Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '15

 
Kategori
Deneme
 

Bu yazıyı senin için yazdım...

Bu yazıyı senin için yazdım...
 

Kutuyu özenle, düşünerek açmaya çalışalım.


Öğretmenlik zor bir meslektir. Birçok meslek bazı bakımlardan öğretmenlikten zor olabilir; ama genel olarak düşünülürse en zor meslek öğretmenliktir. Örneğin madencilik , dalgıçlık bazı bakımlardan zordur, dağcılık, pilotluk... uzatmayalım bazı bakımlardan öğretmenlikten zor olan binbir meslek sayılabilir; ama yukarıda da belirtildiği üzere dünyada en zor mesleğin öğretmenlik olduğu tartışılamaz.

Bu yazımızın konusu ne öğretmenlik mesleğidir ne de öğretmenliğin zorluğunu vurgulamaktır. Bu yazımızda internet ortamında yazı yazmanın bazı bakımlardan öğretmenlik mesleğinden daha zor olduğuna işaret edeceğiz:

Öğretmensiniz, bir sınıfa örneğin lise 2. Sınıfına giriyorunuz. Bu sınıftaki çocukların lise 1. sınıflarla, lise 3. Sınıflarla farklarını bilirsiniz, yani çocukların genel düzeyleri hakkında bir fikriniz vardır. Sonra öğreteceğiniz ders bellidir, konu da bellidir, hangi yöntemle kaç dakika ders işleyeceğinizi de tesbit etmişsinizdir. Bir de internet ortamında bir yazı yazdığınızı düşünün. Okuyucularınızın kim olduklarını biliyor musunuz? İşçi midirler, memur mudurlar, esnaf mıdırlar, tüccar mıdırlar...? Genel eğilimleri nedir? Genel düzeyleri nedir? Soruları çoğaltabiliriz. Demek ki okuyucularımızı tanıyamıyoruz. Bir çalışma yaparak okuyucularınız hakkında aşağı yukarı bir fikir edindiniz diyelim. Peki, belli bir zaman sonraki okuyucular?

Okuyucuları tanımak gerektiğini ima ederken onların nabızlarına göre şerbet vermeyi kastetmiyoruz. Şerbetçiler yazar olamazlar.

Bazı yazarlar, okuyucuların ortak duygu ve düşüncelerini sezdikleri için konularını buna göre seçerler. Bazı yazarlar da, tıpkı reklamcılar gibi bir hedef kütle tesbit edip onlara hitap ederler. Bazı yazarlar da, daha doğrusu blogerler de okuyucularıyla iletişime girebiliyorlar. Bazı siteler bu imkânı sağlıyor. “Oku beni okuyayım seni.”örneği yorumlar  yazıyor, takip ediyor, takip ediliyor; arama motorlarının dilinden anlıyor...vb. çalışmalar yapıyorlar. Sonuç olarak az çok okunuyorlar da.

Yazarların moralleri ile okunma oranları arasında bir doğru orantı olsa gerek.Bunun için özel bir araştırma yapmadım. Ben, “Hiç kimse okumasa da hiç moralimi bozmadan yazmaya çalışırım.”diyordum kendi kendime; ama ne oldu,  okuyucu sayısı azalınca artık yazmamaya başladım. Daha doğrusu Milliyet Blogda sık sık yazmamaya,  diğer bloglarımda yazmaya başladım. Hani, okuyucu sayısını düşün müyordum. Demek ki okuyucu ister istemez etkiliyor yazarı.

Öğretmenler öğrencileriyle yüzyüzedirler. Onların gözlerindeki parıltıyı görebilir, onların jest ve mimiklerini değerlendirebilir. Yine öğrencilerin sorularından konuyu ne derece anladıklarını kestirebilir. Ama blogerler öyle mi? Kısaca internet ortamında yazı yazmak kolay değil.

Bu yazıyı blogerler için mi yazdım? Hayır, her bloger bu yazdıklarımı bilir. Bu yazıyı bütün okuyucular için mi yazdım? Hayır, okuyucuların tümüne hitap etmek her kişinin harcı değil.

Bu yazıyı senin için yazdım.Hangi cinsten, hangi ırktan, hangi milletten, hangi meslekten, hangi düşünceden...olursan ol senin için yazdım. Bu yazıyı ister şimdi oku, istersen seneler sonra oku; ister düşünerek oku, istersen düşünmeyerek oku... Bu yazıyı senin için yazdım.

Bir ambalajı açar açarsınız sonra içinde işe yarar bir şey olmadığını görürseniz nasıl bir hayal kırıklığına uğrarsınız. Bu yazıda öyle mi oldu. Belki de öyle; çünkü yazının içinde bir şey yok. Mutlaka yazının içinde bir şey mi olacak? Yazar size bir fikir jimnastiği yaptırmış olamaz mı?

Doktorlar iki de bir “Egsesiz yapın, egsersiz yapın.”deyip dururlar. Bedenimiz güçlensin diye değil mi? Beyinlerin de egsersize ihtiyacı yok mu? Yani her şeyi yazarlardan hazır mı alacağız. Biz çevremizde olup bitenleri göremeyecek miyiz, hukuksuzlukları anlayamayacak mıyız?

           Ne diyordum? Öğretmenlik zor bir sanat. Blogerlik de zor bir zanaat.

          Zorun meyvesi tatlı olurmuş.

          Sabahattin Gencal, Başiskele-Kocaeli

 
Toplam blog
: 181
: 635
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

1943'te Trabzonda doğdu. Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra girdiği Bursa Eğ..