Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bugünkü dersimiz: Felsefe!

Bugünkü dersimiz: Felsefe!
 

Arkadaşlar, bu günkü dersimiz "Felsefe"!

Felsefe hangi dillerde yapılırmış diye başöğretmenimiz(!) günlük konuşmasını yaptı; ya Osmanlıca ya İngilizce olmalıymış...

Ancak yine tam hazırlanmadan derse girmiş sanırım; zira felsefe yapmak için dil değil evrensel bir bakış açısı öncelikle gerekir ki bunu da ancak kıvrımları fazla bir beyin, ezberi yok sayan bir mantık örgüsü, bilgi, duygu ve ruh sağlar!

Maddeyle ilgili bağını koparamayan hiç kimse felsefe yapamaz, mesela, bence...

Felsefe yapabilen kişilerin ruhları, vizyonları, gönülleri, yani içleri zengindir ve para ile olan zenginlik onlar için yalnızca köleliktir!

Rahat yaşayabilecekleri paraları olsun elbet isterler belki ama araçtan başka bir şey değildir!... Onların ilgilendiği evrendir, yaşamdır, insandır, canlıdır... Sistemdir, zihniyettir... Gerçeği bulma yolunda emektir...

Yani, amacı para, şatafat olan kişilerin haddi değildir bu derinlik!...

Derinliğin de dili yoktur arkadaş; bir bakış, bir gülüş, bir tavır, bir davranış ile bile anlatır kendini...

Dilin bir suçu yoktur da, bahane üretenlerin malzemesi hep boldur!

******

Bir tavır, bir davranış bile anlatır dedim ya, aslında söylenenlerden ziyade insanların gözlerine bakmayı tercih ederim.

Sanırım naturamda var, üstündeki giysiyi görmem ama ruhunu görürüm üç aşağı-beş yukarı... Bir hareketi, bir sözü, özellikle bakışları birşeyler anlatır...

Kıskançlıkla bakan gözün sahibinden çıkan sevgi dolu sözcüklere inanmamam bir yana, sinirlenmem bile, acırım, üzülürüm...

******

Böyle bir ön bilgi verdikten sonra son iki gün yaşananlara bu bakış açısıyla bakalım:

16 yaşındaki bir genç, genç öğretmen Kubilay'ın zamanın gericileri tarafından öldürülmesinin yıldönümünde izinli gösteriye dahil olarak bir konuşma yapıyor.

Konuşmada izinsiz yapılan saraya ve yolsuzluklara ilişkin sadece bir cümle kuruyor.

Yani, çocuğun dedikleri ilk ve tek değil arkadaş, yandaş olmayan her eli kalem tutan aynı şeyi yazdı, çizdi... Bir kere bunu göz ardı etmeyelim!

16 yaşındaki çocuk kaç kişiye hitap etti dersiniz?

Yüz varmıydı, bilmiyorum, muhtemelen yoktu...

Çocuğu tutukladılar!

Nedeni: Cumhurbaşkanına hakaret etmek!

Arkadaş, Diyarbakır'da Diyarbakır-Galatasaray maçına başlanırken okunan Milli Marşı'mız yuhalandı!

Cumhurbaşkanı 16 yaşındaki bir çocuk ve hitap ettiği taş çatlasa yüz kişilik bir kitleye karşı koyduğu tavrı yetişkin bireylerden oluşan yüzlerce kişi önünde yapılan Türkiye Cumhuriyeti'ne ve onu temsil eden Milli Marşa yapılan hakaret ötesi suç sayılabilecek, hakikaten "Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir darbe niteliğinde olanlara gösteremiyorsa ve bu duruma savcılar, hukuk adamları, milletvekilleri ve başbakan sessiz kalıyorsa bunun karşılığını hangi dilde yazarsam yazayım işe yaramaz!

Dilden ziyade davranış, tavırdır niyeti gösteren derken kastettiğim tam da buydu!

******

Bilmediği bir dilde dua etmek asıl yanlış olandır; duanın aslı istek ve niyettir ki ezbere olmaz!

İnsanı, doğayı, hayvanı, bitkiyi sev, koru diyen bir ayeti kendi dilinde olduğunda anlarsın ve içselleştirirsin; "Eee, madem buna da dil gerekmez!" derseniz... Haklısınız... Tavırlar, bakışlar, yaklaşımlar önemlidir!

"Köpekleriyle yatıyor onlar!" diyen birinin ne insana saygısı, sevgisi olduğunu düşünürüm ne de hayvana ki "Sevgi" evrenseldir ve dile de ihtiyacı yoktur!

Gerçekler kadar yalın...

Görmeyi, anlamayı, hissetmeyi bilmeye niyet eden için sevgi sonsuz bir pınardır; kin, nefret ile dolu kişilerin ise kendilerini ispatlamak için mala, mülke, saraylara falan ihtiyacı vardır ki bu durumun anlaşılması fazlasıyla rahatsız eder!

Zira; onlar kendilerinin ulaşamadıkları derin düşüncelere para ve güç ile hükmetmek isterler!...

 

Mail: gulgun_2006@hotmail.com

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..