Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Bülent Ersoy'dan insanlık dersi

Bülent Ersoy'dan insanlık dersi
 

Eşcinsellik sapıklık mıdır? Ahlaksızlık mıdır? Kusur mudur? Bir kabahat mıdır? Bu insanları eski devrin cüzzamlıları gibi karantinaya alıp kimseyle görüştermeyelim mi? Belki o zaman buluşacılığını yitirir mi dersiniz!? Popstar Alaturka programında olanlar basit bir magazin olayı olarak geçiştirelecek türden bir durum değil. Komplo teorilerini severim ve televizyon yapımcılarının raitingi artırmak için her türlü alçak manevrayı yapabileceklerine inanmak için yeterli sebebim var. Fakat kamuoyunda "kırık" vakası olarak geçen ve Bülent Ersoy ile Ebru Gündeş'i karşı karşıya getiren durum kurgu olamaz. Tartışma çok ani alevlendi ve taraflar çok doğaldı. Üzerine atılan ağır "sapık" ithamına karşı Bülent Ersoy çok duygusal bir savunma yaptı. Sadece haksızlığa uğradığına inandığı elenen eşcinsel yarışmacıyı değil, kendi kimliğini, geçmişini ve seçimini savundu. Çok onurluydu ve bütün bunlar olurken gerçekten ilk defa hayranlığımı kazandı.

Eşcinsel bir yarışmacının elenmesini istemesini Ebru Gündeş şöyle açıkladı "kendisi yarışmada ilerlerse topluma kötü örnek olabilir, onu izleyen çocukların kendisine özenmesine neden olabilir, bu sebeple gitmesi gerekiyordu."

Bülent Ersoy'un onurlu tepkisine gelmeden önce eşcinsellik hakkında çok az yazmak istiyorum. Bu durumla ilgili net bir bilimsel açıklama yoktur. Ne genlerden geldiği ne de özenerek olduğuna dair kanıtlanmış bir çalışma yoktur. İkisi de olabilir, ikisi de olmayabilir veyahut ikisinden de biraz olabilir. 2. Dünya Savaşı'nda Naziler etki alanlarının tamamında eşcinselleri de katletmişlerdir. Arkadan gelen nesil eşcinsel model görmemiştir fakat yine de bugün Avrupa'da hatırı sayılır derecede büyük bir eşcinsel nüfus vardır. Bu nüfusu özendirecek kim vardı Allah aşkına? Rahmetli Zeki Müren için de çok söylenen bir ithamdır, eşcinselliğin onunla beraber yayıldığı adeta moda olduğu söylenir. Bu çok büyük bir iftira. Eşcinsellik, her medeniyette olduğu gibi hertürlü Anadolu uygarlığında da çok yaygındı. Hatta bu durum günümüzde yüz sene öncesine kıyasla daha katı bir tabu.

Ebru Gündeş, sen eşcinsel değilsin (bildiğimiz kadarıyla!) 10 yıldır şaşkın bakışlarınla televizyonlardasın, peki sen ne şimdiye kadar bu toprakların genç nüfusuna nasıl bir örnek teşkil ettin? Seni gören kız çocuklarına ne katkın oldu?
Kaç sevgilin oldu, ben sayısını hatırlamıyorum. Hayat senin hayatın istediğin gibi yaşarsın ve yaşıyorsun seni kimse yargıladı mı bugüne kadar? Fakat bu katı ahlakçılık nereden çıktı birden bire? Sen mi koruyacaksın bizim gençlerimizi ve daha da arkadan gelen nesillerimizi? Bu yargılama hakkını, bu gücü nereden buluyorsun? Hangi bilgiyle, altyapıyla, görgüyle, terbiyeyle,edeple bu tavrı sergiliyorsun? Eğer sana kaldıysak yanmışız biz! Kül olmuşuz haberimiz yok!

Videoyu youtube da defalarca izledim. Daha da izlerim sanırım. Bülent Ersoy isyan ediyor, bağırıyor fakat sesi hiç titremiyor. Koca endamıyla ayağa kalkıyor ve ben o endamın içinde ilk defa onun ruhunu görüyorum. O ruhun geçtiği yolları, verdiği mücadeleyi, nasıl hırpalandığını, sürüklendiğini, aşağılandığını ama ne olursa olsun hep ayakta kalabildiğini çok geç kalarak hayretle ve biraz da utanarak farkediyorum. Bütün geçmişine ve kararlarına sahip çıkıyor, önyargıya karşı verdiği bir ömürlük savaşın izleri gözlerinden fırlıyor. Ben böyleyim diyor, böyle yaratıldım. Benim yolum (kaderim) buydu demeye getiriyor. Kendisinin sapık olmadığını ve bir sapkınlığa neden olmadığını haykırıyor, haykırıyor ve sesi kulaklarımda çınlıyor:

"Ne olacak yani ne olacak çıksa bir şarkı söylese kime zararı olacak?" diyor ve o kelimeler benim kalbimin en derinliklerinde kendilerine sağlam bir yer buluyor. İnsan sevgisi ne demek belki ilk defa o kelimelerle anlıyorum. İnsanları dil, din, cins, ırk ayırmadan sevmek ne demek Bülent Ersoy öğretiyor bana. Hiç beklemediğim anda hiç beklemediğim birinden hayatımın derslerinden birini alıyorum. Eşcinsel yarışmacının önyargılar sebebiyle elenmesinden duyduğu üzüntüyü ise şu sözlerle açıklıyor, "ben rahat uyuyamadım" diyor ve mikrofunu fırlatıp atıyor. İşte tepki böyle gösterilir. İşte insan kendi benliğini bu şekilde savunur.

Son olarak, Bülent Ersoy'u sevmeyebilirsiniz, eşcinsellerden hoşlanmayabilirsiniz. Transseksüelliği sapıklık olarak kabuledebilirsiniz. Belki öyledir belki de değil. İki şekilde de olsa ne fark eder? Hepimizin istediğimiz gibi düşünmeye hakkı var. Fakat birçok insanın gözü önünde, bu kadar sert bir şekilde belden aşağı vurup bir insanı sadece küçük düşürmek uğruna, rezil etmek ve aşağılamak maksadıyla kasten konuşamazsınız. Bu insanlığa sığmaz. Sığmadı da zaten.

Artık Bülent Ersoy dendiğinde aklıma gelen ilk şey transseksüel olduğu olmayacak. Aklıma gelecek olan ilk şey, kendisi olmak uğruna kimseye zarar vermeden mücadel olan bir İNSAN olduğu olacak.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..