Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '12

 
Kategori
Tarih
 

Bu yolculuk hiç bitmez.

Bu yolculuk hiç bitmez.
 

Dün mağra duvarlarına çizen ressamlar, bugün en güzel işlerden birini yapıyorlar. Yarın ne olacağınıysa hiçkimse bilemez


12 Mayıs 2012 tarihinde, Milliyet Blog'ta yayınlanan " Sonsuz yazılar " başlıklı yazımda da belirttiğim gibi, bilinen  İnsanlık Tarihi'nin 50.000 yıldan fazla olduğu düşünülürse, aşağıda yazacaklarımın önemi, daha bir iyi anlaşılır bence.

Dün Habertürk gazetesinde okuduğum bir habere göre, İspanya'nın kuzeyinde bir mağrada bulunan Paleolitik döneme ait resimlerin, en az 41.800 yıllık olduğu tespit edilmiş. Bu resimlerin Dünya'nın en eski resimleri olduğu, kayıtlara geçirilmiş.UNESCO tarafından koruma altına alınan, Altamira, El Castilo, Tuto Bostollo'nun da arasinda bulunduğu, 11 mağrada bulunan bu resimler, ya modern insanın ilk temsilcileri ya da neandertaller tarafından mağra duvarlarına resmedilmiş...

Bu resimlerin bana en ilginç gelen yanıysa, taaaa 41.800 yıl önce yaşayan insanlar bile, ölüp, kaybolacaklarını anlamışlar ki, kendilerinden bir hatıra, bir iz bırakmak istemişler, yaşadıkları mağraların dışında geri kalanından belki de hiç haberdar olmadıkları şu koskocaman Dünya'ya...

İnsanlığın yaşam izlerini, sevinç ve hüzünlerini duvarlara resmeden, insanlığa sonsuz hatıralar bırakan, duvarlara çiziktirdiği o şekillerin, gelecekte Dünya'nın belki de en prestijli işlerinden biri olacağını, belki de insanlığın ilk profesyonel mesleği, ressamlığın, temellerini attıklarını, kuvvetle muhtemel bilmiyordu; insanlığın ilk yeryüzü temsilcileri... Ruhları şad olsun, onların ve insanlığa pozitif bir şeyler bırakabilmeyi başarmış tüm insanların...

Öte yandan, bilinen, ispatlanmış yazılı tarihi, taş çatlasın 6000 yıllık olan insanoğlu, henüz neredeyse hiçbir şeyinden haberdar olamadığımız, ama içine milyonlarca farklı yaşam, sayılamayacak kadar çok, sonsuz  deneyim eklediği, henüz tam olarak çözülememiş 35.000 yıllık zaman diliminde, o bir türlü aydınlatamadığımız gizemli geçmişinde, Kim bilir, ne bilinmezliklere çözümler üretti? Ve kim bilir, ne çözülebilir sorunlarını çözülemez, kronik hale getirdi?

Bu, insanoğlunun en çözülemez çelişkilerinden biridir herhalde...

Asla çözülemez sanılan sorunlarını kolayca çözebilmek; en kolay çözebileceği meseleleriyse, en çözümsüz, en içinden çıkılmaz hallere düşürmek....

Ne dersiniz? 

Not: Yazıda kullanılan görsel www.evrimhaberleri.com adresinden alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..