Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '07

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Budapeşte ve Pecs'te sizi bekleyen anılarınızı almaya gidin!

Budapeşte ve Pecs'te sizi bekleyen anılarınızı almaya gidin!
 

Pamuk Tarlası gibi bir gökyüzünün ardından, hasretle kavuşan iki sevgilidir Buda ve Peşte.. Aralarındaki bağ öyle güçlüdürki, iki kıyının öpüştüğü yerden geçerseniz eğer, Aşk rüzgarları eser.. Mutlaka hissedersiniz..

Her aşkın içinde biraz hüzün vardır ya, eğer puslu bir günse orada bulunduğunuz an, aynı rüzgardır bir aşkın hüznünü kulağınıza fısıldayan..

Aslında Paris gibi ya da Prag kadar romantik bir şehirdir Budapeşte.. Aşıksanız aşkınızı da yanınızda istersiniz, değilseniz her an aşık olabilirsiniz.

Macaristan'ın başkenti olmasının yanında Avrupa'nın en tarihi kentlerinden biri olmasıyla da ünlü olan bu kente gittiğinizde kendinizi bir masal diyarında hissediyorsunuz. Masalın kahramanı ise kesinlikle sizsiniz ve mekana göre senaryoyu yazan da..

Mesela Budin Kalesi'ni gezerken kendinizi -eğer bayansanız- kabarık bir balo elbisesinin eteklerinden tutup da Kalenin merdivenlerinden süzülen bir prenses gibi hayal edebilirsiniz. Burası doğal bir fotoğraf stüdyosu adeta..

Parlamento binasını bir uçtan bir uca görebileceğiniz bu kalenin içinde Matyaş Kilisesi ve Balıkçılar Meydanı var. Birçok taç giyme törenine ev sahipliği yapan kilise, 1541'den sonra Osmanlı döneminde 145 yıl boyunca
kilise ve camii olarak kullanılmış. Kanuni Sultan Süleyman bu topraklardaki ilk cuma namazını, Matyaş Kilisesi'nde kılmış.

Aslanlı köprü ile üzerinden geçtiğiniz Tuna Nehri ise binlerce yıllık mazisini anlatır gibidir. Yağmurlu bir gündeyseniz hazin hikayeler dinlersiniz ondan, ama güneşi yakaladıysanız, pırıltısında görürsünüz yüzlerce yıl öncesine ait en mutlu günlerin hikayesini.. Tuna'yla tanıştıysanız sizin hikayenizi de almadan bırakmaz... Onunla olan anılarınızı ve ona anlattıklarınızı da alır, akmaya devam eder ve başka diyarlara anlatır..

Kahramanlar Meydanı en güzel yerlerinden biridir Budapeşte'nin! Heykel sanatının sıklıkla görüldüğü bu kentte siz susunca onlar konuşur! Hatta bu meydandaki heykeller her an canlanıverecekmiş gibi gelir insana..

Türklerin izlerini görmemek neredeyse imkansız.. Bu anlamda Budapeşte'deki en önemli mekanlardan biri Gül Baba Türbesidir. XV. yüzyıl sonlarıyla XVI. yüzyıl başlarında yaşamış şair bir Bektaşî dervişi olan Gül Baba'nın Türbesi size oradaki Türk varlığının izlerini belgelerken aslında şimdi varlığımızın oralarda olamayaşının hüznünü de yaşatmıyor değil.

Gül Baba'dan başka Buda'da valilik yapmış olan son Buda Valisi Abdurrahman Paşa'nın da mezarına Budapeşte'de rastlayabilirsiniz.

Sokaklardaki keman sesi ve insanların neşesi -eğer küçük bir kentte yaşayanlardansanız- hayatınıza sizin dünyanızın dışındaki hayatlardan farklı bir tat bırakır.. Ne de olsa insanlar farklı mekan başkadır..

Tuna'da iki kıyıyla buluşan Buda ve Peşte'nin güzelliği aslında anlatmakla bitmez. Ancak Macaristan'ın başka bir kenti daha var ki, O'nu da görmeden dönmemenizi tavsiye ediyorum. Eğer yurt dışında tatil planlayanlardansanız size önce Pecs'i sonra sonra Budapeşte'yi görün derim. Ha bir de Zigetvar'a gidip Zigetvar Kalesini..

Pecs bir kere herşeyden önce insana huzur veriyor. İnsanların naif duruşu, kentteki yoğun sosyal aktiviteler ve meydanların güzelliği ile sıkılmaya vakit bulamayacaksınız. Özellikle üniversite öğrencileri için Temmuz ayının sonu ve Ağustos ayının başları çok ideal. Çünkü bu tarihlerde ICWIP zamanı gelmiştir demek.. ICWIP'in açılımı ise International Culture Week in Pecs.. Bu uluslararası organizasyona ev sahipliği yapan Pecs Üniversitesi. Tabi yerel yönetimin de katkıları büyük. Dünyanın dört bir yanından katılan üniversite öğrencilerinin kendi kültürleriyle buluştuğu coşku dolu bir ortam... Eğlence, müzik, konser, dans, spor, workshoplar, yarışmalar... Eğlenirken bilimi de unutmuyorsunuz.. Hatta herkes eğitim sistemi üzerine tartışıyor, dünya gündemi hakkında fikirlerini söyleyebiliyor.

Bu organizasyonda yer almak benim için harikaydı. Hele hele Dumlupınar Üniversitesi futbol takımının bu organizasyonda şampiyon olması daha bir başka güzeldi.. E ne de olsa başka memlekette zafer kazanmış gibisiniz adı futbol da olsa :)

Pecs Üniversitesi ile Dumlupınar Üniversitesi'nin kardeş üniversiteler olması, burada Türk kültürünün daha yakından tanınmasını da sağlıyor. Çünkü bir yıl Pecs'te bir yıl Kütahya'da düzenlenen kültür haftaları çok ilgi görüyor. Dumlupınar Üniversitesi'nin Pecs'te düzenlediği "Türk Kültür Haftası"nda hafta boyunca Türk müziği, dansları, yemekleri, geleneksel kıyafetler ve fotoğraf sergileri Macar halkının beğenisine sunuluyor..

Arada konuşulan dil aynı olmasa da insanlar gülümseyişleri ile son derece sıcak..

Kentte çok hoş oteller mevcut.. Loş ışıklı balkonu olanları tercih etmenizi öneririm. SZECHENYİ MEYDANI'nda çok hoş cafe ve oteller var.

Bu meydanın en önemli özelliği ise birbiriden güzel binaların burada bulunması ve kiliseye çevrilmiş olan cami... Ülkemizde kiliselerin cami olduğunu görmüşüzdür. Bir caminin kilise olması, mihrabın üzerinde çarmıha gerilmiş İsa... Çok farklı geliyor insana..

Konserler bu kentte Katedral Meydanı'nda olur. Meydandaki katedral, dışarıdan ne kadar görkemliyse içeriden de o kadar büyüleyicidir. Altın rengi ile süslenmiş bu katedralin içini gezerken büyük bir arp sesi size eşlik eder...

Müzeleri de çok ilginç bu kentin... Yer altı müzesinden tutun da porselen müzesine (Zsolnay Müzesi; dünyanın bir çok yerinden porselenler toplamış hatta yolu Kütahya'dan geçmiş birinin koleksiyon müzesi) kadar bir çok -ilginç- müzeyi zevkle gezebilirsiniz.

Halkın en çok sevdiği ve önem verdiği şeylerden biri de canlı çiçekler.. Şehirlerini evlerini yaşadıkları heryeri mümkün olduğunca canlı çiçeklerle süslemeye gayret ediyorlar ve birbirinden güzel çiçekleri birbirleriyle yarıştırırcasına sergileyerek satıyorlar. Evet çiçek bu kentte çok önemli ve biraz da pahalı...

Ayrıca 2. el eşya pazarları da çok ilgi görüyor.. Bu pazar ve dükkanlardan Macar kültürüne ait bir çok eski biblo ve süs eşyası bulabilirsiniz..

Sevgililerin ayrılmamak için beraber kilit taktıkları ve anahtarını kaybettikleri o köşeden sonra hiç ayrılan oldu mu bilmiyorum ama siz bu kentten kolay kolay ayrılmak istemeyeceksiniz... Çünkü sizi kendine bağlayacak, aklınızı çelecek çok güzel özellikleri var.. Bunlardan biri de Macar Mutfağı...

Macar mutfağının menüsü zengin.. Osmanlı mutfağının lezzetleri hala saklı.. Hatta bazı kelimeleri bile.. E yaklaşık 150 yıl.. O kadar olmalı değil mi...

Aslında bu iki kentle ilgili anlatacak çok şey var ama hepsini burda anlatmak olmaz.. Siz yaşamalısınız!

Gitmeyi düşünenler ve gidemeyip merak edenler için şimdi ben susuyorum, fotoğraflar konuşuyor!

Evet Budapeşte ve Pecs kentlerinin ruhundaki yolculuğunuz şimdi başlıyor!

 
Toplam blog
: 10
: 2100
Kayıt tarihi
: 27.06.06
 
 

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Tarih Bölümü'nde Dr. Öğrt. Üyesiyim . Dünyanın en güzel üniversit..