Bülent Korkmaz, Çanakkale geçilmez

Bülent Korkmaz’ı takımın başına getirdiğinden beri istikrarlı ve başarılı bir grafik çizen Kayseri Erciyesspor, ligin 25.haftasında karşılaştığı Beşiktaş’a bu kez Bülent Korkmaz’ın hatalı oyun stratejisi ile üç puan kaybetti. Oyunu kendi sahasında kabul ederek tabiri caizse “babadan kalma” Çanakkale geçilmez taktiğine sarılan Korkmaz, takımına oynattığı bu futbolla bizlere de bir hoca nostaljisi yaşattı. Anadolu’nun en iddiasız takımları tarafından bile seneler önce terk edilen bu taktikte, ileri uçta hızlı Lazarov’u tek bırakarak ceza sahası ve çevresine gömülen mavi-siyahlılar, “Olur da bir kontratak golü atabilirsek 1-0’a yatmaya çalışırız, bunun dışında bize yarı sahamızdan çıkmak haram...” düşüncesi içerisinde futbol oynamaya kalkınca, zaten hak etmedikleri bir puandan da oldular. Maçın geneli Kayseri ekibinin yarı sahasında oynanırken, topa sahip olma oranlarında Beşiktaş’ın %65’lere vuran üstünlüğü de bunun bir kanıtı gibiydi. Haftalardır bu sütunların gediklisi durumunda olan Erciyesspor, Beşiktaş’ın iç saha grafiğinden bu denli korkup Cenk İşler ve Djalovic gibi isimleri 76 dakika kulübede oturtmasa, belki de İnönü Stadında Beşiktaş’a bir sürpriz yapabilirdi.

Maç başlarken Tigana’nın oldukça cesur bir kararla hücum özellikli oyuncuların ağırlıkta olduğu bir kadro ile sahaya çıktığını gördük. Nobre, İbrahim Akın, Burak, Delgado ve Ricardinho’nun katkı yapmaya çalıştığı hücum hattı, Erciyesspor’un kale önüne ördüğü etten duvarı aşmakta epey zorlandı. Tigana’nın oyunu kanatlara yayma isteğine karşılık, rakibin kalabalık ve kademeli savunması maç boyunca siyah-beyazlılara etkili orta yapma şansı tanımadı. Kapalı savunmaları aşma konusunda bilinen diğer çözümlerden uzaktan şut ve ikiye birleri de Beşiktaş denemeyi akıl edemeyince maç çözülmemecesine karışmış bir yün yumağı gibi Erciyes kalesi önünde tıkandı. Gerek spor yazarları, gerekse Beşiktaşlı taraftarlar tarafından takımda şans bulması istenen İbrahim Akın ve Burak belki de futbol hayatlarının en kötü futbollarını bu karşılaşmada oynadılar. Zaman zaman medyada serzenişleri yankılanan bu gençleri böyle oynadıkları sürece değil Beşiktaş, Yıldırım Bosna dahi A takımına alıp oynatmaz. Bugüne kadar bu konuda şimşekleri üzerine çeken Tigana da üzülerek söylemeliyiz ki, haklı çıkmış görünüyor. “Şans bulamıyorum.” diyerek hayıflanan bu genç futbolculara birisinin Beşiktaş’ta verilen şansları değerlendirmek zorunda olduklarını hatırlatması gerekiyor. Beşiktaş gibi camialarda silinip gitmek kolay, ama iz bırakmak zordur.

İlk yarı boyunca bir kör dövüşü şeklinde cereyan eden maçta, gözümüze çarpan bir diğer gelişme ise Beşiktaş’ın usta ayakları Ricardinho ve Delgado’nun kaleden alabildiğine uzak oynamaları. Bu Tigana’nın mucidi olduğu bir taktik düşünce midir, yoksa bu oyuncular defansın top yapamadığını bildiklerinden inisiyatif alarak mı kale önüne kadar gelmektedirler bilinmez. Ancak ceza sahası ve çevresinde olmaları gereken bu futbolcuların ileri uçtan kopuk oynamaları, zaten sahada tek forvetle mücadele eden Beşiktaş’ın hücum gücünde iyiden iyiye bir azalmaya sebep oluyor.

Siyah-beyazlıların tek forvetle sahaya çıktığı maçlarda –ki Bobo takıma dönene kadar böyle olması muhtemel- Ricardinho ve Delgado’yu Nobre’nin hemen gerisine yerleştirmesi şart. Aksi halde Erciyes karşısında yaşanan skor sıkıntısı kalan maçlarda da kendisini gösterebilir. Bu maçta Gökhan Güleç’in oyuna girdiği 65.dakikada forveti çiftleyen Beşiktaş, karambol bir pozisyonda da olsa gol bulmayı başardı. Önümüzdeki maçlarda şans bu denli Beşiktaş’ın yüzüne gülmeyebilir. Bu durumda Tigana’nın önünde iki seçenek beliriyor. Ya Nobre’nin yanına ikinci bir forveti monte edecek, ya da tek forvetin arkasında Ricardinho ve Delgado’yu birlikte oynatacak. Aksi takdirde ligde kazanılan avantajlı durumun korunamaması olası.

Devrede soyunma odasına memnun giden taraf Erciyesspor olmasına karşın, Beşiktaş’ın ikinci yarıya herhangi bir değişiklik yapmadan çıktığını görenler, “Herhalde Tigana gol yemeyi bekliyor” demekten kendilerini alamadılar. Oysa Erciyesspor’un ne gol atmaya niyeti vardı ne de savunmasını ileri çıkarmaya. Beşiktaş ikinci yarıda da oyunu rakip sahada oynamasına karşılık bir türlü ciddi tehlikeler yaratamadı. Dakikalar 65’i gösterdiğinde uykusundan uyanan Tigana mahmur gözlerle bizim gördüğümüzü görmüş olacak ki, Gökhan Güleç’i sahaya sürdü. Bu değişiklikle ikili forvete dönen Beşiktaş’ın ileri ucunda daha hareketli ve daha tehlikeli bir takım halini aldığını gördük. 73. dakikada kazanılan serbest atışı Ricardinho kullandı. Ricardinho'nun ceza sahasına ortaladığı topu, arka direkte İbrahim Toraman kafayla çevirdi. Kaleci Orkun'dan dönen topu tamamlayan karambolların golcüsü Nobre, Beşiktaş’a üç puanı getiren golü attı. Bu dakikadan sonra Bülent Korkmaz her ne kadar titreyip kendine gelse de ne Cenk İşler’in ne de Djalovic’in kalan 15 dakikada mucize yaratmaları zordu. Maç sonunda Beşiktaş liderle arasındaki 6 puanlık farkı korurken, akıllarda ise şu esprili cümle kaldı:

“Bülent Korkmaz demeyin, Bülentler de korkar.”