Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '12

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Bugün Yetmiş Beşinci Gün…

Yetmiş beş güne sığdırılmış ya da sığdırılamamış bir yığın anı, yorgunluk, yılgınlık ve sabır…

Şansımızın olmadığını çok daha iyi biliyoruz artık, şans bize güler, bizim işimiz rast gider gibi hiç umudumuz yok artık.

Yıllarca neyi bekledik biz, birbirimize kavuşup huzurla yaşamayı düşleyerek neyi bekledik acaba?? Belki nefsimize mi yenik düştük, belki isyan mı ettik diye kendi muhasebe mi yapmaktan yoruldum artık.

Her ne geliyorsa Allahtan, baş göz üstünde…

Bu ne kaderime isyan, ne yaradana bir serzeniş, sadece aciz bir kul olarak kendi iç muhasebemde çırpınış benimkisi.

Mutlaka var bir hatam var ama nerdeydi acaba ? Bir bulsam belki içimi soğuturum ‘bak kızım şu da o günün bedeli’ diye…

Evliyiz ve birlikte mutlu olmak için çabalamalıyız.

Hayat bizi nişanlıyken zorluyordu, evlenince geçer diyorduk, şimdi de zorluyor ama çok bekler ayrılınca geçer dememizi. Herşeye rağmen gözümün bebeği olmaktan eksilmeyecek eşim.

Hayat bizi zorlasın zorlayabildiği kadar bizde inadına daha sıkı sarılırız birbirimize inadına daha dik dururuz esen rüzgarlara….

Evliliğimin otuzuncu günü bilmediğim bu koca şehirde işe başlamak zorunda kaldım. Herkes bana keşke evinin tadını çıkartsaydın ev işine, eşine alışsaydın demekten başka bir şey demediler.

Ben bilmiyordum zira en tatlı vakitlerimi evde geçireyim, canım kocama çeşit çeşit yemekler çıkarayım şu canım şehir İstanbul’u karış karış dolaşayım…

Sonra kocam istemiyor mu karısını gezdirmeyi, bilmiyor mu o alışveriş merkezi senin bu mağaza benim karısını gezdirip donatmayı…

Ona ne dediler peki hiç evden çıkmaz mısın sen, gezmeyi sevmez misin ? gibi saçma sapan ithamlar.

Oysa bütün bunları yapmak için imkan lazım, para lazım.

Bu boş konuşanlar eşimin iki aydır işinden para alamadığını bilmezler tabi. Evde oturup keyif yapalım kirayı, elektrik suyu da altınları bozdurur öderiz diyemeyecek kadar altınımızın olmadığını akıl edemezler, bunlar neden böyle sakin yaşıyorlar demezler.. Kimse demiyor acaba ne sıkıntıları var da bu kız hemen işe koştu…

İnsanların destek değil köstek olduklarını bir kez daha hatırlattı güzel Allah’ım bize.

Sabrımızı sınıyor ki,bu işten herkes gibi çarçabuk vazgeçenlerden mi yoksa iyilikte kötülükte diye birlikte olanlardan mıyız ???

Ben kocamla parası var ya da olacak diye evlenseydim en başından evlenmez ilk sendelediğinde vazgeçerdim.

Kocam benimle para için evlenseydi o da çoktan vazgeçerdi.

Biz güzellik yakışıklılık için değil, para pul için değil, altın mücevher, yat kat kıyafet için değil, biz birbirimiz olmak için evlendik.

Maaşını alamıyorsa ben çalışırım hem de hiç gocunmam.

Ben evde oturarak gelin oldum demiyorum, kocamın bana her güzel bakışında her gün gelinmiş, prensesmiş gibi hissediyorum kendimi.

Biz geçinmek için evlendik, bir olmak için.

Beklentiler istekler için evlenmedik.

Biz kavga etmek için evlenmedik.

Gezmek için, eğlenmek için evlenmedik.

Sevgiyle göz göze bakmak için, sabırla birbirimizin sırtını okşamak için, dizlerinde uyumak için, hep yan yana can cana olmak için evlendik…

Kim eksik yarım kalmak ister, kim bizim gibi yetmiş beş günde paranın yokluğunda kaybolup bu şehirden gitmeyi göze alır.

Biz her yerde mutlu olmayı hayal ettiğimiz için gidiyoruz buralardan.

Daha insanları insan, daha şartları normal, birbirimize vakit ayıracağımız bir yere gitmek için, şehir koşturmasını bir kenar etmek için gidiyoruz canım İstanbul’dan.

Her yer de  sorumluluğumuz aynı olacak her yerde ev geçindireceğiz kira ödeyeceğiz, hatta  belki hazır işlerimizden olacağız iş bulmak için bekleyeceğiz.

Bu şehirde denedik bu şehir bize mutluluk vermedi şimdi de şansımızı her zorluğunu göze alıp başka şehirde deneyeceğiz.

Bize el ele olduğumuz her yer cennet. Makus talihimizde bu sefer biraz rast giderse işte o zaman herşey daha güzel olacak…

Buna inanıyorum, tüm kalbimle… 

 
Toplam blog
: 205
: 4593
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

86nın bir kış günü doğmuşum, belki de ondadır kışı çok sevişim .Hayatın gerçeklerini görüp nefret..