Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

Bu ülke...

Bu ülke...
 

 

Bir arkadaşımız , “Tehlikeli Yollar” adlı yazımıza takmış, eleştiriyor. Kırmıyor, ama , yanlış yaptığımızı düşünüyor. Tabii herkesin düşüncesi kendisine. Önemli olan, kırmadan dökmeden durumu gözden geçirmek; verilerin ışığı altında neler doğru , neler yanlış söyleyebilmek… İnsanlar bu düşünceleri rahat rahat, “içeri girerim,” düşüncesi olmadan söylüyorlarsa o ülkede Demokrasi vardır. Yok, “şimdi ben ne yazdım, bu yazdığımdan dolayı kaç gün içerde yatarım…”  hesabı içindelerse; o zaman o ülkede sorunlar var demektir.  Ben bir durum değerlendirmesi yapıyorum. Arkadaşım da beni eleştiriyor.  Gayet iyi. Şimdi ben de onun düşüncelerini, değerlendiririm. Bir yere varabilir miyiz? Zor… Herkes, “dediğim dedik…” derse, kimse bir yere varamaz. Ama bir ülkenin gelişmesi için özgün projelere; çok iyi nitelikli eleştirmelere ve değerlendirmelere  ve yol göstermelere ihtiyacı vardır. Yoksa herkes iktidarı şak şak şak alkışlarsa, ülke Kuzey Kore’ye döner… Ondan da bir şey çıkmaz..Allah bu durumlardan saklasın. Baksana o resimlere, zorla ağlatılan insanlar, ne diye ağladığını bilmeyen; bir diktatörün arkasından yakılan ağıtlar, yalan göz yaşları… Ne kadar trajik ve dışardan bakınca ne kadar komik… Allah esirgesin… Ama , eleştiri olmazsa gidilecek yol budur… Bunu görmek… Şimdi arkadaşımız, benim yazımın eleştirisinde ne diyor, dinleyelim…

“Tabii tum yazdıklarınız sizin görüşleriniz, ben objektif kriterlerle bakınca "politik, diplomatik, ekonomik, demokratik ve halka hizmet gibi tum alanlarda" AK Parti hükümetinin Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti,  Erdogan'in ise en karizmatik ve lider vasıflarına sahip Başbakanı oldugunu düşünüyorum. Bunun aksini iddia edenlerin bana hangi hükümet ve hangi başbakanın geçmişte daha başarılı oldugunu belirtmesini bekliyorum. Muhalefettekilerin çapları, donanımları, inandırıcılıkları, çalışma kapasiteleri AK Parti'ye oranla çok yetersiz oldugundan ve lider karizmalı başkanları olmadıgından her seçimde AK Parti muhalefetle arayı daha da açılacaktır.”

Buna karşılık ben ne cevap vermişim . Okuyalım:

“Bu da sizin düşünceleriniz. Haklı olabilirsiniz. Ben yazılarımda kimseyi suçlamıyorum; veya durumu olduğundan daha kötü göstermeye çalışmıyorum. Ama, Türkiye bugün G.Kore'den çeşitli otomobiller, envai türlü beyaz eşyalar alıyorsa ve o ülkenin durumu bizden kat kat daha iyiyse ,o zaman "Hindi" gibi kabarmanın alemi yoktur. Önemli olan bu ülke daha iyi nasıl olabilir? Bu işi tek kişinin keyfine bırakamazsınız.  Bir devrin değerlendirilmesi için en aşağı 50 yıl geçmelidir, sanıyorum.” Ancak bu düşünceleri söyleyebildim; bana verilen sınırlı yerde . Oysa bu düşünceleri ince ince deşmekle; bir bakıma AKP’ye oy veren toplulukların hangi dinamiklerle hareket ettiğini çok güzel gösterebiliriz. “ diyorum.

Bir ülkede yapılanları toptan beğenmek, siyaset değildir; toptan yermek de siyaset değildir . Önemli olan, eleştiriyle, değerlendirmenin farkını bilmektir. Eleştirirken , çoğunlukla kendi değerlerimizden hareket ederiz. Kendi inançlarımız, bildiklerimiz, gördüklerimizdir önemli olan. Ve çevremizi işte bu biz de mevcut kendi değerlerimize göre eleştiririz. Eleştiriyi sadece kötüleme diye alanlar da vardır… İnsan eleştirirken , hem iyiyi hem kötüyü görmelidir. Tarafsız olmalıdır. Bu mümkün mü? Eğer kendi değerlerimizden hareket ediyorsak bu kolay değildir. Peki daha yansız nasıl olabiliriz?

Belki de yaptığımız eleştirmeleri  bitaraf verilere dayandırarak; bilimsel sayılamalara, istatistiklere dayandırarak bir yere varabiliriz.

Ancak, ülkeler arası karşılaştırmalar; özgün değerlendirmeler ve bunları hesaba katan; üstelik bu çeşit değerlendirmelere değer veren hükümetler sonunda kazanırlar… Yoksa, bir ülkede kimse kimseyi dinlemiyorsa; herkes yalakalık  peşindeyse o ülke aslında yerinde sayar ama, otoritelere göre “Kalkınmış” ülke pozlarına takınır; ona göre fiyaka yapar… Oysa , çoğu kez bu durumda herkes herkesi kandırmak peşindedir. O da ucuz bir politika yoludur…

Biraz önce , Kuzey Kore’yi eleştirdik; biraz da hoş olmayan sözler söyledik. Aslında bu bile yanlış. Bu ülkenin elinde Atom Bombası var mı, var… Bir ülkenin Atom Bombasına sahip olabilmesi için sanayisinin ve eğitiminin de onu yapacak güce erişmesi gerekir. Öyle değil mi? Öyleyse bir yerlere gelmişler. Ama diğer yandan, insani bazı istatistikler ; göstergeler bu ülkenin hiç de iyi durumda olmadığını gösteriyor. Yani bazı ülkeler, insanlarını geri bıraktırmak uğruna Atom bombasına sahip oluyorlarsa, bununla övünüyorlarsa, o işte bir sakatlık vardır. Bu sakatlığın adına ne Sendromu denir, bilemiyorum…

Önemli olan konuşabilmek, eleştirebilmek, değerlendirebilmek…. Bunu her konuda yapabiliyor muyuz? Bunun cevabını açıkça ve dürüstçe vermeye çalışın.. Evet , diyorsanız… Türkiye’nin durumu, dünyanın durumu hakkındaki rakamları, istatistikleri biraz daha dikkatli okuyun , derim. Yok henüz, her şeyi istediğimiz gibi eleştiremiyoruz; korkularımız var; iktidardan korkuyoruz; milletin kendisinden korkuyoruz ; yobazlardan korkuyoruz… diyorsanız… O zaman daha alınacak çok yolumuz var demektir. Hadi biraz daha gayret . Gayret dayıya düştü…

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..