Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '09

 
Kategori
Mizah
 

Bukalemun, Bukalemun’a karşı!..

Bukalemun, Bukalemun’a karşı!..
 

Bukalemun, Bukalemun'a karşı



Yıllar önce bir film izlemiş, çok etkilenmiştim. Kramer, Kramer’e Karşı. Dustin Hoffman ve Meryl Streep vardı baş rollerde. İzlemeyen herkese rahatlıkla önerebilirim. Özellikle de parçalanmak üzere olan çocuklu ailelerin kaçırmaması gereken bir film. 1980’de Oscar alan bu “antik” film, nereden geldi aklıma? Caméléon sözcüğünden.. Türkçe okunuşuyla Kameleon..

Şimdi Kameleon kameleona karşı desem olmayacak, Türkçe okunuşunu da bırakalım, Türkçe anlamıyla Bukalemun, Bukalemun'a karşı olsun bari.

Horoz dövüşü gibi bir şey oldu, bu. Bukalemun dövüşü..

Ne güzel, bilge bir bukalemun bulmuş, onu Konfiçyus gibi ağırlamış, saygıyla selamlamıştık ki birden bire bir bukalemun fırlayıverdi bir köstebek çukurundan!... Havlusu sırtında, başladı ringte küçük adımlarla dans ederek dönmeye..

Evet.. dövüşçü bukalemunlar ringde!.. Omuzlarında havluları, dans eder adımlarla, ısınma hareketleri yapıyorlar. Birazdan bilge olan bukalemun, fırlama olanın suratını dağıtacak.

***

Seyirciler birer ikişer ringin etrafına doluşuyorlar; başlıyorlar tezahürat yapmaya..

Fırlama bukalemunun taraftarlarından biri şöyle bağırıyor: “Hangi özelliğini değiştirirse değiştirsin, bir bukalemun, daima bukalemundur. Hiçbir zaman onurlu bir aslana, hızlı bir çitaya, zarif bir kelebeğe, hatta zehrini adam gibi gösteren bir yılana dönüşemezler.”

Bilge bukalemunun taraftarlarından bir seyirci ayaklanıyor: “Aslan mı onurlu? Neden? En büyük payı kendine alıp, diğer canlılara çerçöpü bırakmak onurluluk mu oluyor yani? Bu durumda, hayali ihracat şirketleri, bürokratların kendi kurumları ile bağlantılı olarak kurdukları vakıf ve biriktirme sandıkları, kara para aklama yerleri ONURLU aslan(!) kaynıyor, desenize..”

Yanındaki seyirci, söze atılıyor: “Demek zehrini ADAM gibi gösteren yılanlar da varmış! Yılan gibi değil de... adam gibi!.. Neden? Yoksa Adem’le Havva’yı cehenneme, Havva anamıza yasak elmayı sunan yılan değil de, ADEM’ın zehri mi yollamış? Bir dakika... bir dakika.. Cehenneme gitmemişlerdi onlar, değil mi? Ee, öyleyse biz... hepimiz... neden hep cehennemde doğuyoruz?”

Sahi biz insanlar, hep cehennemde doğuyoruz, değil mi? Cennete sonradan gidiliyor. Yeterince World ya da Bonus puan toplanınca.. Tabi bu puanları toplamak için kredi kartlarımızın olması, bunun için de bol miktarda kredimizin olması gerekiyor.

Fırlama bukalemunun taraftarlarının olduğu yandan bir ses yükseliyor: “Hadi aç ağzını!.. Tısla!... Ye onu!.. Yat yere yat... Ölü numarası yap! Ne oluyor buna yahu? Kafayı mı yedi bu be! Heyvan işte n’olacak! Bukalemun heyvanı!.."

Ortalardan bir ses: “ Heyvan iyidir hocam. Kötü olan heyvan oğlu heyvandır. İnce bir fark!..!”

Duydunuz mu? "Heyvan iyi, heyvan oğlu heyvan kötü"ymüş. Anlamadım şimdi ben bunu. "Heyvan", hayvanın evrimleşmemiş olanı, "heyvan oğlu heyvan" da hayvanın evrimleşmiş olanı mı oluyor? Doğrudur herhalde, baksanıza, hayvan gökten zembille düşmüş gibi görünüyor bu ifadede. Bir yaşıma daha girdim, bakalım daha neler duyacağız? İnce bir fark!.. Ne kadar ince? Bir asılmada kopacak kadar ince mi? Aman diyeyim, hele dursun. Kopar mopar da.. sapla saman birbirine karışır yoksa. Öyle ince ince.. incecik dursun yerinde.

Heyecan dorukta. Maç başlamak üzere.. Hakem, düdüğü çalıyor. O da ne?

Bilge bukalemunla fırlama bukalemun, ringin ortasında buluşup el sıkışıyorlar. Sonra, taraftarların şaşkın bakışları altında, el ele terk ediyorlar maçı. Seyirciler üzerlerindeki şaşkınlığı atamadan, “arazi” oluyorlar.

Sizi gidi arazi severler sizi...

Bu da "heyvan ogli heyvan"dan, biz "zehirli adem ogli ademler"e bir ders olsun!..



 
Toplam blog
: 142
: 969
Kayıt tarihi
: 04.07.08
 
 

Yaşam, sorulardan ve yanıtlardan oluşmuş. Her soru, aynı zamanda kendinin yanıtı... Çift yumurta ..