Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bu topraklarda Türk olmak

Son birkaç yıl içersinde milletçe konuşup-tartıştığımız konulara baktığımda, kendimi bir bataklığa düşmüşte, debelendikçe dibe gidiyor gibi hissediyorum. Yıllar sonra içinde yaşadığımız şu günlerin bir kronolojik çalışmasını yapacak her araştırmacı hayretler içersinde kalacaktır eminim. Toplumca durumumuz, Fatih’in İstanbul’u fethettiği esnada, Bizans kardinallerinin durumunu andırıyor. Biliyorsunuz rivayet o ki; Fatih İstanbul’u aldığı sıralarda kardinaller, meleklerin erkek mi yoksa dişi mi, olduklarını tartışıyorlarmış.

Suriye’de bir iç savaş var ve biz de –toplumun büyük çoğunluğu tasvip etmese de- tarafız. Başbakanın eski kankası Esad’ın bize saldırma ihtimaline karşı (bendeniz en ufak bir ihtimal bile vermiyorum), NATO’ya sığınmış durumdayız. Hükümet nerdeyse zil takıp oynayacak, ülkeyi kurtardık diye. Normal olarak bu durumda gelişmiş bir ülkede; muhalefetin, aydınların kamuoyunun gündemi ne olur:

- Suriye ile niye düşmanız da, El Beşir’i veya Suudi kralını niye seviyoruz?

- Bütçeden en büyük payı her zaman savunmaya ayırmamıza rağmen, niye kendimizi Suriye’ye karşı bile koruyamıyoruz?

- ‘’Bizden olmayanlar, bizim tarihimizi nasıl anlatırlarsa anlatsın. Biz, kendi tarihimizi, kendi öz medeniyetimizi doğru tanımak, doğru anlamak ve o tarihten ilham alıp geleceği şekillendirmek zorundayız. İşte onun için bizim başımız hiçbir zaman öne eğilmeyecek. Biz eziklik, güvensizlik, pısırıklık içinde olmayacağız…’’ diyen Usta! Başbakan, Suriye’ye karşı bizi korumak için Hollanda’nın göndereceği füzeyi ve askerleri içine nasıl sindiriyor acaba?

- Muhteşem Yüzyıl dizisini yapanlar için, bizden olmayanlar derken, Türk olmayanlar mı, cemaatten olmayanlar mı demek istediniz?

- Ülkemize yabancı askerlerin askeri bir amaç için yerleştirilmesine izin verme yetkisi Meclis’ten alınıp Başbakan’a ne zaman verildi?

Sözde aydınlarımız Kanuni’nin at sırtında kaç yıl savaştığı tartışılırken bu ülkede neler oldu farkında mısınız? İşte gözlerden kaçırılanlar:

- TOKİ’nin en az 60 milyon TL dolandırıldığı bizzat kendi bakanı tarafından açıklandığı halde arada kaynadı.

- NATO Suriye’ye karşı bizi korumayı kabul etti.

- Güya hamisi olduğumuz Irak Hükümeti, bir uluslar arası toplantı ve kendi onuruna verilecek akşam yemeğine katılmak için havalanan Enerji Bakanı’nın uçağına izin vermedi. Başbakanımıza bu koymadı da, kurmaca bir dizideki bir tarihi karakterin öpüşmesi koydu.

- Cüppeli Ahmet serbest bırakıldı.

- Ülkemizi adı konmamış eyalet sistemine sürükleyen ve bölünmeyi kolaylaştıran yasa, Anayasa’ya uygun olduğu gerekçesiyle Cumhurbaşkanınca onaylandı.

- Siyaset kurumuna ahlakî bir düzen getirmesi gereken ‘Siyasi Etik’ yasası ile ahlaksızlık yasallaştırıyor. Yasa bu haliyle meclisten geçerse, Milletvekilleri 120 bin liraya kadar olan kira ve faiz gelirlerini mal beyanlarında göstermeyecekler. Ayrıca 12 bin liraya kadar hediye kabul edebilecekler. (Yuh artık dediğinizi duyar gibi oldum, demeyin lütfen. Aradan iki sene geçmesine rağmen, Cumhurbaşkanımız Suudi Kralı’nın kendisine ve eşine hediye ettiği şeyleri ve değerini henüz açıklamadı.  Bu yasayı bekliyormuş muhterem.)

- Hükümetimizin en başarılı! kurumlarından biri olan SGK, böbrek nakli olanları cezalandırıyormuş. Nakil sonrası iyileştiniz siz diye verdiği aylıkları faizi ile birlikte geri istiyormuş. Sırf bu yüzden üç kuruş maaşım kesilmesin diye, nakil olmayıp diyalize girmeye devam edenler varmış. Ne gam, Hürrem’i yasayla cemaat anlayışına uygun Müslüman yapıp çarşafa sokuyoruz ya, en kahraman bizim hükümet.

Tüm bunları bir yana bırakın dostlar, sadece bu günkü (08. 12. 2012) Milliyet Gazetesi’nin (diğer gazetelerde de vardır mutlaka) 5. sayfasında bir haber vardı: Zonguldak’ın Kilimli ilçesinde 35 yaşında bir baba’nın dramı. İki ay önce kaçak kömür ocağında meydana gelen metan gazı patlamasında çalışamayacak şekilde yanan bir baba. Evine ekmek getiremediği için çocuklarının önünde ağlayan bir baba. Başbakanın sözüne uyup üç çocuk yapmış bir baba. Adında Adalet ve Kalkınma olan partinin iktidar olduğu bir ülkede yaşayan bir baba. Ülkenin ana muhalefet partisinin Başkanı’nın acizlik içinde (Cumhurbaşkanlığı seçiminde), ‘’Tercihimiz Gül olur’’ diyen ülkede yaşamak ve hak aramak zorunda kalmış bir baba. Keşke sende Suriyeli olsaydın kahraman baba, belki o zaman, Angeline Jolie gelir, seninle ilgilenirdi. Filistinli olsaydın keşke, o zaman sen de omzuna yaslanıp ağlayabileceğin bir Dışişleri Bakanı bulur, kendini İstanbul’da en lüks hastanelerde tedavi ettirebilirdin. Ama üzülme kabahat senin değil, bu topraklarda Türk olmak her zaman (1923-1938 arası hariç) zor olmuştur.

O babayı çocuklarının önünde ağlatıp, 12 bin liralık hediyeyi yasal hale getirenler, hepinize Bağdat Kınası

 
Toplam blog
: 159
: 1303
Kayıt tarihi
: 19.06.12
 
 

1963 yılında Balıkesir'in şirin ilçesi Erdek'te doğdum. Yüksek lisans eğitimimi Dokuz Eylül Ünive..