Bülent Arınç hem dert, hem de sır küpü!

Bülent Arınç; İktidarın içindeki ‘vicdanlı’ siyasetçi, dert küpü..

Neden mi böyle yazdım?

AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in tweetleri sonrası Arınç’ın yaptığı o uzun açıklamadan dolayı.

Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası kameralar karşısına geçti Bülent Arınç. İlk soru Melih Gökçek’in Twitter’da “Bülent Arınç seni istemiyoruz. Damadı fanatik cemaatçi. Arınç’ın çıkışı paralel yapının talimatıyla olmuştur. Arınç artık sözcü olamaz. Arınç derhal görevden alınmalıdır.” sözleri oldu.

ARINÇ İÇİNİ DÖKTÜ

Bülent Arınç, Gökçek’in yazılarına öyle cevaplar verdi ki, adeta açtı ağzını yumdu gözünü. ‘Sen misin bana paralel diyen’ der gibi, fırça üstüne fırça attı.

Arınç’ı ilk defa bu kadar dertli gördüğümü açıkça söylemeliyim. Muhabirin 2 sorusuna ‘Tek soru’ diye çıkıştı, birbiriyle bağlantılı sorulara, uzun uzuna yanıtlar verdi.

“Koltuğunu zamkla yapışmış bir insan değilim. Görevden ayrılmamı isteyecek pozisyonda değilsin. Gökçek'e değil ama eşine saygım var. Gökçek hakkında bir şey konuşursam Nevin Hanımefendiyi üzmüş olacağım. O nedenle Gökçek'le ilgili 100 konuyu seçimden sonra konuşmak isterim. Ama AK Parti'yi yıpratacak bir işin içinde olmam. Benim aleyhimde konuşacak herkesi biliyorum. Kimin nerede havlayacağını biliyoruz” dedi.

Arınç konuşurken hayretler içerisindeydim. Melih Gökçek’e öyle yanıtlar veriyordu ki, bir an içimden “Vay canına!” dedim.

“BİRİLERİNE YARANIYOR”

Osman Gökçek. Melih Gökçek’in oğlu, medya patronu. Şimdilerde AK Parti’den milletvekili aday  adayı. Bülent Arınç, Gökçek’in oğlunun adaylığını garantilemek istediğini söylüyor. Eğer öyleyse vay Melih Gökçek’e.

ARINÇ DERT KÜPÜ!

Bülent Arınç, yıllardır siyasetin içerisinde. Meclis başkanlığından parti yönetimine en üst düzeyde görev yaptı. Çok şey gördü, çok şey yaşadı. Ve çok şey biliyor. Bunu “Gökçek'le ilgili 100 konuyu seçimden sonra konuşmak isterim.” sözünden anlıyoruz.

Melih Gökçek’in seçim dönemlerinde cemaatin kucağında oturduğunu söylüyor. “Belediye başkanlığı için oy isterken bu yapının kucağında oturmuştur. Ankara'yı parsel parsel satmıştır. 30 Mart seçimlerine kadar paralel yapıya ilişkin bir tek kötü söz çıkmamıştır” diyerek kılıcını çekiyor.

Bazen sormadan edemiyorum, AK Parti gibi istikrar, demokrasi, kardeşlik, huzur diyen bir partinin içerisinde kin, nefret, fitnenin ne işi var?  Ama oluyormuş işte.

GÖZLER 8 HAZİRAN SONRASINDA

Arınç mütevaziliğiyle bilinen bir siyasetçi. Partililerin 'abisi'. Bugün ‘paralel’ denilen cemaatin yurt dışında Türkçe eğitim veren okullarına çok gitmiş, gezmiş, ilgilenmiş birisi. Türkiye’deki Türkçe Olimpiyatları’nda okyanus ötesine verdiği mesajlar ortada.

Ama Arınç bir konuya dikkat çekiyor, “Paralel devlet yapılanmasını milli güvenlik meselesi sayarım, karşısında duruyorum”

Tarih verdi. 8 Haziran..

Bu tarihten sonra hesap soracağını söylüyor. Bu kavga nereye uzanacak bilmiyorum ama AK Parti’de hiç de iyi şeyler olmuyor…

KAVGAYLA ‘ÇÖZÜM’ OLMAZ.

Değinmeden geçemeyeceğim önemli bir konu, ‘Çözüm süreci’

Öcalan'ın İmralı'dan gönderdiği mesajın tartışmaları sürerken, Selahattin Demirtaş – Erdoğan gerilimi de sürüyor. Ankara bu ikilinin karşılıklı atışmalarını seyrediyor. ‘Çözüm’ diye bas bas bağıran siyasilerin birbirleri arasındaki kavgayı çözememiş olması da ayrı bir ironi.

Çuvaldızı kendimize de batıralım. Kavgaları, çirkin sözleri, kini, nefreti izliyor, ‘Aman canım politika işte’ diyip geçiştiriyoruz. İnsanların birbirlerini kırdıkları, neredeyse hakarete uzanan söylevlerini politikadan sayıyoruz.

Eleştirilere kulak tıkıyor, her eleştireni ayrı bir köşeye savuruyoruz. Oysa bilmiyor muyuz, demokrasilerde eleştiri temel haktır.

Eleştirinin dozu aşar, insanlara ağır sözler söylenirse bu eleştiri olmaktan çıkar, hakarete girer. O zaman da hukuk devreye girer.

Diyeceğim o ki, kavga ederek sorunları çözemeyiz. Aslına sorunları çözülmez boyuta taşırız. Çözümde kararlıysak eğeri, sağlam adımlar atmalıyız. Kavgadan uzak durarak…