Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '10

 
Kategori
Anılar
 

Buğulu camlar

Buğulu camlar
 

Çocukluğumdaki kış günlerini düşününce, bambaşka bir mutluluk sarıyor ruhumu. Antalya'nın o eski, toprak sokaklarına yağmurlu günlerde inemezdik oynamaya. Çamurlara bulanmış ayakkabılarla eve dönmek en azından annelerimiz için hoş değildi. Biz de evin içinde yaratırdık oyunlarımızı. Şimdiki çocuklar bizim saatlerce oyalandığımız şeylere ' Oyun ' bile demezler ya...

Ördek sobanın açık kapağından dilini çıkaran alevi seyretmek ne güzeldir oysa. O sobanın üzerine konmuş maşada kızarmış ekmeğin kokusunu şimdi hangi ekmek kızartma makinesi verebilir? Ya odunların yanarken çıkardığı sesle, çaydanlığın içindeki suyun kaynarken çıkardığı ses? Hele bir de hava soğuksa ve yağmur çiseliyorsa? Camlar nasıl da buğulanıverirdi öyle zamanlarda.

Buğu bütün camı kapladığı zaman, pencerenin önüne oturur, işaret parmağımı, camın üstünden başlayıp özenle aşağıya doğru indirirdim. Buğudaki minik su damlacıkları birbirleriyle birleşip iri bir damlaya dönüşür, ahşap çerçeveden aşağıya akardı. Hiç bıkmadan, buğunun tamamı kayboluncaya kadar birleştirirdim o su damlacıklarını. Bazen de camda buğu oluşmadan önce cama görünmez bir yazı yazardım parmağımla. Oda ısınıp cam buğulanmaya başlayınca, camdaki yazı buğuların arasından bir süs gibi belirirdi. Eğer cam buğulanmazsa, gidip hohlardım yazının etrafına, bu kez kısa süreli belirip kaybolurdu yazı.

Ne zaman buğulu bir cam görsem, çocukluğumun buğulu camlarına yazdığım yazılar gelir aklıma, bir de yaşamın izleri...Buğu, yaşamın kanıtıdır çünkü. Bir camda buğu varsa, ardında yaşam vardır. Buğu bir evin camındaysa, o evde soluk alınıyordur, ocak tütüyordur, çay ya da çorba kaynıyordur. Buğu, şehirlerarası bir otobüsün camındaysa, vuslat yolcularının soluğu oluşturuyordur damlacıkları.

Fırından aldığınız sıcacık ekmek de buğulandırır torbasını. Ekmek de yaşamın kanıtıdır. Yiyebilecek dirliğiniz, para verip alabilecek gücünüz var olduğunuz sürece. Pişirdiğiniz çorba da kapağını buğulandırır tencerenin. O da yaşamın kanıtıdır bir anlamda. İçebilecek, suyuna ekmek banacak mecâliniz olduğu sürece.

Bir insanın yaşayıp yaşamadığı, nabzından yeterince anlaşılamıyorsa, burnunun önüne ayna tutulur. Ayna buğulanırsa yaşıyordur o insan. Buğu, bunun için yaşamın kanıtıdır işte.

Kış aylarının, ağır aksak da olsa hüküm sürmeye çalıştığı şu günlerde, yoldan geçerken gördüğüm buğulu otobüs camlarını, mutfak camlarını gördükçe sevinç kaplıyor içimi,ardında yaşam var diye. İşaret parmağımı uzatıp, bütün buğulu camlara sevgi sözcükleri yazmak geliyor içimden, Nazım'ın şiirindeki gibi; Yaşıyoruz, çok şükür...der gibi...

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..