim bakalım!

x   x   x

HER ŞEY AYDINLIKTA! SORULAR YAĞMUR! TESADÜFLER İĞNE DELİĞİ!

Diyarbakır, Sur, Dört Ayaklı Minare!

O minarenin altında, yanında…

Gün ışığında, hatta güneş tam tepedeyken…

Kameralar kayıttayken…

Bütün Türkiye’nin, hatta bütün dünyanın gözü önünde…

Oldu, bitti!

Göz açıp kapayana kadar!

Herkesin gözü önünde ama hiç kimse, hiçbir şey anlayamadı!

Kimse bişey göremedi!

Sorular, yağmur gibi yağdı zihinlere, zihinlerden taştı sayfalara, ekranlara sıralandı…

x   x   x

Her türlü kimliği biyana…

Bir “çevreci”,

“Sanat eseri” ve “tarihî eser” tutkunu olan bir "insan",

Kaşla göz arasında yok edildi!

Allah’ım, bu nasıl bir illüzyondur?

Bütün bir milletin, hatta bütün bir dünyanın gözleri nasıl bağlanabiliyor?

Kim bağlıyor?

Bu kadar “iğne deliği” tesadüf nasıl bir araya gelebiliyor?