Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bu temizlikse, yazıklar olsun!

Bu temizlikse, yazıklar olsun!
 

Sabahları işe giderken ya da akşamları eve dönerken, herkes bir kaç sokak, cadde ve mahalleden geçiyordur. Etrafınıza hiç baktınız mı, dikkat ettiniz mi bilemiyorum!

Sokaklar çok kirli, caddelerin de bir o kadar berbat olduğu bir ortamda, mahallenizin çok temiz olduğunu savunabilir misiniz?

Rastgele atılan poşetler, cam kırıkları, kâğıt ve gazete parçaları, her an ayağına yapışan sakız ve benzeri yapışkan maddeleri… Suya atılan envayi çeşit plastik madde, içtiği sigaranın pörçüğünü yola fırlatması…

Daha da fazlasını söyleyecek olursak, her seçim arifesinde olduğu gibi inşaat atıkları, rastgele dökülen toprak ve kum yığınları gibi, sokaklarımızda rastlamak istemediğimiz onlarca sorunla karşı karşıya kalıyoruz.

Belki kızarız, belki söveriz, hatta belki de lanetler okuyarak, hem atanları, hem de belediye çalışanlarına veryansın ederiz.  

Belediyeler görevlerini yapıyorlardır eminim, ancak farklı çöp toplama zamanları söz konusu olduğundan; kimi bilinçsiz ve kültürden noksan olanlar tarafından rastgele atılan bu çerçöp, artık ve atıklar yüzünden, çoğu zaman hem biz kızarız, hem de insanlara kızar veya içerleniriz.

Öncelikle hatayı kendimiz de aramalıyız. Acaba biz ne yapıyoruz?

Yediklerimizin poşetini yere atıyor muyuz, atanları uyarıyor muyuz?

Çiğnediğimizi sakızları usanınca, çöp kutusuna mı atıyoruz, yoksa rastgele yerler mi atıyoruz?

Elimizde ki gazete veya kâğıtları nasıl olsa yaramıyor ya da okuduk diyerek,  sobada yakıyor muyuz, çöp kutularına atıyor muyuz, yoksa her sayfasını yerlere mi atıyoruz?

Cam kırıklarını, ömrü tükenmiş lâmbalarımızı sokağa atıyor muyuz?

Acaba insanlara ya da belediyelere olan kinimizi, nefretimizi bu şekilde mi göstermeye çalışıyoruz?

Sebep ne olursa olsun, insana yakışan bu değildir. İnsana yakışan, daha duyarlı ve aldığı eğitimin ve kültürün hakkını vermektir.

Neyse ki caddelerde,  sokaklarımızda her an dolaşan kâğıt, demir, lastik, plastik toplayıcısı olan eskiciler, hurdacılar var da bir nebze olsun gezdiğimiz, gelip, gittiğimiz yollar bunlardan temizleniyor. Yoksa cadde ve sokaklarımız demir, poşet ve kâğıtlardan geçilmez olup, hurda yığınları ve çöplüklere döneceğiz galiba!

Hele bir de yemediği ekmeklerini rastgele sokak köşelerine atanları, çocuklarının bezlerini etrafa saçan o bayanlar yok mu?.. Onları gördükçe, çatmamak ve kalplerini kırmamak için kendimi zor tutuyorum. Olacak iş değil yani!

Nasıl olur da, dünyaya o kadar aç varken, ekmek bulamazken, siz bu ekmekleri rastgele yerlere ve çöpe atıyorsunuz? El insan yani.!! Allah (cc) bunun hesabını elbette sizden soracaktır.

Nasıl oluyor da çocuklarının altını bağladıkları kirli bezlerini, bağlamadan bir poşete koymadan, uluorta öylece atıyorlar ve bırakıyorlar. Bu nasıl bir zihniyet, bu nasıl bir terbiye, bu nasıl eğitimsizlik, kültürsüzlük, saygısızlıktır ve cehalettir anlayamıyorum!

Çevreye yaptıkları kirliliği, insanlara verdikleri zararı,  havayı kirlettikleri o necis kokuyu, nasıl oluyor da tahammül ediyorlar, o hakkı kendilerinde görüyorlar, pes doğrusu!

Peki, hiç mi düşünmüyorlar ki, doğaya attıkları o çöplerin kaç yılda yok olduklarını?

Yola attığımız bir sakız toprakta çürüyüp, iki ila beş yılda ancak kaybolmaktadır!

Gazete ve kâğıt, 3-12 ay arası bir zamanda çürüyüp, ancak yok olmaktadır

Denize attığımız çeşitli plastiklerin deniz suyunda 2 ila 4 hafta zarfında yok olabildiğini,  filtreli sigaranın toprakta, bir ila iki yılda çürüyüp,  ancak yok olduğunu…

Pet şişelerin, plastiklerin denizde 450 yılda, karada ise 5000 yılda doğaya karışıp ancak yok olduğunu…

Plastik tabakların 100 yıl, pillerin 300 yıl, straforun yani kapı pencereleri sıkıştırmada ve yalıtımda kullanılan köpüğün 1000 yılda toprağa karıştıklarını, hiç düşündünüz mü?

Eğer yaptığınız iş temizliktir, temiz olmaktır, medeniliktir diyorsanız, yazıklar olsun?

Bu pis olmanın, pislik içinde yaşamanın ta daniskadır, emin olun.

Çünkü böyle yaparak, hem kendimizi, hem çocuklarımız, hem balıkları, hem bitkileri, hâsılı bütün dünyayı cezalandırıyoruz, pislik içinde bir gelecekte yaşamaya mecbur ediyoruz.

İslam’la şereflenen Peygamber ümmeti, temiz olmak zorundadır. “Temizlik imanın yarısıdır” demiştir Sevgili Peygamberimiz.

Kerim BAYDAK kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..