Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Bugün 13 Mayıs, Anneler Günü

Bugün 13 Mayıs, Anneler Günü
 

Bugün Anneler Günü… Bütün annelerin bu özel gününü içtenlikle kutluyorum.

Annelerin fedakârlığı anlatmakla bitmez. Bizim bilmediğimiz, duymadığımız ne fedakâr anneler var kimbilir. Bugünkü gazete manşetlerinde bunlardan birisi yer almış. Onun şahsında, karşılaştığı her güçlüğü evladı için yenmeyi göze alan anneleri minnetle anıyorum.

ANA GİBİ YAR OLMAZ (Yeni Şafak). 73 yaşındaki anne en büyüğü 53 yaşında olan tekerlekli sandalyeye mahkûm üç çocuğuyla bebek gibi ilgilenerek büyüttü, yetiştirdi.

Bazan karşımıza daha farklı durumlar çıkar. Fedakârlığın bile yetmediği zamanlar… Orada artık biraz şansa, yaratıcının bize bahşedeceği lütfa ihtiyaç vardır. Çaresiz kaldığımızda ağzımızdan hiç eksik olmayan dualar, ne yazık ki her seferinde isteklerimizin gerçekleşmesin yetmez. Bazıları daha şanslı olabilir…

470 GRAMLIK HEDİYE (Posta). Ceren 5, 5 aylık olarak doğduğunda sadece 470 gramdı. Hiç kimse Ceren’in yaşayabileceğini ummuyordu. 4 ay boyunca kuvözde yaşam savaşı verdi. Sonunda bu savaşı kazandı ve Türk tıp tarihine en erken dünyaya gelip hayatta kalan bebek olarak geçti. Annesi Annaler gününde benim için en güzel hediye Ceren’in yaşıyor olması, dedi.

Hani derler ya, çocuk kaç yaşına gelirse gelsin, anne babasının gözünde yine çocuktur, çok doğru. Kaç yaşına gelirsek gelelim bizim gözümüzde de anne baba, anne baba olarak kalmıyor mu? Bundan daha doğal ne olabilir?

Tabi burada anne babanın çocuk için çektiği hiç bitmeyen endişeler var.

Anne evlât ilişkisinden söz etmişken bir başka gazetedeki ilginç haberi hemen buraya almalıyım… Çocuklarımıza veya anne babamıza karşı yapmak isteyip de gerçekleştiremediğimiz her niyetin, her arzunun karşısında parasızlık, imkansızlık gibi engeller vardır. Şimdi haberi okuyunca eminim çok şaşıracaksınız.

DÜNYA BÖYLE EVLAT GÖRMEDİ (Hürriyet). Aile şirketlerine danışmanlık yapan Haluk Alacaklıoğlu bu şirkette patronun iki oğlundan birinin ayda 10 bin, ötekinin ise 500 bin dolar harcadığını saptadı.

Bu da öksüz bir kızın farklı bir hikâyesi. Kayseri Valisi Osman Güneş, Özlem’in manevi babası olmuştu. Her zaman yanında ve yardımındaydı. Bir evlât gibi onu kendi elleriyle evlendirmeyi, mürüvvetini görmeyi ve ona bu güzel günde öksüzlüğün acısını tattırmamayı düşünüyordu.

Kader bu ya, hiç hesapta yokken Vali baba, seçim sebebiyle görevinden ayrılması gereken İçişleri bakanının yerine bakan oldu. Şu kısmetsizliğe bakın ki, Özlem’in nikâhının olduğu gün ve saatte Ankara’da daha önemli bir nikâh vardı. Ve vali bey çok istemesine rağmen sözünü tutamadı.

ÖKSÜZ KALDI (Takvim). Vali Güneş kimsesiz Özlem’in manevi babasıydı. Onu elleriyle evlendirecekti. İçişleri Bakanı oldu. Nikâhına gelemedi. Çünkü Ankara’da başka bir düğün vardı.

Bugün hiç siyaset konuşmasak keşke diyorum içimden ama, gazeteler duramazlar ki… Vatandaş böyle istiyor demek. Onlar da mutlaka bir yerinden tutup gözümüzün içine içine sokuyorlar…

Başbakan dün Erzurum’da hem bazı tesisleri açmış, hem de seçim sezonunu… Dadaşlar sadece Türk bayraklarıyla doldurmuşlar meydanları… İyi de yapmışlar bence… Önce Vatan, millet, bayrak gelir. Cumhuriyet, bu milletin bu vatan üzerinde bayrağını özgürce dalgalandırabilmek için seçtiği bir rejimdir. Demokrasi bu rejimin sistemi, parti ise demokrasinin bir unsurudur sonuçta…

Salt particilik anlayışı geçmişte bize yeteri kadar zarar vermiştir. Yeniden aynı yanlışa düşmeden, hatalarımızdan ders alıp, kendimize bir yön çizmeliyiz. Ben bu açıdan dünkü Erzurum mitingiyle bugünkü İzmir mitingi arasında çok bir fark göremiyorum. Fark olmasını da istemiyorum. Fark amaçta değil, yöntemde olmalıdır ve öyle de kalmalıdır.

BAYRAK YARIŞI (Akşam). Erdoğan seçim startını verdiği Erzurum’da gövde gösterisi yaptı. AKP’liler hükümeti hedef alan yaiklik mitinglerine aynı şekilde binlerce Türk bayrağı açarak karşılık verdi.

GÖZLER BUGÜN İZMİR’DE (Bugün). Cumhuriyet mitingi nöbeti bugün İzmir’de. Bayrak giyinen kente akın var. İki milyon kişi Alsancak’ta buluşacak.

İZMİRDEYİZ (Cumhuriyet). Tandoğan ve Çağlayan’dan sonra milyonlar bugün Cumhuriyet mitingi için al bayraklarla Gündoğdu meydanında buluşuyor.

GÖZLER İZMİR’DE (Hürriyet). Türkiye’nin kalbi bugün İzmir’de atacak. Gündüz Cumhuriyet mitinglerinin en büyüğü yapılacak.

Partiler sonuçta birbirlerinin rakipleri. O yüzden benim kadar rahat ve iyimser de bakmıyorlar olaylara. Çünkü birinin alacağı oy öbür partinin işini zorlaştıracak. Bu yüzden kıyasıya bir mücadele var.

Erzurum’da başbakan Erdoğan CHP’ye yüklenirken, DSP de AKP’yi hedef seçmiş. Bakalım hayırlısı…

HALKTAN KORKUYORLAR (Bugün). Seçim kampanyasını Erzurum’da açan Erdoğan gövde gösterisi yaptı. CHP halktan kaçıyor. Cumhur’un yanında olan halktan korkmaz, dedi.

HEDEFİMİZ AKP (Cumhuriyet). DSP’li Sezer : Seçim işbirliğinde hakkaniyetli bir sonuç elde etmek zorundayız.

CHPYE KANMAYIN (Radikal). Başbakan Erdoğan Erzurum’da 12 bakanla gövde gösterisi yaptı. CHP’yi hedef alan Erdoğan bunlar ne cumhuriyetten ne halktan yanadır, dedi.

SEVGİ SELİ (Star). Başbakan Erdoğan Abdullah Gül’le birilkte çıktığı ilk seçim mitinginde coşkuyla karşılandı. Erzurum meydanlara aktı.

MİLLETTEN KORKUYORLAR (Türkiye). Erdoğan muhalefete yüklendi. Halkın yanındayım diyen halka gitmekten kaçmaz.

AÇILIŞI YAPTI (Yeni Şafak). Erzurum’da 12 tesis açan başbakan Erdoğan yüzbinlere hitap etti. CHP’nin meclisten ve halktan kaçtığını belirten Erdoğan seçim sürecinin de açılışını yapmış oldu.

Seçim süresince her partinin oy toplayabilmek için kendine göre çeşitli kozları var, ikna metodu var, reklam stratejisi var. Bu konuda ortaya atılan farklı bir görüşü Radikal manşet yapmış. Bilmem siz de aynı görüşe katılır mısınız?

DANIŞMANDAN İLGİNÇ BAKIŞ (Radikal). AKP’nin reklam kampanyalarını yürüten ve Erdoğan’a çok yakın bir isim olan Erol Olçak, kitleler ile kadınlar birbirine benzer, ikisi de yoktan anlamaz, dedi.

Daha değişik konuda daha farklı bir iddia da Güneş gazetesinden… Güya AKP, muhtıra konusundaABD’den yardım istemiş daha doğrusu gazetenin deyimiyle askeri ABD’ye şikâyet etmiş.

Duyunca insanının canını şöyle bir sıkmadan durmuyor haber. Hele biraz particiliğiniz ağır basarsa, yani AKP’ye karşı bir tavır içindeyseniz, ağzınıza gelenleri sıralamadan duramazsınız.

Ama şöyle durup bir düşünürseniz, böyle bir şey olamayacağını anlarsınız. Birincisi ortada şikâyet edilecek bir durum var mı ki, herkes her şeyi zaten biliyor ve görüyor. Eğer burada söylenmek istenen AKP’nin isteğiyle ABD’nin harekete geçtiği ise, buna gülmek mi lazım, övünmek mi bilemiyorum.

ABD’nin AKP’nin isteğiyle bir şeyi yapması veya yapmaması mümkün mü? Eğer AKP’nin böyle bir gücü varsa önünde saygıyla eğilmek lazım. Başka ne denir ki…

ASKERİ ABD’YE ŞİKÂYET ETTİLER (Güneş). AKP’nin Genelkurmay bildirisinden sonra ABD büyükelçisine Bize sahip çıkın mesajı ilettiği öne sürüldü.

Biraz da gülelim faslından bir manşet var şimdi sırada… DYP ile ANAP’ın altında birleşecekleri şemsiye yok olmuş. Bu da ne demek şimdi diyeceksiniz. Bunlar Demokrat Parti çatısı altında birleşeceklerdi ya, Demokrat Parti adını elini çabuk tutan bir vatandaş almış.

Aslında benim gönlüm Menderes’in simgesi haline gelen Demokrat Parti’nin bu iki parti ve lideri tarafından kullanılmasına razı değil. En başta Demokrat Parti adının kimin adına tescillil olduğunu düşündüm. Ancak yanlış hatırlamıyorsam gazetelerde “İsim hakkı Erkan Mumcu’nun ya da ANAP’ın elinde olan Demokrat parti” diye bir ifade kullanılmıştı. O yüzden es geçmiştim.

Şimdi iki şık var. Ya o uyanık vatandaşı tehdit edeceksiniz, ya da bir ilden liste başı yapacaksınız, o kadar basit. Tabi bir de üçüncü şık var. Demokrat kelimesinin önüne "Öz" veya "Hakiki" diye bir ek koyacaksınız. Duygusal tarafım, İnşaallah böylesi olur, diyor.

MERKEZ SAĞDA KOMEDİ (Radikal). Günler önce Demokrat Parti çatısı altında birleşme kararı alan DYP ve ANAP başvuruda gecikince, Cemal Şen adlı biri DP’nin isim hakkını aldı. İki parti eski bir DP’li olan Cemal’in peşinde…

Dünkü gazete manşetlerinde işlemiştik hatırlayacaksınız, Sayın Baykal ve Teziç, cumhurbaşkanının halkın seçmesinin felâket olacağını söylüyorlar ve Anayasa değişikliğinin veto edilmesini istiyorlardı.

Vetonun referandumu doğuracağı, referandumun çıkmaza gireceği ve dolayısıyla bu işin sürüncemede kalıp rafa kaldırılacağı gibi bir beklenti vardı. Bugünkü gazetelerde yer alan bir haber olaya farklı bir bakış açısı getirdi.

TUĞCU’DAN SÜRPRİZ AÇIKLAMALAR (Zaman). 367 kararıyla sistemi kilitleyen ve meclisin cumhurbaşkanı seçmesini engelleyen Anayasa Mahkemesi’nin başkanı Tülay tuğcu, Anayasa değişikliğini cumhurbaşkanı bir kere veto edebilir, ikinci sefer tekrar 367’nin üstünde oyla gelirse onaylayacaktır, dedi.

En sona kötü bir haber kaldı. Görmezden gelsem mi düşündüm ama, kaçarak hiçbir şeyden kurtulamayız ki. ABD’deki üs saldırı planından sonra benzeri bir girişim haberi de Almanya’dan geldi.

Bunlar dünyadaki imajımızı zedeleyen hareketler maalesef. Gerçi herkes kendinden sorumludur ama, bu aidiyet meselesini henüz insanlık çözebilmiş değil. Keşke bir yanlışlık olsa…

ALMANYA’DA el-TÜRK ALARMI (Sabah). ABD’den sonra Almanya’daki üslere saldırı hazırlığından de Türkler çıktı. El-Kaide bağlantılı 3’ü Türk 5 kişi kaçtı. Almanya terör alarmında…

Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..