Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '12

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Bu yazıyı okumak için acele etmeyin...

Bu yazıyı okumak için acele etmeyin...
 

Nasıl olsa önümüzdeki yıl ve yıllar, daha geniş şekilde tekrar yazacağım...


2009'dan bugüne kalemimde sakız olan konudur bu.
O gün de yazmıştım, ondan sonraki yıllar da...
Bugün de yazıyorum...
Eminim; bundan sonraki yıllarda da yazacağım.
Bunun için;
Bu yazıyı okumak için acele etmeyin.
Nasıl olsa önümüzdeki yıl ve yıllar, daha geniş şekilde tekrar yazacağım.
- O zaman okursunuz...

Yok yok ben şimdi okuyacağım diyorsanız, buyurun:
"Yaşanabilir alanlar oluşturuyoruz" geyiği ile toprağa trilyonları gömenlerle;
Bu yaşanabilir alanlarda yaşayanların da [Kaç kişi varsa(?)] okuması ve ciddiyetinin kavranması dileğim ile...
 
O gün/bu gün demiş ve diyorum ki:
"Hala sineğe kelebek, uçuşuna dans diyoruz..."

Haber malum;
"Kelebeklerin muhteşem dansı"
- Veya benzer bir başlık.

Bu haber ulusal dahil, her yayın organında her yıl tekrarlanır.
Üstelik bu haber için yeni çekime de gerek yoktur.
Çünkü haber konusu kelebek aynıdır, dans dedikleri aynıdır, mekan da aynıdır.
Bas bas yayımla, döndür döndür yayınla türünden.
Yani bedava haberdir.
- Bedavadan haberdir...

Bu bedava dediğimiz haberin içinde, aslında bir de acı gerçek vardır.
Vardır görmezden gelinir.
Vardır ne hikmetse işlenmez...
Hele;
Yetkili mi desem, ilgili mi desem onlarda 'tık' bile yoktur.
- "Çıt"ları da çıkmaz...

Gelelim konunun ortasına:
Haber kahramanı şimdiye kadar hep kelebek olarak biliniyordu.
Meğerse öyle değilmiş...
- Ne miymiş?
Her yıl belli dönemde ortaya çıkan ve havada uçuşarak ilginç görüntüler oluşturan bu kanatlılar incelenmiş ve kamuoyunca bilinenin aksine bunların kelebek olmadığı belirlenmiş.

İşte o kar görüntüsünü yaratan ve yıllarca kelebek dediğimiz canlıların sırrı:

Sakarya Üniversitesi;
Sakarya Köprüsünü kaplayan milyonlarca kanatlının kelebek değil, iki yıl içinde erginleşerek sudan çıkan ancak bir gün yaşayabilen 'bir gün sinekleri' olduğunu açıkladı. Bu olay görüntülere de erginlerin 'çiftleşme töreni' dedi.
SAÜ ayrıca; kelebeklerin tırtıldan dönüştüğünü hatırlattı.
Ve...
"Milyonlarca tırtılın istilası durumunda büyük katliam olurdu ve çevrede söğüt, kavak, meşe ve fındık gibi herhangi bir tarım bitkisi yetiştirmek imkansızlaşırdı" değerlendirmesinde de bulundu.
SAÜ, ayrıca 'Bir gün sinekleri'nin larva döneminde sudaki balıkların en önemli besin kaynağı olduğunun, son yıllarda artan kirlilik nedeniyle, bölgedeki balık popülasyonunun azaldığının, su içinde sineklerle beslenecek fazla canlı kalmadığının..." diyerek gerçek tehlikenin altını da çizdi.
- Anlayana...

Yani kelebekler her yıl orada toplanıp dans etmiyor, 'burada ki tehlikenin farkında mısınız?' diyormuş.
"Ben bunu anladım..."
Bırakın balığı, içerisinde hiçbir canlılın yaşayamadığı koskoca nehiri kirlettiğimizi; sinekler, böcekler anladı bizler anlayamadık.
Hala sineğe kelebek, uçuşuna dans demenin; uğruna turlar, geziler düzenlemenin peşinde koşuyoruz...
Biz nasıl bir toplum olmuşuz?
- İşte ben bunu anlayamadım...

Gelelim 2012'ye, yani bugüne...
- Değişen bir şey yok.
Hiçbir şeyin değişmediğine bir örnek vereyim de doyurucu olsun:
Bir haber ajansının konuyu abonelerine sunarken kurduğu iki cümleye dikkatinizi çekmek istiyorum:
Işığın sadece köprü üzerinde olduğunu(!) ve bu yüzden birgün sineklerinin buraya geldiğini tahmini yorumuyla habere katan editör nehrin kirliliği konusunda bilgilendirici ve uyarıcı hiçbir cümle kurmayıp bakın ne diyor:
- "Nehir boyunca uçan sineklerin, köprü üzerindeki ışığa geldikleri tahmin ediliyor"
- "Sinekler doyumsuz bir tabiat olayını gözler önüne serdi"
- ...?
Nehrin kirliliği veya temizliğinden sorumlu olanlar mı ne yapıyor?
- Yeni yeni "yaşanabilir yaşam alanları..."

SON SÖZ:
Felaketin eşiğine gelip de, "ne güzel" demek, "oralı bile olmamak" ancak ve ancak bu kadar cahil kalmakla mümkündür...

 

 
Toplam blog
: 660
: 862
Kayıt tarihi
: 15.04.08
 
 

Atatürk, cumhuriyet ve Türkçe sevdalısıyım. Hayatımda hiçbir konu veya olay karşısında 'keşke' de..