Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bu Yakılan Bayrak Bizim !..

Bu Yakılan Bayrak Bizim !..
 

Bu bayrağın yakılmasının hesabını Türkiye size sormaz mı ? Sormalıdır !!!


Resimde görülen bayrağımızın yakılması, büyük kutlamalara sahne olan Ermenistan’ın başkenti Erivan’da Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve çok sayıda bakan ile milletvekilinin katıldığı 24 Nisan Soykırım’ı anma törenlerinde yaşandı. Bir grup azgın, pis milliyetçi, Taşnak komitacısı zihniyetindeki insanlar, kameralara göstere göstere bayrağımızı böyle yaktılar. Bazı haber kaynaklarında, resmi görevlilerin “yapmayın” dediğini yazıyor ama buna engel olunduğunu ben zannetmiyorum. Çünkü geçen sene de aynı yerde, yine bugün sözde “soykırım anıtı “ önünde düzenlenen anma törenlerinde anıtın önüne Türk bayrağı serilmiş ya da resimlenmiş, gelen geçen herkesin de çiğnemesi sağlanmıştı. Oradaki zihniyet nasıl böyle bir eylem yaptıysa, bugün de o zihniyet Türk bayrağını yakmıştır.

Aşırı milliyetçi Ermeniler bir taraftan bayrağın yanmasını alkışlıyor, diğer taraftan “kapıları aç Türkiye” diye bağırıyorlar. Daha düne kadar ismi dahi bilinmeyen Türkiye ile Ermenistan arasındaki Alican sınır kapısının açılması talebi, çoktandır Ermenistan tarafından isteniyordu. Bu kapı Iğdır yerleşim birimine 20 kilometre uzaklıkta bir kapı. Kapanmasının sebebini daha önceki yazımda da yazmıştım. Bu kapı Ermenistan’ın Azerbaycan ile savaştığı ve Karabağ’ işgal ettiği 1993 yılından beri kapalı durumda..

Bu kapının kapalı kalmasının ardında 1993 yılına dayanan geçmişin kanlı ve gözyaşı ile dolu bir dram hikayesi var. Bu kapı o tarihe kadar çok yoğun olarak kullanılmış bir kapı değil ama Ermenistan ile aramızdaki ikinci bağlantı olan bu kapıdır. İlki, Akyakalar demiryolu sınır kapısı. Bu daha çok ticari olarak kullanılmış. Alican sınır kapısının kapatılmasının ardındaki dram bir gerçektir. O da Ermenistan’ın Karabağ’da yaptıkları..

Aslında bugün itibari ile kapının açılması, her iki ülkeye katkı sağlayabilir. Özellikle her iki kapıya yakın olan bölgede ticari aktiviteyi belki hızlandırır ama Hocalı katliamının acılarını kapatıp, yaralarını sarabilir mi? Biz bu kapıyı açarsak, Azeri kardeşlerimizin acısına tuz basmaz mıyız? Bu arkadan hançerlemek değil midir? Bu düpedüz kazık atmak olmaz mı?

Biz ezelden beri “iki devlet, tek bir millet” değil miydik? O zaman, neden bu sınır kapısının açılması için Türkiye bu kadar bir girişim içinde. Neden olacak? Amerika’daki Ermeni lobisinin yoğun baskı altına aldığı Amerikan hükümeti, kendisi üzerinde kurulan baskıyı Türkiye üzerinde de kuruyor. Buna bir de AB’nin keyfi uygulamaları eklenince, Türkiye zor durumda kaldı. AB genişleme süreciyle ne alakası varsa!

Yine bayrak yakılma olayına gelirsek. Bu olay, Türkiye aleyhtarı gösterilerin başını çeken bir Taşnaksütyun üyesinin, Erivan ile Ankara arasındaki yakınlaşmayı protesto etmek için gerçekleştirdiği bir olay. Şimdi bakın, burada nasıl bir tezat var.

Birincisi, Ermenistan, hem Alican sınır kapısının açılmasını istiyor, bunun için ABD’de ve Avrupa’da lobi çalışmaları yapıyor. Diplomatik temaslarda bulunup, diplomatik açıklamalar yapıyor, bir taraftan her iki ülkenin devlet başkanları ve yetkileri arasında diplomatik ilişkilere giriliyor ve varılan resmi olmayan anlaşmalara göre sınır kapısının açılması öngörülüyor ama öbür taraftan kin ve nefret tohumlarını da sınıra ekmeyi ihmal etmiyor. Şimdi sormak lazım. Siz Ermeniler bu düşüncelerinizle mi sınırdan geçip Türkiye’ye geçmeyi düşünüyorsunuz? Sınır kapınızdan ülkenize geçen insanları, bu düşüncelerinizle mi karşılayacaksınız?

Geçtiğimiz haftalarda yapılan ikili, hatta İsveç’in de katılımıyla üçlü görüşmelerde bir takım mutabakata varıldı. Buna göre önce bazı komisyonlar kurulacak, diplomatik ilişkiler geliştirilecek ve karşılıklı temsilcilikler açılacak, sorunlar konuşularak çözüme kavuşturulacak. Sınır kapıları da bu görüşmeler neticesinde açılacak. Buna da “yol haritası” deniliyor..

Bu “yol haritası” açılımının benzerini Ermenistan’da yaptı. Demek ki burada bir sorun yok. Türkiye’nin önemle bu girişime yol haritası denmesinin, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ konusundaki tutumunda bir ilerleme kaydetmemesi sebebi olduğu düşünülüyor. Bu da Azeri kardeşlerimize bir mesaj olsa gerek.

Görüldüğü üzere, ortada bir iyi niyet göstergesi var. Bu özellikle Türkiye tarafından geliyor. Kurulacak komisyonlarda her iki taraf arasında vergi, ticaret, sınır, tarih ve diplomatik ilişkiler konularında mutabakat sağlanacak. Diplomatik ilişki konusunda üretilen senaryolardan biri, her iki ülkenin Gürcistan’daki büyükelçilerin karşılıklı olarak Ankara ve Erivan’da akredite olmalarını sağlamak, ikinci senaryo ise her iki ülkenin başkentlerde temsilcilik açılması öngörülüyor.

Şimdi, buraya kadar da bir anormallik göremediniz değil mi ? Bunlar olumlu gelişmeler diye düşünüyorsunuz. Ben de öyle düşünüyorum. Ama bakın, Ermenistan bizim kadar olaya iyimser bakmıyor. Türkiye, tüm dünyaya iyi niyet gösterisi sunarken, Azerbaycan’ı karşımıza aldığımızı unutmayalım. Onların neden bu kadar sitemkâr ve kızgın olduklarını iyi çözümlemek gerekiyor. Bunun ötesinde, Ermenistan bizim gibi çok da iyimser değil. Bayrak yakılması bunun bir göstergesi. Ayrıca, daha ortada bir şey yokken, Ermeni tarafının sınır kapısı yakınlarında hazırlıklara başlaması, acaba kapalı kapılar arkasında “başka şeyler konuşuldu mu” sorusunu akla getirirken, bir taraftan da “Ermeniler kendi kendilerine gelin güvey mi oluyorlar” diye düşündürüyor.

Ve Ermeni resmi ağızları. Maalesef, bu ağızlar bizim umduğumuz ve beklediğimiz ağızlar, ifadeler değil. Çünkü bunlar bu gelişmeleri gölgeleyecek açıklamalar. Ermeni yetkililer “Karabağ konusundaki tavrımız değişmeyecektir”, “Karabağ Azerbaycan’ın parçası değildir” veya “Soykırım iddiamızdan vazgeçmeyiz” gibi açıklamalar yaptığı sürece ve bunlardan da vazgeçmediği sürece bu kapı açılmamalıdır.

Kapı açılır mı açılmaz mı bilemiyoruz ama son olarak “Ermeni anayasasında Türkiye’den toprak talep edileceği ve soykırım iddialarının olduğunu ve haritalarda, resimlerde Ağrı dağının hala kendi sınırları dahilinde gösterildiği gerçeğini de dipnot olarak ekleyelim..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..