Bugünümüz, geçmişimizin, geleceği değil miydi?

Gelecek nedir ki: beklenen zaman. Hep bekleriz bir şeyleri, her zaman aklımızın bir ucunda yapılacak bir işimiz vardır. Her zaman bir tarih vardır kafamızda o gün gelince harekete geçeceğimiz. Bu da planlı yaşamanın bir göstergesidir. Her kim "Benim yapacak hiç bir işim yok" derse doğru söylemiş olmaz. Çünkü insanoğlunun mutlaka, yapması gereken işleri vardır.

Bizler her zaman geçmişi unutmaya çalışırız. Çünkü gelecek, düşüncemizi o kadar meşgul eder ki, adeta beynimizde geçmişi düşünmeye ve akılda tutmaya yer kalmaz. Aslında bugünümüz, geçmişimiz sayesinde olmuştur. Bugün yaşadığımız bütün olaylar geçmişte yaptıklarımızın sonucudur. Kaldı ki, bugünümüz, geçmişimizin, geleceği değil miydi?

Tarihi olaylardan bahsederiz... Özellikle devletten konuşurken. Özel hayatımızda da bu böyledir. Çünkü tarih çok önemli ipuçları verir bize. Bir sorunla karşılaştığımız zaman hemen eski defterleri karıştırırız. Sorunları çözmek için benzer sorunların tarihte nasıl çözüldüğüne bakarız. Bulduğumuz formüllere bir iki tane de günümüzden ekleriz: Hem tarih tekerrür etmiş olur, hem de tarihe geçmiş oluruz. Gelecek nesiller de bizleri örnek alacaklarına göre bugün yanlış yaparsak, geleceği de mahvetmiş oluruz.

Bir de geleceğe dair hayaller vardır sınırları olmayan. İdealler vardır, hep o ideallerimizin gerçek olması için çalışırız. Gün gelip amacımıza ulaştığımızda ve şöyle bir dönüp geçmişe baktığımızda bir hayali gerçekleştirmenin ne kadar zor bir iş olduğunu anlarız. Başardığımızı görünce kendimize yeni idealler belirler ve onlar için çalışmaya devam ederiz.

Böyle sürüp gider hayat... Geçmiş her zaman geçmiştir, değiştirilemez. Gelecek ise hep vardır, hiç bitmez. Ya bugün ne olacak? Bugün ise her zaman başlangıç noktasıdır. Geçen her saniye ileriye ve hayallere doğru büyük bir hızla yol almaktır...