Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bugün cezaevine girdim!

Bugün cezaevine girdim!
 

Evet, bugün cezaevine girdim, ikisi bayan, tam 47 mahkûmla tanıştım. MEB görevlisi olarak Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevinde Açık Öğretim Lisesi Sınavı’nı yapmak üzere 3 öğretmen arkadaşımla cezaevine girdik. Sınav anında yaşadığım duyguları yazıya dökmek çok zor, hatta imkânsız.

Dikkatimi çeken sınava katılanların genç olmasıydı. Ya yaşlılar okumaya meraklı değildi, ya da onlar liseyi bitirmişlerdi. Gençlerin yüzlerine bakıldığında bizim için hazırlık yaptıkları belli oluyordu. Büyük kısmı tıraş olmuştu, saçları taranmış, hatta iki tanesi jöle bile kullanmıştı. Aslında pek meraklı olduğum söylenemez ama onların hikâyelerini dinlemeyi çok isterdim. İçlerinden sadece biriyle sohbet edebildim. Dört yıldır yatıyor, hiç başlanmamış 12 yılı daha varmış. Niçin yattığını sormadım, ama yaşını sordum. Yaşı 31, çıktığında 43 olacak. En çok hayallerini merak ettim. Acaba neler hayal ediyordu? Evli miydi, dışarıda kimler dört gözle yolunu bekliyordu, özgür olsa nereye gitmek isterdi, dahası çıktıktan sonra burada geçirdiği günler hakkında ne düşünecekti? Bu soru işaretleri hep kafamda olacak…

İçlerinden biri, sınav bittiğinde utanarak yanıma geldi. Yaşı 24-25 olmalıydı. Hepsi “Hocam” diye hitap ettiği halde o “abi” diye seslendi: “Abi, benim için denize ayaklarını sokar mısın?” “Elbette” dedim, senin için değil ayaklarımı denize sokmak, yüzeceğim genç mahkûm!

Sınav bitince cezaevi personeliyle sohbet ettik. Mahkûmların yüzlerindeki ifade, onların da yüzüne sinmiş gibi. Halimizi gördüklerinde içlerinden biri 11 yılın tecrübesiyle; “Mahkûm, babam olsa acımam.” dedi. Bunu ona söyleten sebebin ne olduğunu bilmiyorum, ama çok şey yaşamamış olsa böyle büyük konuşamazdı.

Cezaevinden çıkarken aklıma Han Duvarları şairimiz Faruk Nafizin bir dörtlüğü geldi hatırlamak istedim bir türlü tamamını çıkaramadım. Eve gelince hemen kitabı elime aldım ve aradığım şiiri buldum. Şairimiz demokrasimizin çıbanı olan 1960 İhtilalinde yargılanmış ve Yassıada’da yatarken aşağıdaki dörtlüğü yazmıştı.

DAVET

Gün doğar. Sohbetimiz yalnız ölümdür adada.

Gün batar. Uykuda rüyamız ölümdür yalnız…

Dersiniz, böyle cehennem mi olur dünyada?

Çok değil, bir gecelik bizde misafir kalınız!

Sınavın bitiş saatinin üzerinden yaklaşık 8 saat geçti ama ben hâlâ cezaevindeyim ve şairin tabiriyle dünyada cehennemi yaşayanları gördüm.

Özgürlük bambaşka bir şeymiş. Özgürlüğü iliklerimize kadar yaşamamız temennisiyle…

Osman ÖMEREFENDİOĞLU

 
Toplam blog
: 16
: 1276
Kayıt tarihi
: 31.05.07
 
 

1978 Yılı temmuz ayında Trabzon'un Çaykara ilçesinin yüksek bir yaylasında doğmuşum (rakım 2400). KT..