Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '07

 
Kategori
Blog
 

Bugün bayram, erken kalkın çocuklar

Bugün bayram, erken kalkın çocuklar
 

Bilgisayar yatağın yanına gelmiyor, çünkü bağlantıları var. Ama yatak bilgisayar masasının yanına pekâlâ (it gibi) gidiyor. Benim yatağım da bilgisayar masasının yanında tabii ve saat gecenin ikisi… Ben güya uyuyorum ve bilgisayarım açık. Ekranın sağ alt köşesinden “pırt” diye biri fırlıyor. Tek gözümü açıp bakıyorum, Ali Gülcü kardeşimiz.

“Uyuyor musun Kaptan?”diyor.

Ne yanıt veririsiniz?

“Uyuyordum” diyemem ya! Başlıyor tabii muhabbet. Biz erkekler dedikodu yapmayız hanımlar gibi, muhabbet ederiz! Bu Ali Gülcü tam bir gece kuşu(benim gibi) ve muhabbeti de tatlı.

Geçen gün de gecenin bir yarısı ekranın sağ alt köşesinden çıkınca koyu bir sohbete daldık. Kaynatmıyoruz tabii, muhabbet ediyoruz. Laf arasında “Ağabey kızma ama sana bir şey söyleyeceğim “dedi. Lafa bakın lafa! Ben hiç kızar mıyım Ali kardeşime? “Söyle Ali, hiç çekinme” dedim tabii.

“Ağabey ben artık güvenilir üye oldum” dedi palas pandıras!

Sol yanıma bir sancı girdi ama belli etmedim. Gittim hemen buzdolabından bir şişe bira aldım ve sigaraya saldırdım(kül tablasında bir sigaram olduğu halde)… Elim ayağım titriyor ama kendimi tutuyorum. “ Yaaa, öyle miii? Seni de kaybettik demek Ali” dedim ama neredeyse klavyeyi parçalayacağım. Sohbet bitti ama ben sabaha kadar gözümü kırpmadım.

Sabah olur olmaz geçtim bilgisayarın başına ve açtım sayfamı. Başladım her biri “Nobel” ödülüne layık yazılarımı teker teker silmeye… Bir, iki, üç, dört, beş… Hem siliyorum hem de zırlıyorum. Altıncı yazıda bir uyarı geldi, beşten fazla yazı silemezsiniz, varsa bir sorun bize yazın, diye. Ben de “blog gir” bölümünden iki satırlık bir yazı yazdım ve yayına verdim: “Açıklayamayacağım özel sebeplerden dolayı MB’ yi terk ediyorum” diye.

Gemileri yakmıştım sizin anlayacağınız. Hemen ablama (Blog yazarı Alev Meisel) bir mesaj çekerek durumu bildirdim. “Ayın 19’una kadar sabret, gelince ben seni…” diye bir yanıt verdi. O kızgınlıkla Ali Gülcü’ye “Yuf olsun sana” diye bir mesaj çektim ama içim içimi yiyordu tabii. Hemen Fulya’yı aradım Messenger’den:

“Kııııııız, hayırsız” diye yazdım.

“Hayrola abi” der demez de içimi bir güzel boşaltıverdim. O da güvenilir yazar ya ablam gibi, işin oluruna oluruna gidiyor ama beni susturamadı tabii. Ona da yarım saat zırladım. Sanki o “Güvenilir yazarlardan sorumlu editör”… Bu arada Vakayinüvis ve Bal arısı Özlem’den mesajlar geldi…”5 yazınızı silmişsiniz, hayrola” diye…

“Sarısaçlınazenin” ile kavgalıyız. Aramız nanemolla(O da güvenilir yazar oldu). Ne var ki onun desteğine ihtiyacım var. İstiyorum ki bana “Gitmeeeeeeeee” desin. Nerdeeee? “Ohhhh, iyi olmuş! Bundan sonra cikcikli yazılar yazamayacaksınız “dedi ve beni kaderimle baş başa bıraktı.

Akşam saatlerinde Milliyet Blogtan bir mail geldi. “Sayın Culduz, sizin gibi bir yazarın( evet yazarın) aramızdan ayrılmasına asla müsaade etmeyiz, derdiniz neyse söyleyin lütfen” diye…

Bende hoşafın yağı eridi tabii.

Sildiğim beş yazıyı tekrar yayına aldım.

Editörlere de bir yanıt veremedim.

Hem sonra ben…

“Söyleyemem derdimi, kimseye

Derman olmasın diye.”

Bayramınız mübarek olsun efendim.

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..