Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

Bu zihniyeti anlayamıyorum!

Bolu Anadolu Lisesi’nde görevli hizmetli İ.T. verem hastalığına yakalanmış, bulaşıcı olan bu hastalık doğal olarak aynı okulda öğretmen ve öğrencilerden on iki kişiye daha bulaşmış.

Acil şifalar diliyorum öncelikle her birine; zorlu hastalıktır hele ki et, süt, peynir, bal almaya maddi gücü yetersiz hastalar için…

Bu haberi köşeme taşıma nedenim ise şu: Okulda görevli olan hizmetli İ.T.’nin işine son verilmiş!

Haberi okuduğumdan beri en çok buraya takıldım; yahu hastalıktır bu, bir öğrenci grip olur, yüz kişiye yayar, biri bitlenir bit oradan buraya atlar…

Kanserojen maddeler taşıyan kimyasalların üretildiği yada kullanıldığı yerlerde kanser en tanıdık hastalık olur, mesela işçiler için…

İ.T. neden verem olmuştur, bilinmez, hekim değilim lakin savunma mekanizması ile ilgili olduğunu, en basit anlamı ile, söyleyebilirim.

Zira çocukluğumda şimdi rahmetli olan teyzem verem olmuştu! Bir dönem bizi odasına sokmadılar, ayrı tabak, çatal, kaşık ve bardak kullanıldı, sürekli çok besleyici gıdalardan hazırlanan yemekler yapıldı ve biliyor musunuz, o kocaman evde yaşayan on kişiden hiç birine virüs bulaşmadı!

Yeni bir şirkette işe başlamıştım, yepyeni bir organizasyondu ve koskoca bir fabrikanın asma katında minicik bir odada üç kişiydik.

Başlayalı yirmi gün olmuş muydu, olmamış mıydı, hatırlamıyorum, grip olmuştum.

İşe gittim tabii ki, Nihal Hanım, müdürüm, “Hadi git ve dinlen!” dedi, “Gerek yok, idare ederim dedim, sağolun” dedim ki: Burada bir kadar ofisteyiz, önümüzde yapılacak çok işler var, şu an ben ihracat pazarlaması aşamasındayım ve hasta olmaya niyetim yok! Ben pazarlama işlerimi sağlıklı bir şekilde yapayım, sen iyileş ki operasyonu yapasın!

Gribini al da git, iyileş gel mantığı yani!

Bile bile bir hastalık bir başkalarına bulaştırılmaz!

İ.T. de bile bile bulaştırmamıştır zaten, zavallım, allah bilir, sabahları ne zorluklarla kalkıp işinin başına gitmiştir!

Sahi, kaç para alıyordu acaba?

Kaç çocuğu var, yarım kilo en ucuzundan kıyma Bolu’da kaç paradır ve İ.T. kazandığı parayla ayda kaç gram kıyma, peynir, bal alabiliyordur?

Ve, işinden atılıyor İ.T.; gerekçesi verem oluşu!...

Bir anne olarak elbette oğlum o okulda okuyor olsa endişelenirim, tedavisi tamamlanana kadar izole edilmesini isterim ama var ya işten atılmasına ne yüreğim ne de vicdanım dayanmaz!

Hastalık bu; kime hangi zamanda ne şekilde musallat olacağı belli değil; adamın en çok desteğe ihtiyacı olduğu dönemde işten atmak!

Bu zihniyeti anlamam mümkün değil!

******

Neden bu kadar günü kurtarmak çabasına düşüldü?

İnsan harcamak neden bu kadar kolay oldu?

Bu zihniyetin gün gelip de sizi, bizi harcayacağını bile bile, üstelik!

Hasta bir insanı işinden kovmak hangi akla, hangi vicdana sığar? Ahh, pardon, bilmem kaç rekat namaz fazladan kılındığında İ.T.’nin vebali de ödeniyordur belki!...

******

Yok, ben bu zihniyeti anlamıyorum ve ölene dek de anlayamayacağım sanıyorum !

Sen adamı günde bilmem kaç saat çalıştır, üç kuruş para ver eline, cehaletin kurbanı et; doğurtsun beş, altı, yedi çocuk, sahi: en az üç olmalı diye de bir bindirme var; yeni nesile uyarlanmış hali, yani!

Adam zar-zor bulduğu işinden olmasın diye, kim bilir kaç zaman, bedenini saran hastalığa rağmen işinin başında oldu; kim bilir ne kadar nefes darlığı çekerek, bedeninin her bir eklemi ağrıyarak işini yapıp da, üç kuruş parasını almak için ecel terleri döktü?

******

Sonunda ne oldu?

Adamın hastalığı ilerledi… ( Belki de izin almamak adına hastaneye gitmedi, zamanında, bilinmez)

Üç kuruş para kazanmak uğruna debelenirken musallat olan bir hastalık sınucu işinden atıldı!

Eeee, hadi diyelim bakalım: Bu kimin ayıbı?

******

İ.T. bir örnektir yalnızca: Savunma mekanizmasını güçlendiren gıdaların asgari ücret ile çalışanların ulaşamayacağı düzeyde olması ve işsizlik nedeniyle kolayca kovulan çalışanlar; sırada bekleyen üniversite mezunları gençlerin “Ne iş olsa yaparım abi!” çaresizlikleri…

Para ile dönen çarkların dişlileri arasında eziliyorken: Herşey güllük gülüstanlık!

“Mutluluk testi sonuçları: Türkiye’de bilmem kaç oranında kişi mutlu!”

Oooo, vavvv, süperrrr!

Sonuçlar mükemmel!...

******

Dedim ya, bu zihniyeti anlamıyorum!

Anlayamıyorum…

Ölene kadar da anlayacağımı sanmıyorum; ki: umarım ölmeden anladığım zamanları yaşarım!

Bu adam bu hastalıktan ölüp giderse ve evinde yaşayanların hali nicedir diye sorulmazsa; kimse kusura bakmasın ama istediği kadar kişi "Mutluyum" desin ve istediği kadar "Müslümanız!, "Hakkımızı ararız laiklik karşısında!" diye böğrünsün; Kendini İ.T. yerine koyabildiğin kadar insansın! O'na yapılan sana yapıldığında suskun kaldığın kadar...

Bilmem anlatabildim mi?

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..