Bu ülkede herşe yapanın yanına kar mı kalacak, bu ne lüks?( 2 )

Evet değerli okurlar,

Önceki yazımda bir kısmına yer verdiğim halkımızın geçmişe yönelik uğradığı hayati, maddi ve manevi kayıplar, maalesef ki "Daha iyi yönetiliriz" düşüncesiyle iktidara getirilen AKP döneminde de büyük bir hızla yayılmış, bunun yanında da halkın %74'ü yoksulluk ve açlık sınırına itilmiştir.

AKP hakkında ileri sürülen ve basında yer alan iddialar, gerçekten sınırları ve sinirleri zorlamaktadır. Bu konuların bir kısmına önceki yazılarımda yer verdiğim için burada da ayrıca değinmeyeceğim.

Ancak, ülke insanını aptal yerine koyan ve yıllarca süren bu kötü anlayış sonucu çiğnenen insan haklarının, çarçur edilen halkın parasının, birilerini haksız yere zengin eden olaylar zincirinin, yani belli bir kesimin sahip olduğu bu İMTİYAZLI SAADET ZİNCİRİNİN müsebbibi olan, bu ilkel ZAMAN AŞIMI denen uygulamanın sorumlusu kimdir ve niçin kaldırılmamaktadır?

Bu olayların sorumlusu elbette " Biz daha iyi idare edilebiliriz düşüncesiyle A, B yada C Partisine oy veren HALK değildir.

Bu olayların sorumlusu, " Günün birinde bana da gerekebilir. " anlayışıyla suskun kalan Siyasetçiler ve YASAMA organımız olan TBMM'mi dir, yoksa TBMM tarafından hazırlanan yasaları uygulamak zorunda bırakılan YARGI mı dır?

Eğer ki bu olayların sorumlusu kanunların hazırlayıcısı olan TBMM'si, yani yasama yani milletvekillerimiz ise, her fırsatta DOKUNULMAZLIK ZIRHI ARKASINDA demokrasiden, hukuktan, adaletten, insan haklarından bahseden bu kesimin, ZAMAN AŞIMI denen bu uygulamayı niçin kaldırmadıkları artık günümüzde açıkça tartışılmalı, sorgulanmalı ve SANKİ DOKUNULMAZLIĞI OLMAYAN İMTİYAZLI BAZI KESİMLERİN KORUNDUĞU, KOLLANDIĞI GÖRÜNTÜSÜNÜ VEREN bu ilkel uygulamanın kaldırılması sağlanarak, halkın daha fazla mağdur edilmesinin önüne geçilmelidir.

Bunu kim yapar, nasıl yapar bilemem ama, bildiğim bir gerçek var ise, halkın refahı için bu çarkın yani, DOKUNULMAZLIK ZIRHI ile birlikte, ZAMAN AŞIMI denen İLKEL ve VATANDAŞI APTAL YERİNE KOYAN bu sistemin acilen sonlandırılmasının gerekliliğidir.

Öte yandan, basınımızda yer alan hususlar da hiç iç açıcı değildir. Evet, basınımızda yer alan haberlere göre, ADALET DAĞITMASI GEREKEN YARGIMIZ'da adeta yerlerde sürünmektedir.

Bugün Yargıtayımıza intikal ettirilen bir dosyaya 3 sene sonra el atılabiliyorsa, böyle bir durumun sonucunda da binlerce özellikle hortumcuların, siyasilerin ve atadıkları üst düzey bürokratların dosyaları ZAMAN AŞIMINDAN düşüyorsa, böyle bir sistemde ve özellikle bu konularda Yargının vereceği kararların Adaletinden bahsedilebilir mi?

Yargıtayımız, eğer ki personel noksanlıkları var ve bu gecikme bundan kaynaklanıyor ise, niçin personel talep etmiyor? Yok talep ediyor da Hükümet tarafından bu talepleri karşılanmıyor ise, niçin bu durumu kamuoyuyla paylaşmıyor?

ATO’NUN HAZIRLADIĞI “GİZLİ AF, ZAMANAŞIMI RAPORU” NA GÖRE;

TÜRKİYE HER YIL ORTALAMA 400 BİN DOSYANIN DÜŞMESİNE NEDEN OLAN BU SİNSİ VE GİZLİ AFFIN PENCESİNDE KIVRANIYOR.

SADECE 2000 YILINDA SAVCILIK EVRESİNDE 117 BİN 941, MAHKEMELERDE 365 BİN 174, YARGITAY’DA 10 BİN 728 OLMAK ÜZERE TOPLAM 493 BİN 843 DOSYA Z A M A N A Ş I M I NEDENİYLE DÜŞMÜŞTÜR.

CEZA MAHKEMELERİNİN VERDİĞİ KARARLARIN YÜZDE 24.8 GİBİ OLDUKÇA BÜYÜK BİR KISMI, BAŞTA ZAMANAŞIMI OLMAK ÜZERE ÇEŞİTLİ NEDENLERLE DÜŞMEKTEDİR.

RAPORDA ÖZELLİKLE BATIK BANKALAR İLE İLGİLİ DAVALARDA ZAMANAŞIMINDAN FAYDALANMAK İÇİN ÇOK SIK AVUKAT DEĞİŞTİRİLDİĞİ VE DAVA DOSYASI İNCELEMEK ADI ALTINDA DAVALARIN UZADIKÇA UZATILDIĞINA DİKKAT ÇEKİLİYOR.

Tüm bu gerçekler sonrasında, insan haklarının çiğnenmesine, devletimizin parasının adeta yağmalanmasına ve Halkın devlet olanaklarından daha fazla yararlanmasına engel olan bu durumun önlenmesinin artık zamanı gelmiştir.

Bunun için de AKP, DEMOKRATİK BİR ORTAMDA hepimizce malum olan TÜRBAN gibi konularda gösterdikleri ısrarcı tutumun bir benzerini de DOKUNULMAZLIK VE ZAMAN AŞIMI konularında 70 milyon için göstermesi için zorlanmalıdır.

Burada en önemli görev ise, yazılı ve görsel basınımız ile sağ duyu sahibi milletvekillerimize, meclis dışında siyaetle uğraşanlara ve de sivil toplum örgütlerine düşmektedir.....