Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bülent Arınç ve Demokrasi kültürü

Bülent Arınç ve Demokrasi kültürü
 

TSK'ya çattı yetmedi, şimdi de İstiklal Marşı'mıza taktı kafasını.


Kimse kimseyi sevmeye mecbur değildir düşüncesiyle hareket ederek Bülent Arınç Bey'i hiç sevemediğimi belirtmek istiyorum. TBMM Başkanı seçildiğinde, "Allaaaah, bu mu Meclis'i yönetecek?" çığlıkları atmıştım kendi kendime.

Kurulmuş bir makine gibi konuşuyor. Bıdı... bıdı... bıdı... Yüzünde hiçbir nur yok. Kibar davranıp "Meymenetsiz bir yüzü var!" demiyorum ama kusura bakmasın öyle düşünüyorum.

11 Mart'ta Van'daki AKP seçim bürosunu ziyaret ettiğinde şunları söylemişti:

“Emekli orgenerallere ait ses kayıtları ortaya çıktı. Aman Allah’ım neler konuşmuşlar, neler söylemişler. Allah’a çok şükür ediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş. Yoksa bunların savaşacak halleri yok. Askerlikten başka her şeyi yapmışlar. Siyasetle uğraşmışlar, darbelerle uğraşmışlar. Bizi biz yapan bunlarla mücadele etme noktasıdır.”

Bu sözleri kimler için söylüyor? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şerefli ordusunun emekli olmuş generalleri için. İnsan utanır ya! Bir ERGENEKON DAVASI tutturuldu, önüne geleni atıyorlar içeri. Henüz dava sonuçlanmadı, suçlu mu suçsuz mu belli olmayan insanlar hakkında söylediklerine bakın!

Tabii bunların "Din Devleti" kurmalarının önündeki tek güçlü engel ordu. Onu yıpratmaya çalışıyorlar ve kısmen de başarıya ulaştılar. Kendi ülkesinin ordusunu yıpratan politikacılar olarak tarihe geçecekler.

Demokratmış da, .. "Demokratikleşmeye hepimizin su kadar, hava kadar, yediğimiz gıda kadar ihtiyacı var." diyor. İyi de hangi demokrasi?

* Demokrasi, devlet memurlarının otobüslerle, trenlerle başbakanın açılış yaptığı yerlere mecburi götürülüşleri mi?

* Demokrasi, oy uğruna kaynağı belli olmayan beyaz eşyaların kamyonlarla seçmene dağıtılması ve bunun adının da "Sosyal yardım" olarak değerlendirilmesi mi?

* Demokrasi sadece kendisine oy verenlere hizmet anlayışı mı?

* Demokrasi, devlet yönetmeyi kenara bırakıp belediye başkanlığı seçimleri için şehir şehir dolaşıp devletin imkânlarını kullanma özgürlüğü mü?

* Demokrasi, halkın büyük bir bölümünü açlık sınırına getirip, sonra da "Bize oy ver, gerisini koyver! Al sana yardım, arkası da gelecek!" zihniyeti mi?

* Demokrasi, laik devleti yıkıp, şeriata dayalı bir devlet yaratmak için, tüm imkânları kullanabilme serbestliği mi?

* Demokrasi, İstiklal Marşımızı hiçe saymak mı?

Daha devam eder bu maddeler de, şu en son maddeyi biraz açayım:

Zat-ı muhterem, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik ağır eleştirilerinin ses getirdiğini, kendisine cevap verildiğini görünce havalara girmiş, gündemde kalmak için şimdi de İstiklal Marşı'na takmış kafayı. Özel toplantılara ve lig maçlarına İstiklal Marşı ile başlanmasını eleştirmiş.

Eee... Örnek aldığı ülkelerde Kuran-ı Kerim okunarak başlanıyor ya! Onun özentisi vardır içinde. Biri ortadan kalkacak ki diğerine yer açılsın!

Meclis Başkanı olduğu dönemde, "Yaşlılar Günü" nedeniyle bir huzurevine yaptığı ziyareti örnek göstermiş.

Toplantıyı başlatan kişi, salondakileri saygı duruşu ve İstiklal Marşı'na davet etmiş de, özürlü ve yaşlıların başkalarının yardımıyla ayağa kaldırıldığını, bunların kalkacak durumda olmadıklarını, zorlandıklarını görmüş ve üzülmüş.

Peki muhterem eski Meclis Başkanı, niye müdahale edip de bu güçsüz kimselerin oturarak dinlemelerini sağlamadınız? Allah, namaz kılacak gücü olmayanlara oturarak ve yatarak da namaz kılabileceklerini bildirmiş. Oruç tutacak gücü olmayanlara orucu farz etmemiş. İstiklal Marşını ayakta söyleyip dinleyecek gücü olmayan yaşlılarımızı kim zorlayabilir ki? Maksat, mesnetsiz örneklerle kafa karıştırmak.

Atatürk rahmetli "Gençliğe Hitabı"nda "Dahili ve harici bedhahların (Kötülük isteyen) olacaktır." demiş. Ben gençliğimde bunu pek anlayamazdım. Ülkeyi yönetenlerin bu ülkeye bilerek kötülük yapacaklarını sanmazdım. Ama yaş ilerledikçe, politikacılarımızın bir kısmının kendi ve çevresindekilerinin menfaatleri için devleti düşünmeden, bazen de düşmanca davranabileceklerini gördüm.

Bülent Arınç'ın da bunlardan birisi olduğunu söyleyemem. Ama kendi dar düşüncelerini, bu ülkenin tüm insanlarına yaymaya çalışmasını, her ortamda bilgiçlik taslayıp, kurulmuş saat gibi konuşmasını sevmiyorum, sevemiyorum.

Her şeyin kendi istedikleri gibi olmasına çalışacaklarına, kendilerine oy vermeyenlerin isteklerine de kulak vermeleri gerekir.

Mustafa Mumcu, 14 Mart 2009 / 15:15

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..