Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '11

 
Kategori
Deneme
 

Bugün Pazar

Bugün Pazar
 

Çocukluğumda çıktığım yaylamızın (Alayısa'nın) havasını özlüyorum. (Sabahattin Gencal)


Bugün Pazar 

Milliyet Blog ailesine yeni katıldım. İlk Pazar yazımı yazıyorum. 

Profesyonellerin köşe yazılarında Pazar yazıları biraz farklı oluyor. 

Pazar yazılarının niçin farklı olduğunun üzerinde durmayacağım. Bloglarda da böyle midir acaba? Böyle değildir herhalde. Çünkü blog yazarları köşe yazarlarından çok daha fazla özgür. Neden özgür? Çünkü ne patrondan baskı var, ne okuyuculardan. Ne traj kaygısı var, ne de işten olma endişesi. İstediği zaman yazar, istemediği zaman yazmaz; kısa yazar, uzun yazar; deneme yazar, şiir yazar. Yanılıyor muyum yoksa? Yanılmış da olabilirim; çünkü blog yazılarını yeni yeni okumaya başlıyorum. Her neyse, ben bugün Köşe yazarları gibi bir Pazar yazısı yazmak istiyorum. Bir parantez açarak bir itirafta bulunayım. Emeklilikten sonra bir gazetede profesyonel olarak köşe yazarı olmak isterdim doğrusu. Köşe yazarı olmak şöyle dursun lâfın iki ucunu bir araya getirmeyi nerdeyse unutur olduk. Neyse, kimseye “İyi ki köşe yazarı olamadın.” dedirtmeden yazımıza devam edelim. 

Bugün 03 Nisan 2011 Pazar. Milliyet Gazetesindeki köşe yazılarının çoğunu okudum. Gördüm ki birçok yazar yazılarını alıntılarla kuvvetlendirmiş, renklendirmiş. Yani okuyucuların Pazar keyiflerini bozmadan fikirlerini enjekte etmişler. Ben de onlar gibi olayım bugün alıntılarla sayfamı doldurayım. Alışkanlıktan söyledim Blog sayfası dolmaz ki… Kafalar dolar, şişer ama sayfa dolmaz. 

Bizim yapacağımız alıntılar biraz farklı olsun. Bugünkü Milliyetin havasını da birazcık yansıtsın. Milliyet Türkiye’nin havasını yansıtma çabasında. O halde Türkiye hava durumu raporunu vermiş oluyorum. 

 

Mehmet Tezkan ( Aslında ne oldu?) 

 

Vallahi memleketin önemli sorunuymuş.. Ameliyat masasına yatınca öğrendim.. Başıma geldiği için değil, herkeste olduğu için. Kim arasa, kimi arasam ‘aaa bende de aynısı var’ demez mi? 

Meğer, memleketin yarısı hava alamıyormuş.. 

Oksijen!.. 

Burunlar tıkalı; kiminin yüzde 50, kiminin yüzde 80... Şöyle havayı ciğerlerine tıka basa dolduran pek yok.. 

Hava bedava derler ya.. 

Yalanmış.. 

Melih Aşık (Açık Pencere) 

 

Gençlere komplo 

Gazetecilerden biri meslektaşına telefon açıp “Hocam sen kendini emniyette hissediyor musun?” diye sormuş,  

“Evet, şu an Emniyet’teyim” yanıtını almış... 

(Haldun Ertem) 

Can Dündar Ada 

Boşandık, mutluyuz 

Kant’ın dediği gibi “Mutluluk aklın değil, tahayyülün bir idealidir”. İş hayale geldi mi de biz sınır tanımayız. 

Hasan Pulur (Olaylar ve İnsanlar) 

Ne demiş şair? 

Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti...” 

Ona da değişti denmez ya! 

NATO’nun Libya’da işi neymiş? 

Çetin Altan (Şeytanın gör dediği) 

Manavlarda baklalar, laf üstüne taklalar 

….. 

İhsan Üren’den bir şiirle bitirelim yazıyı: 

 

Şiirsizlere 

Ulan kitapsızlar,  

Ulan kitaplılar,  

Ben ne diyeyim size!.. 

İşsiz güçsüz uçuk şairim 

elimden bu kadarı gelir. 

Bu kötü gidişli toplumda; 

dilimi tutsam, kalemim delirir. 

Güneri Cıvaoğlu Bugün 

Prensesin şarkısı 

 

Emre Aydın şiir yazmayı bırakmış. 

Nedenini şöyle açıklıyor: 

“Edip Cansever okudum, ciddi ciddi okudum. Ondan sonra da içimden yazmak gelmedi. Edip Cansever bence Türkçe şiirin gelebileceği son nokta diyebilirim. Sonra Turgut Uyar... Şiirin gittiği yeri görünce ben buna hiç bulaşmayayım, efendi efendi şarkımı söyleyeyim dedim. 

*** 

Benim için Pazar günlerinin diğer günlerden öyle fazla farkı yok. Okuyucular için yazdım. Yani sizin için yazdım. İster takla atın, ister şiir okuyun, isterseniz şarkı söyleyin. Ne yaparsanız yapın; ama hava almayı unutmayın. Sağlıcakla kalın. 

 

Sabahattin Gencal, Başiskele-Kocaeli, 03. 04. 2011 

 

 
Toplam blog
: 181
: 635
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

1943'te Trabzonda doğdu. Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra girdiği Bursa Eğ..