- Kategori
- İlişkiler
Bulmanın kısa tarihini yazarken silgi kullanmadım.
Fotoğraf Nilgün ÖZDEMİR
"Şimdi senden vaz mı geçmeli
Masal olup yola devam mı etmeli"
Günlerdir dilimin altında o acı tatla dolaşıyorum.
Göndermek, uğurlamak, el sallamak…
Hoşça kal-güle güle, sağlıcakla…
Ritüellere sığınıp ardından kovalarca nafile su dökme isteği…
- yine görüşecek miyiz?
- hayır
- yine görüşelim
- belki…
Şah şehriyar’la sabahı beklemek… her geceye yeni bir masal yazmak…
Her gün çocukluğuma sığınıp gün hesapları yapmak…
Yatıcaz kalkıcaz, yatıcaz kalkıcaz ve sen gideceksin…
Yatmasak?
Ya da hiç kalkmasak?
Günlerdir gözlerimin kenarında dolaşan o tuzlu sıvıyla boğuşuyorum.
- bırakmam seni
- yerçekimi.. akmalıyım..
- ya gitmek? Bu neyin çekimi?
Sanki yıllardır bu limanda, ipini bağlaman için tekneni bekleyen babayım.
Eskiyim, paslıyım, tuzluyum, yosunluyum…
Taş oturdu içime, günlerdir balyoz gibi ağırım…
Günlerdir avuçlarımda sözcükler biriktiriyorum.
Unutulmayacak cümleler yazıyorum aklıma.
Tüm okurları mutlu edecek bir son söz…
Tüm sinema severlerin aklına kazınacak bir son söz…
Kadere çizdiği yolu değiştirtecek bir son söz…
Beni, sana kaydedecek bir son söz…
Sen bahar rüzgârlarını bekleyen haşarı uçurtma…
Sen ellerimin arasında çırpınan balon…
Sen bavuluyla sabırsız yolcu…
Sen falına hep yol düşen…
Bil ki;
Bulmanın kısa tarihini yazarken, hiç pişmanlık duymadım…